“Acı çektiğimi sanıyordum aslında acıda değilmişim, olsaydım olgunlaşmış olurdum, o halde nedir bu?” diye soruyorsun.

Tek gerçek olan acı nedir biliyor musun? Ve tüm diğer acılar buna bağlıdır, “AYRILIK” !

Cennetten kovulduğuna ve kutsal olandan uzaklaştırıldığına dair düşünceler sonucu yerleşen en temel inancın Yaradan’dan ayrı düşmektir. Ve bu inanca bağlı olarak hissettiğin derin acının içindeki duygu ise yoksunluktur. Mahrumiyet hissidir.

Ayrılık acısının yol açtığı yoksunluk duygusu dünyada kendini farklı biçimlerde gösterir. Maddi, manevi her gerginliğinin ve arzularının ardındaki stres, temelde ayrılık düşüncesine bağlı bu acıya aittir. En kök duygudur ve deneyimin her ne olursa olsun hissedeceğin duygu yoksunluktur.

Dünyada sana bunu sıkca hatırlatan deneyimler yaşarsın. İşten, aştan, paradan, başarıdan, sağlıktan, ana-babadan, evlattan, sevgiliden, eşten, aşktan, yaşamdan yoksun olmakla ilgili içinden geçtiğin süreçler sana bu biçimler üzerinden en temel olanın mesajını vermeye çalışmaktadır.

Bu deneyimlere parça parça baktığında sanki her birinin bir derecesi varmış gibi görünür. Birinin yoksunluğunu hissettiğinde diğerinin varlığı için şükran duyarsın. Oysa bu kendine koyduğun tuzaktan başka bir şey değildir.

Öz’e varmaya en yakın olan yoksunluk duygusuna dokunabilirsen -ki biliyorum dokunacaksın- bütün acılar kaybolur.

Yoksunluk kaybolduğunda geriye ne kalır ?

Cennetten hiç kovulmadığını ve hiç ayrı düşmediğini, yalnızca öyle olduğunu sandığın bir rüyada olduğunu bilseydin uyanmak ister miydin ?

İçinde bolca acı, keder, kayıp, mahrumiyet barındıran bir rüya, kabustan başka ne olabilir ?

Geçici heveslerden ve küçücük heyecanlardan daha mı değersiz “sonsuz” olan ?

Yoksunluğu her hissettiğinde bu sana acı olarak gelmez. Bu, en çok endişe, korku, öfke olarak gelir ve sen bu öncül dalgaların içinde acı da olduğunu sanırsın. Oysa bu dalgaların arkasında çoğunlukla farkında olmadığın, ayrılık düşüncesinden kaynaklanan yoksun hissetmenin acısı vardır.

Cinsellikteki birleştirici güce ve cazibeye bu yüzden çekiliyorsun ve kaliteli bir sevişme arıyorsun. Bulamadığında hayal kırıklığına uğruyorsun, her sevişme sonrasında doruk deneyimin mümkün olduğunu bilen zihnin yeni bir arayışa ya da umutsuzlukla geri çekilişe yöneliyor.

Varlığının evrensel bilgisini taşıyan ve seni eve götürmek amaçlı tasarlanmış, içinde bir dolu sırları ve şifreleri barındıran bir programa sahipsin.

Ayrılık illüzyonundan uyanmak önce cinsellikle ilgili algının tümüyle değişmesiyle mümkündür. Çünkü zihninde, yuvadan kovulduğunu ve ilk olarak cinsel organlarının örtüldüğünü düşündüğün Adem ve Havva’nın resmi vardır. Bu resim değişmeden sahici olarak değişmeyi bekleme. Bu metaforun ardındaki gizemi çözmek, seni sana götürecek mesajları yakalamak senin sorumluluğundur.

Gelirken bıraktığın ayak izlerin hala orada. Sadece samimi ol, dinler dahil sana öğretilen her şeyi unut ve henüz çocukken sormaya başladığın bu üç soruyu kesinlik ve netlik vererek bir daha sor kendine.

Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun ?

SATH Bilinç Okulu