İnsan aslında başlangıçta, Tanrı’dan, ve bütünün diğer parçalarından kopuk değildir.

Doğumda açık olan bıngıldak, ilk altı ay boyunca, ruhun sistemle bağlantısının devamını sağlar.

Bebekler meleklere gülümser, ve melek gibi gülümserler.

Sonra bıngıldak ve taç çakra kapanmaya başlar.

Ve bebek, insan olmayı ve dolayısıyla, istekleri için rol yapmayı öğrenir.

Ve biz, o, aslında parçası olduğu evrenden kopup, aslında gurbette olduğu dünyada, dünyalı ve insan olmayı öğrendiği için seviniriz.

Çünkü biz de dünyalı olmayı evrene ait olmaktan daha önemli ve değerli zannediyoruz.

Taç çakra, başınızın en üst noktasında.

Sembolizması çok önemli.

Başınızın tepesini kapatan her şey, sizin, evren, Tanrı, ya da varoluş konularında vaaz edilenle yetindiğinizi anlatır.

Takke, kippa, ya da herhangi bir ritüelik şapka, başörtüsü, askeri şapkalar ve miğferler, Papa dahil dini kavuklar, taçlar, hep, “ben öğretilenden mutluyum, ve daha fazlasını aramıyorum, yetiniyorum ve uyumluyum” demektir. 

Ama diğer taraftan, taç çakrayı sembolik olarak açan sembolik adımlar da vardır.

Yalın ayak, “başı kabak” dervişlerden Shaolin rahiplerine, Samurai’lerden, Cizvit’lere, başta Musevilik, mevcut tek tanrılı dinlerin mezheplerine kadar, bir çok yol, başı traş ederek taç çakrayı sembolik olarak açarlar.

Hz. İsa ve havarilerini de, kadim öğretileri de düşünün.

Atatürk’ün şapka devrimi de bu anlamda okunmalıdır.

Ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, şapka kullanımının azalmasıyla, evrensellik eğiliminin, doğu bilgeliğinin uygarlığımızı çok daha fazla etkilemesi de tesadüf değildir.

Sembolik ve ritüelik değişimler elbette önemlidir, ve anlamlıdır.

Ama evrensel olacaksak, yetmez.

Taç çakra, ancak ondan önceki altı adım ve çakra, sağlam ve birer birer geçilirse açılır.

Libidonuzla barışmak, yaratmak ve üretmek, toplum ve bireylerle denge kurmak, kendinizi sevmek, özün ve sözün bir olması, metafiziğe izin vermek ve açılmak…

Bunlar olunca zaten bir süre sonra evrenle ve bütünle bağlantı kurarsınız.

Kapanan bıngıldak, anlamsızlaşır.

Meleklere ve melek gibi gülümsersiniz.

Ama isteyenler tıraş etmeye devam etsin, gerekli değilse de, faydalı, hayırlı tıraşlar..

Ali Korkut Keskiner