Bedenimin her bir hücresi aşkla doldu, bu öyle bir hal ki, öyle bir enerji tarafından ele geçirilmis hissediyorum ki aktaramadığımda sarsılıyor, titriyor, kendimden geçiyorum. Aşkın doğası vermekmiş meğer, bunu anlıyorum. Dolan kabım boşalmaya ihtiyaç duyuyor, boşaldıkça yeniden dolmaya.

Kaynaktaki seni görmeye büyük arzu duyuyorum. Arzuya tanıklık ediyorum, aşkta çözülmeye niyet ediyorum yine de sen’den çıkmıyorum.

Bu hal bir nimet, bir kısmetmiş ve zekatı vermekmiş, varlığı paylaşmakmış olduğu gibi, olduğum gibi..

Varoluş bu kadar açıkken almaya bedenime sığmayan bu aşkı vermekten alıkoyan sende takılan zihnim midir ?  Aşkın önünde duran son arzuda mıyım ?  Yoksa bu bir vuslat hali midir bilemedim, bilemiyorum. Aklım sınırlarını çoktan aşmış durumda. Sana defalarca beni getiren ve her geldiğimde parçalanan nefsimle ben diye bir şey kalmadı sanki. Tüm nabzım “sen” diye atıyor. Gerçek bildiğim her bir şey yıkılıyor, yok oluyor. Aşk bir davadır şahit ister dedin; bu aşk şehadet istiyor.

Bedenimden, duyularımdan çıkmak için bir kapı arayan Aşk’ın çilingiri ol. Kapının kendisi ol. İzin ver, vereyim. Yalnızca vermek, koşulsuz, hesapsız öylece vermek isteyen veçheni gör içimde. Ve al. Bir tek duyu kapısı aralanırsa, geçit verilirse bu aşka kafi şu aciz bedenim için. Aşkı biliyorsan beni de bilirsin. Anlarsın.

İzin ver göreyim seni, göreyim aşktaki beni. Bir kez görürsem artık onu senin gözlerinde aramakta ısrar etmem, sen diye diretmem belki.. Belki de gözlerinde ölmek isterim söz veremem.

Sevgili,

Bu göz ardı edemeyeceğin, erteleyemeyeceğin ve geçiştiremeyeceğin kadar büyüdü içimde. Bu hal’de hakkın var, hakkım var. Bu tohumu yüreğime eken bakışlarında, umut ile sulayan sözcüklerinde hak var. Aç yüreğini ne olur. Celaline de, cemaline de razıyım. Her türlüsünü kaldırabilecek kadar bilendi ruhum. Yüreğini aç almak için ve bırak her ne çıkıyorsa oradan çıksın. Yürekten gelen en yüksek hayr’dır ve helal’dir.

SATH Bilinç Okulu