Sorularımıza verdiğimiz cevaplar ne zaman içi boş, yaşamımızın hudutları ne zaman bize dar gelse, yollar bizi çeker. ”Bir yol olsa gitsek”lerimiz gelir… Ama yollar oyuncu ve ele avuca sığmaz şeylerdir! Bazen sığınılan bir liman bazen de bir kaçış olarak girdiğimiz yollar, fırtınalı denizlere dönüşebilirler. Ve bazen kolay ve keyifli yollar değil, çetin ve iniş çıkışlı yollar bizim için daha doğru olanlardır. Yolu anlamak için, yürümenin dayanılmaz hafifliğine kapılıp gitmek değil, attığın adımların anlamını hissetmek gerekir. Yoksa üstünde yürüdüğünü sanırken, yolu kaybedebilirsin!
Üstelik birkez yol almaya başladın mı bazı yolların geri dönüşü de yoktur. Hele ışığa giden yolların! Karanlık bir ışık hüzmesiyle silinir. Ama bir kez ışıkla yüzyüze kalmış bir kalp, karanlığa dönmeyi seçse de, IŞIĞIN ANILARI ONU HEP DÜŞÜNDÜRÜR!
Birşeyi BU YOLDUR demekle yol yapamazsın. Ama bir insanın kalbinde hissederek yürüdüğü bir yolu da, ne yapsan kapatamazsın. Çünkü Allah’ın yolları, insanların farketmesi için hep oradadır.
Yolu kimse kimseye hediye edemez ve kimse kimseden geri alamaz. Bir yolun yolcusu olmak için, o yolu bulmak lazım. YOL OLMAK lazım.
Yolda rekabet yoktur. Üstünlük, önderlik gibi kavramlar ise görecelidir. Kimseyle değil, kendimize koyduğumuz hedeflerle yarışmak lazım…
Allah’a giden yollardaki tüm yolcular, yaradılışlarındaki özden dolayı YÜCEDİR. Ve herkes, bu yolculuk için gerekli ekipmanlarla donanmış olarak yaratılmıştır. Özümüzdeki yüceliği idrak edebilmek için, yön bulma sorumluluğunu başkalarının sırtına yıkmamak, ihale etmemek lazım.
Yol kalabalık görünebilir, ve kalabalık seni kendi hızıyla biryerlere sürükler. Ama aslında her yolcu, yol ile başbaşa ve kendinden sorumludur. Yanında, arkanda, önünde yürüyenlerin yaşadıklarından ve söylediklerinden ders almak, ama adımlarını yalnız kalmak pahasına da olsa düşünerek atmak lazım!
Yol bağımlı kılmaz, özgürleştirir. Cevap vermez, buldurur Yolda çaresiz kaldığımız hissettiğimizde, elimizden tutan rehberler çok değerli ve önemlidir. Ama yol dediğin sürekli birinin gösterdiği bir yöne yürünmez. Yol KENDİNE yürünür. O yüzden yürürken kendi gönlümüzün sesine kulak vermeyi öğrenmek lazım. Çünkü o ses, yaratan ile aramızda varolan ve başka hiçbir aracıya gerek bırakmayan, kusursuz bir bağdır. Birgün bütün ışıklar ve sesler kaybolsa bile, O SES bizi doğru yere çıkartır.
Bu ay içimden bunlar geldi… Bu yazıyı kendime ve içinde kendinden birşeyler bulan herkese bir mektup yazar gibi yazdım. Allah hepimize doğruları farketmeyi, hazmetmeyi, yaşama geçirmeyi. Sadece güzel cümleler öğrenip, kurarak değil, yaşadıklarımızla ve yaşattıklarımızla örnek olarak yürümeyi nasip etsin.
Evimiz sevgiden,
Damımız alçakgönüllükten,
Yolumuz emekten olsun.
Güne değer katalım ki, günümüz değerli olsun.