Nazar Etme N’olur!
Gözlerimiz gözlerinde asılı kaldığında, gözlerinin esiri olmuşuzdur maşukun. Gönlümüzde saklı olan gözbebeğimizi, kem gözlerden koruruz. Gözlerinin içine bakarız, gözümüzün nuru olanın. Gözden ıraktır belki ama istesek de gönlümüzden uzaklaştıramayız. Göz görmeyince gönül katlanmıştır ne de olsa diyerek neleri göze almışız, nelere göz yummuşuzdur bir çift…
Al Karısı ve Lilith: Şeytanın Kadınları mı?
Yaradılışın iki temel prensibinden biri olan dişil enerji formunun birincil temsilcisi kadın, tarihsel süreç içinde farklı kültür ve uygarlıklarda çeşitli roller üstlendi; farklı semboller ve adlarla anıldı. Bireysel duyuş ve düşünüş farklılıkları nedeniyle de ‘anne’, ‘dişi’ ve ‘kadın’ kavramları birbirinden ayrıymış gibi algılanarak hepsine farklı…
Rakkase
Dansöz sözcüğünün kökenini, gerçekten Osmanlı akıncılarının Avrupa hanlarında gördükleri dansçı kızlar için söyledikleri “donsuz” sözcüğüne dayandırabilir miyiz? Hani, o zamanlar Avrupa çiftçileri tarımdan da anlamıyorlarmış, atalarımız onlara tahıl tohumları vermişler, “ek onu e mi?” demişler, onlar da “ekonomi” diye anlamışlar. İkisi de birbirinden inanılmaz önermeler….
Nameste Çek Kürekleri
Bir Hindu’nun ellerini ayalarından birleştirerek, göğsüne doğru götürmesi ve bu arada başını eğerek “Namaste” (“Namastey” diye de telaffuz edilebilir) diye selamlaması onun için olağan bir harekettir. Aslında bu hareket çok eskilere giden bir alışkanlıktır. Elleri birleştirerek yapılan bu hareket (mudra da diyebiliriz) aslında düalitenin birliğini…
‘Kutsal’ Tarih
Cem Şen’le 34. sayımızda yaptığımız “Ölümsüzler Çağı” görüşmesinin gördüğü ilgi ve gelen yorumlar, bu konuya devam etmemiz gerektirdiğini düşündürdü bize. Bununla birlikte konuşmamıza sevgili Burak Eldem’i de dahil edip, konuyu daha da farklı perspektiflerle açmak ve hatta uzanacaksa nerelere kadar uzanabileceğini görmek istedik. Bu satırları…
Çölün Sessiz Savaşçıları
Yıllar önce, etkisinde uzun zaman kurtulamadığım bir roman okumuştum; Çöl Savaşçısı – Tuareg… Yazarı, İspanyol usta Alberto Vazquez Figueroa. 1984 de kaleme alınan Roman, aynı zamanda müthiş bir savaşçı olan bir çöl sakininin başından geçen dramatik bir olayı anlatıyordu. Bir bakıma “Delikanlılığın kitabı” gibiydi Çöl…