Başta Bay’kuşlar’dan sonra da hayatın çeşitli durumlarından bunalmış, “kartal” arayışına ise hiç girmeyen üç kentli kadın olarak, kendimize iyi gelecek şeylerin arzusu içinde “bari yogaya yazılalım” dediğimiz bir gün, “Cabbarca” sayesinde “bilinçli olarak çıldırdık”! Ey, “Bay’kuşlar da kim?” diye soran okur, dergimizin geçen haftaki sayısına bakın ve kuş skalasına tanımlanmış erkekleri tanıyın, bir gün size de lazım olur. Her neyse, yayın yönetmenimiz Özlem Akalan, yazı işleri müdürümüz Gülenay Börekçi ve ben, Tünel’deki OshoKun Meditasyon Merkezi’ne, yoga seanslarına “bakmak” için gittik. Yoga seanslarının gün ve saatlerini öğrendikten sonra, “Aman canım yogaya bir sonraki hafta başlarız nasılsa” diyerek, can sıkıntısını gidermenin kesin çözümüne yöneldik. Bu arada kesin çözüm konusuna değineyim. Kesin çözüm denince, akla ilk ne gelebilir? Üstelik toplumsal olarak onaylanan, kimseyi rahatsız etmeyen sadece içimizdeki kurabiye canavarını uyandıran şey; elbette yemek. Merkezin altındaki nefis yemekleri ile ünlü Şimdi Kafe’ye girmemiz çok sürmedi. Bu arada Kun’dan aldığımız broşürler de yanımızdaydı.

 

Deniz ürünleri çorbası ve peşi sıra giden bir dizi lezzetli yiyeceği seri hamlelerle tükettikten sonra başladığımız yere döndük. Aslında tam da başladığımız yer sayılmazdı, çünkü fazlalıklarımız vardı. Bedensel olarak tokluk hissi fazlasıyla artmış, göbek bölgesinde belli bir hacim kazanmıştık ama ruhsal olarak içimizdeki derin boşluk büyümüştü. Bu boşluğu büyüten şeylerden biri de aşırı yemek yemenin yarattığı suçluluk duygusuydu. Herkesin başına gelmiştir; ardından kasvet hissi de bastırdı mı? Hem yemekten hem de sıkıntıdan patlamak üzereyken, Gülenay OshoKun’un broşürüyle oynamaya başladı. Ben derhal broşürü elinden kaptım, çünkü gözüme “No Mind Therapy-Zihin Boşaltma Terapisi ve Cabbarca” diye bir şey ilişti.

 

Gülenay “Cabbarca”nın zihin boşaltmak için hiçbir şey düşünmeden anlamsız kelimelerle konuşmak olduğunu söyledi ve “maka” dedi. İşte o “maka” makarayı koparttı çünkü Özlem’in buna cevabı “kabara satıkabababas” oldu. Konuya ben de uzun uzun “tuma tama, mancıbıca hamikatortan” sözleriyle iştirak ettim. Sonra hep bir ağızdan, sanki yıllardır bu anı bekliyormuşuz gibi Cabbarca konuşmaya başladık.

 

Bundan sonrası ise tam bir çıldırma haliydi. Anlamsız kelimelerle anlaşmaya çalışırken gülmekten çıldıracak gibiydik. Utanmasak yerlere yuvarlanacaktık. Yaşlı gözlerimizle süren gülme krizimiz bütün restorana sirayet etti, herkes daha neşelendi. Eve dönüş yolunda İstiklal Caddesi boyunca da Cabbarca konuşmaya devam ettik. İnsanlar bize tuhaf tuhaf bakıyorlardı, muhtemelen sıkı bir uyarıcı aldığımızı sanıyorlardı, o bakışlar bizi daha da güldürdü. Gerçekten “medite” olduk ve herkes evine bulaşık bezi kıvamında gitti. Yani çok gevşedik demek istiyorum ama Gülenay bu tanımlamaya şiddetle Cabbarca itiraz ediyor ve tipik Cabarrca konuşmasıyla sakin sakin “parantika vos kolya” diyor ben de “mota puratantos ki” diyorum. Hindistan, Puna’daki Osho Merkezi’nde uzun yıllardır bir zihin boşaltma tekniği olarak kullanılan Cabbarca ile tanışmamızı bu hafta sizinle paylaşalım istedik.

 

Bilge sufinin yarattığı teknik

 

Aslında Cabbarca ya da İngilizcesi ile söylersek “Gibberish” bir zihin boşaltma tekniği. No-Mind Therapy ya da Zihin Boşaltma Terapisi olarak da adı geçiyor. Cabbarca adını 11’inci yüzyılda Arabistan’da yaşadığı sanılan Cabbar adındaki bir sufiden alıyor. Bilge sufi Cabbar, konuşmanın manasız olduğuna inanıyor ve müritleriyle birlikte manasız hecelerden, kelimelerden oluşan bir dil geliştiriyor ve buna da Cabbarca deniliyor. Daha sonra bu teknik bir zihin boşaltma meditasyonu olarak Osho tarafından Puna’daki merkezlerde kullanılmaya başlıyor. Özellikle çocuklar bu tekniği uygularken çok başarılılar çünkü onlarda çok daha az önyargı var. Çocukların kendi aralarında oluşturdukları ilginç dilleri düşünsenize. Çok daha özgür zihinleri olduğu için Cabbarca onlar için ideal bir meditasyon yöntemi. Oysa biz yetişkinler “sürekli mantıklı konuşmak” zorundayız; dolayısıyla da duygularımızı ne kadar ifade edebildiğimiz ortada.

 

Üç aşamada zihin boşaltılır!

 

Hindistan Puna’da, Osho Ashram’ında Cabbarca eğitimi alan, 2000 yılından beri OshoKun’da çeşitli konularda terapistlik yapan Mada’nın önderliğinde bir hafta sürecek bir meditasyon “Cabbarca”. Zihinlerini boşaltmak, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden, rahatlıkla duygularını, düşüncelerini ifade etmek isteyenler “Cabbarca” konuşup, sonra da sessizlikte zihinlerini dinlendirecekler.

 

Mada şöyle anlatıyor Cabbarca’nın amacını: “Aslında ne söylersek söyleyelim anlamı yok. Oysa Cabbarca konuştuğunuzda içinizdeki duyguyu çok daha güçlü olarak hissedebiliyorsunuz.”

 

Mada Cabbarca’nın yaratıcısı, sufi mistik Cabbarhakkında ise şunları söylüyor. “Cabbar çok ilginç biriymiş. Örneğin ona ‘Tanrı nedir?’ diye sorulduğunda, amuda kalkarmış. İnsanlar amuda kalktı, demek ki ters durmayı kast ediyor diye düşünüp, kitapları tersten okumaya başlarmış ama Cabbar ‘Cevabı siz bulun’ dermiş.

 

Mada, Osho’nun Cabbarca’yı çok önemsediğini ve bu dili mest olma sanatı olarak tanımladığını anlatıyor.

 

Cabbarca konuşmak, üç aşamalı bir meditasyon tekniği olarak kabul ediyor. Birinci aşama için şöyle diyor: “Cabbarca konuşun ve bilinçli olarak çıldırın. Böylece kasırganın merkezi haline gelin. İçinizden gelen her ne ise, neyin anlamlı ya da mantıklı olduğunu düşünmeden çıkmasına izin verin. Her tür zihinsel çöpünüzü atın ve içinizde Buda’nın doğması için bir boşluk yaratın.”

 

İkinci aşama ise şöyle tanımlanıyor: “Tamamen hareketsiz, sessiz ve gevşemiş bir halde tüm enerjinizi içinizde toplayın, düşüncelerinizin gittikçe sizden uzaklaşmasına izin verin.” Bir de üçüncü aşama var; “Bu aşamada ise bedeninin herhangi bir gayret ya da kontrol sarfetmeksizin düşmesine izin verin.”

 

Cabbarca terapisti Mada “Dışarı attığınız kelimeler zihnin bir fotoğrafı ve Cabbarca konuşarak zihninizdekileri atıp tamamen boşaltıyorsunuz. Osho, Freud’un yeni bir dil yarattığını söyler. Her erkek çocuğu annesine fazlasıyla düşkündür ama Freud buna Ödipal kompleks dediği zaman karşı tarafın ilgisini çeken bir anlam oluşturuyor. Kelimelerle bir eşik yaratırsınız. Ama Cabbarca konuştuğunuzda orgazmik bir rahatlama yaşarsınız” diyor.

 

Gerçekten de ister Bodrum’da OshoKun’da zihin boşaltma terapisine katılın ve Cabbarca konuşun, ister kendi kendinize arkadaşlarınızla bunu deneyin. Sonuç

 

“Tume kayile piti cu” olacaktır, emin olun!

 

Kendi kendinize “Cabbarca” için

 

Cabbarca yalnız yapılabilir ama grup halinde yapılması daha iyi oluyor. Kimsenin sizi ve sizin de kimseyi rahatsız etmeden gürültü çıkarabileceğiniz bir yer bulun.

 

Meditasyonu yedi gün boyunca yapmaya çalışın. Daha sonra ihtiyaç duyduğunuzda yaparsınız. Yaklaşık bir saat boyunca Cabbarca konuşun daha sonra bir saat sessiz kalın.

 

Cabbarca konuşurken anlamlı bir şey söylemeye çalışmayın. Bildiğiniz herhangi bir dilden kelimeler kullanmayın. Bir kez özgürlüğünüze kavuştuğunuzda kendinizi kuşlar gibi hissedeceksiniz. Zihniniz kuş gibi olacak.

 

Bırakın, içinizdeki her şeyi ifade edin. Zihin daima düşünür ama bunu kelimelerle yapar, oysa Cabbarca konuştuğunda zihin düşünmez, dinlenir.

 

Cabbarca, konuşma zincirini dolayısıyla da zihnin zincirini kırmanın en etkin yollarından biridir.

 

Önce tamamen saçmalayın. Sonra sessizlikte dinlenin. Buna zihinden zihinsizliğe kuantum sıçraması deniyor.

 

Cabbarca’da her şeye izin vardır. Şarkı söylemeye, bağırmaya, ağlamaya, fısıldamaya, mırıldamaya. Ama hiç ara vermeyin. Eğer Cabbarcalayamıyorsanız “lalalalala” deyin ama boşluk bırakmayın. Vücudunuza da izin verin aynı zamanda, sıçrayın, uzanın, tekmeleyin.

 

Sessizlik bölümünde gözlerinizi kapatın, bedeninizi serbest bırakın, kıpırtısız kalmaya çalışın.

Konuk Yazar