Bakıp cemal-i yare çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare çağırırım dost dost
Aşkın ile dolmuşum zühdümü yanılmışım
Mest-i müdam olmuşum çağırırım dost dost
Mescid ü meyhanede, hanede viyranede
Ka’be’de büthanede çağırırım dost dost
Sular gibi çağ çağ dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sol u sağ çağırırım dost dost
Geldim cihane garib, oldum güle andelib
Herdem ciğerler delip çağırırım dost dost
Dünya gamından geçip, yokluğa kanat açıp
Aşk ile daim uçup çağırırım dost dost
Aradığım candadır, canda ve hem tendedir
Bilir iken bendedir çağırırım dost dost
Gah düşerim mutlak’a, gah asl u geh mülhak’a
Bakıp kamudan Hakk’a çağırırım dost dost
Dolunmaz ol hal ü had min-el ezel ta ebed
Unulmaz asla bu derd çağırırım dost dost
Hep görünen dost yüzü andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü çağırırım dost dost
Derya olunca nefes parelenince kafes
Ta kesilince bu ses çağırırım dost dost
Ne yerdeyim ne gökde, ne ölüyüm ne zinde
Her yerde her zamanda çağırırım dost dost
Geldim o dost ilinden koka koka gülünden
Niyazi’nin dilinden çağırırım dost dost
Niyazi Mısri