Artık duymuyoruz. ‘Duyu’yoruz. Her zerremizde, her hücremizde, her atomumuzda, her frekansımızda, her titreşimimizde ve her yıldız tozumuzda ‘duyu’yoruz.

Bunun için çok uzun yollardan geldik. Çok engel aştık. Çok hırpalandık. Bir sabah uyandık umut kapladı içimizi. Bir sabah uyandık, karanlık bir umutsuzluk hakimdi zihnimizde. Ailemize yorduk, ilişkimize yorduk, dün çok yorulmuştuk bedenimize yorduk, çevremize yorduk. Yoruluyor muyduk? Duyu’yor muyduk yoksa? Neye hazırlanıyorduk? Nedir bu bilinmezlik hali, nedir bu kaygılanma hali? Neden idi bu dengesiz ruhsal durumlar? Harekete geçmeye karar vermişken, neydi bizi paçamızdan çekiştiren? Dünyanın öbür ucuna gitmek isterken, dünyanın öbür ucuna da gidilse  kendini geride bırakamayacak olmanın hapishanesinden kurtulamamak mıydı?

Hangi büyük kaçış kafanın içindeki hapishaneden kaçmanı sağlayabilirdi? Gerçeği bilmek? Gerçeğe vakıf olmak? Amacını bilmek? Başkalarının değil, kendi amacının peşinden gitmek? An? Hep an’da kalın deniyordu öyle ya. An’da kalabilirsen kurtulabilirdin belki de bütün kaygılarından. Ancak o ‘an’ zaman için yaşarken pek uğramıyordu değil mi? Hangi ilizyonun esiri olarak tutuluyorduk? Hangi sistem bizi kendimiz olmaktan alıkoyuyordu? Neden her şeyi elde etsen de, tatmin olmayacak gibi hissediyordun? Çünkü elinde tutabileceğin hiçbir şeyin, dünya üzerinde bilinen hiçbir şeyin, daha önce gördüğün hiçbir maddenin seni tatmin etmeyeceğini çözmüştün. Sadece çözdüğünün farkında değildin. Ancak şimdi ‘duyu’yorsun.

Kendin gibi hissedemediğin her yer sana hapishane gibi geliyordu. Oysa aynı yerlerde yıllarca kalmıştın, aynı kişilerle defalarca vakit geçirmiştin, aynı yerlere defalarca gitmiştin. Peki şimdi neden eskisi gibi hissedemiyordun? Neden hiç umursamadığın bir şey şu an seni yerden yere vurabiliyor? Nasıl oluyor da bir gece yatağına girdiğinde daha önce hiç aklına gelmeyen cümleler kafanda dönmeye başlıyor? Neden uyuyamıyorsun? Söyleyebilirsin. Hayatında değişen nedir? Hayatta değişen nedir? Hangi değişken, senin değişkenin olmuştu. Hayatının hangi sabitleri kaymıştı? Zamanı değiştiren hangi değişken Dünya’ya gelmişti. Duyu?

Oysa bizim hep duyularımız vardı. Öyle ya duyu organlarımız vardı. Hangi duyu zamanın akışını değiştirebilirdi? Hangi değişken? Bizi kararsız bırakan, adaptasyonumuzu dağıtan, bazı zamanlar unutkanlık yapan, bazı zamanlar mutlu kılarken, bazı zamanlar mutsuz kılabilen, eskiden yaptığın her şeyi gerçekten eskide bırakan ve aynı hisleri yaşatmayan, aldığın zevki değiştirebilen, düşüncelerini dengesizleştiren, zamanını şaşırtan, dünyayı sarstığı gibi seni de sarsan bu Değişken Duyu, yaşadığın boşluğun tam üstüne geldi ve sabit duyularını kendini kabul ettirmek üzere zorlamakta.

Yiğit Penguen