Kadınlar mı? Yüksek topuk mu? Hangi kadınlar yüksek topuk giyer? Uzun boylu kadınlar avantajlı mı olmuş oluyor bu durumda? Peki düz taban kadınlara ne diyeceğiz onların ne günahı var? peki hem düz taban hem ayakları büyük hem uzun boylu olursa ne olacak? Peki uzun çizgili elbise giyip de boyunu uzun göstermeye çalışan kadınlar nasıl oluyor yani? Peki küt burun ya da sivri uçlu pabuç giyen kadınların birbirinden yükseklik olarak bir farkı bulunabilir mi? Kadınları gene niye sınıflıyoruz kardeşiiim? Timberland giyen erkekler daha mı mitolojik diye niye sormuyoruz ki?(bu eski feminist günlerin ihtişamını hatırlayan Banu’nun sesi tabi ki)

Yok bence acı çeken kadınlar Tanrı’ya daha yakın olmalı…

Peki ne acısı? aşk? iş? para? ihanet? yoksa ayakkabı dar ve topukları su topladığı için mi?..

Tamam kesin bu yüzden benim bütün çocukluğum Laleli’ den Çemberlitaş’ a bana küçük gelen ve yedeği olmayan ve arkasına pamuk sıkıştırdığım ayakkabılarla topallayarak geçti.. Evet evet, ilk Tanrı ile hesaplaşmalarım orada başladı. Buna annemle ilişkimde yer yer karışmış olsa da gene de en çok Tanrı’ya yakarırdım, beni bu ayakkabılardan kurtarması için. Yok öyle küçümsemeyin yarım saatlik yürüme mesafesinde acıdan inleyerek yürürken Tanrı’ya hesap soracak çok vakit oluyor. Özellikle bir tane okul ayakkabınız varsa ve ertesi sabah da patlamış topuklarla aynı ayakkabıyı dans ettirmek zorundaysanız gelsin sorgulamalar, hesaplaşmalar, arkadaşlarınızla rekabet duygusu, gerçek fiziksel acıya karışmış öfke patlamaları ve var olmuş olduğunuz için ergenlik isyanları. İşte Tanrı’ya en yakın olduğum zamanlardı. Sonra da uzun yıllar unuttum onu zaten.

Daha sonra boş sokaklarda annemin topuk seslerini dinlemeye başladığımı hatırlarım..

Tık tak tık tak tık tak… O zamanlar bana kocaman görünüyordu ve kadın olmayı bu topuk sesleriyle ilişkilendirmiştim mesela… Güçlü, sakin, ritmik ve narin. Bu yüksek topukta insana varlığını hissettiren bir şey vardır. Bir mekana girerken, merdivenlerden inerken her bir ayak ben varım diye bağırır sanki… Ve masadaki diğer gözler bu ayakkabıların sahibi kim olmalı ki diye mutlaka bir bakınırlar. Sanki olduğundan büyük birşey gelişini haber verir gibi… Ben geliyorum aranıza muhteşem ihtişamım ve kadınlığımla (ama tökezler tabi masaya oturduğu ilk an, kadın olmanın yüksek topukla ne alakası var ki güzel arkadaşım. Var gene de… Hiç yoktan bir imge olarak)

Tabi ki ergenlik yıllarımda ilk iş kendi kazandığım parayla yeşil topuklu bir çizme alıp sokaklarda salınma hayallerim üzerine gelişti ve fakat bakınız ki bende hiç öyle başka kadınlarda hayal ettiğim gibi durmuyor. İki uzun çırpı bacak, Tanrım (bakınız gene tanrı ile sohbet) “ben neeeden bu kadar uzun boyluuuyummm , zaten normalken bile erkeklerin dökülen saçlarını sayabiliyorum bir de bu ayakkabılar yani niyeee benim canım tanrıımmm… ben kadın olamayacakk mıyım?
Bir zürafa çizme giymiş sendeliyor hatta tökezliyor hatta kızarıyor. Bu mu Tanrım kadın olmak? Boyumu da uzun yaptın, beni de Türkiye’ye attın hadi bakalım anlat şimdi neymiş kadın olmak. Mecburen kambur olucaz ki biraz daha eğilip içimize bakalım belki o arada biryerlerde buluruz yüksek topuklu kadın olma nimetlerini.Yok bunun tadını çıkaran kadınlar var tabi. Giyiyorlar topukları tam oluyorlar kadın. Ben de öyle düşünüyorum valla onlar kadın. Peki ben neyim o zaman canım Tanrı’cım… Sen içimdeysen nerdesin? Ben giyince niye böyle gözükmüyorum? (gene bakınız bir yüksek topuğun insanı Tanrı’ ya ne kadar yaklaştırdığına, sorgular sorular hesaplaşmalar)

Şimdi anladınız mı bir yüksek topuk giymenin Tanrı’ yı ne kadar sorgulattığını..

Evet ama bunun yakın olmakla ne alakası var derseniz açıklayayım..

İnsanın her an sorguladığı birşeyle arasında bir ilişki, bir yakınlık, bir sohbet başlıyor ve bu diyaloglar sıkı bir arkadaşlığa dönüşüyor. Sonra yeterince diyalogdan sonra kendini onunla içiçe buluyorsun ve bir bakıyorsun ki konuştuğun, tartıştığın, eleştirdiğin, dinlediğin sensin…

Ve buradan ne çıkarıyoruz Tanrı senin içindeki çocuğa en yakın olandır ve o yüksek topuk giymek ister.

Ve buradan ne çıkarıyoruz?

Tanrı tabi ki kadınlara daha yakındır ve bunun yüksek topuk giymekle biraz daha uğraşırsak bir anlamı bulunabilir….. 🙂

Ve buradan ne çıkarıyoruz?

Bu yazının suyu ısınmak üzere….. 🙂

Ve buradan ne çıkarıyoruz?

Ben eski sandıkları karıştırmaya şu yeşil çizmemi bulmaya gidiyorum….. 🙂

Ve buradan ne çıkarıyoruz?

O çizmenin bağcıkları nerede ? yoksa düğümleyemeyeceğiz bu yazı böyle sürer gider….. 🙂

Belki sokaklardaki erkeklerin boyu uzamamıştır ama ben buna takmaktan vazgeçecek kadar büyümüşümdür….. 🙂

Ve buradan başka birşey çıkartmıyoruz arkadaşlar ne yazdıysam o….. 🙂