“Nasıl yani… Ne demek bu?  Bütün ne, bütünün parçası ne, kim?” Böyle bir başlık okuyunca bunları sorabiliriz. derKi’ye ilk yazımı yazarken çekici bir konu ve cezbedici bir başlık düşündüm. İki gün düşündüm. Sonra da her zaman olduğu gibi düşünerek hiç bir şey bulamayıp yazmaya oturdum ve bende bu satırları sizinle beraber okuyorum şu an.

Önce derKi’ye ve hepimize şahane bir yeni yolculuk diliyorum. Başarılarının devamını ve hep beraber yaratacağımızdan emin olduğum olumlu sinerjiyi heyecanla beklediğimi paylaşmak istiyorum. Her biri ile ilgili olarak kolay okuyabileceğiniz, akıcı ve okuduğunuz anda işinize yarayacak, hemen uygulayabileceğiniz bilgileri, çalışmaları pır pır eden kalbimle paylaşacağım sizlerle.

Esas konu, yazılarımın omurgasını oluşturacak olan kuramlar: Her şeyi anlamaya çalışırken, görmeye, algılamaya çalışırken tam 10 yıldır Türkiye’de bilinmesi, tanınması, algılanması ve öğrenilmesi için emek, zaman, para harcadığım, pek çok terapist arkadaşa destek verdiğim ve sonunda da artık zamanıdır diyerek 5 yıldır uygulayıcı olarak hayatıma aldığım AİLE  DİZİMİ kuramları olacak.

Hayatın dinamiklerini paylaşacağım, pek çok şeyin başımıza “neden” ve “niçin” geldiğini, bize ait olan ve olmayan, bize yüklenen veya bizim derin- ruhsal bir sevgi ile üstlendiğimiz sorumlulukların neler olduğunu ve bunların hayatımızı nasıl ele geçirdiğini ama en önemlisi de bunlardan nasıl “Kolayca” hafifleyeceğimizi paylaşacağım sizlerle.

Bu niyetlerden sonrada  “Bütünle ve parçasıyla” ilgili yazıma başlıyorum.

Önce başlıkta sözünü ettiğim yaşamsal, bilimsel kuramdan başlayalım. Hep kullandığımız mikro kozmos ile makro kozmos aynıdır diye bir cümle vardır: Her birimiz küçük bir evreniz deriz. Tıp bedenin en küçük parçası olan hücre, DNA bedene dair bilgi içerir der ve öyledir. Kurduğum ve başlığa aldığım cümle bunlarla aynı aslında ama çok daha genel bir cümle.

Hepimizde, her birimizde her şeye ve herkese ait olan tüm bilgiler var. Kendimize ait ama bilmediğimiz, duymadığımız, görmediğimiz, henüz fark etmediğimiz bilgiler, yakınlarımıza, hastalıklarımıza, sorularımıza, sorunlarımıza ait bilgiler, yanıtlar hepsi bizde mevcut.

Empati kurarak, yani kendimizi karşı tarafın, şeyin, durumun yerine koyarak kimin ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini, nerede nasıl davranırsak bizim için iyi oluru bilebiliriz. Ancak kendimizi o kadar küçük ve “hiçbir şey” gibi hissederiz ki bilinmesi gereken her şeyi bilebileceğimizi her şeyin bu hiçlik içinde fazlası ile olduğunu algılayamayız ve bunu bazı kişilerin yeteneği gibi görürüz. Oysa Aile Dizimi ile tanıştıktan sonra gördüm ki ve gördük ki bu herkese, hepimize dair bir şey. Üstelik çok kolay.

Tabii burada atladığımız en önemli bir diğer faktörde empati kurduğumuz insan-durum-soru veya her hangi bir şey hakkında hissettiğimiz her ne ise bu duyguyu, bu saptamayı ciddiye almamaktır. Oysa; Bütünün Parçası Bütünün Bütün Bilgisine sahiptir…

Bizler bütün değiliz ama bütünün tam bir kopyasıyız. Bütündeki bütün bilgiye sahibiz. Bildiğimize güvenirsek bunu her gün, her an her durumda yaşarız.

Büyük bir farkındalık; önemli bir kolaylaştırıcı ancak inanmakta, kabul etmekte çok zorlandığımız bir kuramdır bu.

Aile Dizimi bu kurama göre çalışır. Aile Dizimi/Yaşam Dizimi yapan danışmanın dizim sırasında çalıştığı temsilciler -ki bu konuda detaylı tüm bilgileri süreç içinde çok paylaşacağım-alana çıkan  temsilci zihinsel olarak hiç kimseyi ve hiç bir şeyi bilmese de her şeyi bildiğini ortaya koyar.

Aile Dizimi adındaki çağrışımdan dolayı sadece aile ile ilgili meselelerde kullanılmaz. Çok geniş olarak yaşamın her düzlemindeki tıkanıklıklara bakabilir.

Aile-Kurum-Şirket-Oluşum-Ulusal-Etnik her meseleye bu yolla bakar ve yeni bir içgörü elde edebiliriz.

Evrende her şey enerjidir. Bunu biliyoruz. Bu dergiyi takip eden herkes de eminim biliyor. Zaten bilimsel bir kuram bu. Moleküller, atom parçaları bütündeki bilgiyi taşır.

Herşeyin; cansız olduğunu düşündüğümüz eşyaların, elle tutulmayan gözle görülmeyen duyguların, ölmüş kişilerin, aile büyüklerimizin, atalarımızın, dram yaşayan kişilerin, hastalıkların, organların yani evrendeki her şeyin bilgisi ve bilinci yaradılış içinde asla yok olmaz ve her birimiz bütünün parçaları olarak her birine ait bilgileri enerji alanımızda barındırırız ve ihtiyacımız olduğunda bu bilgilere kolayca ulaşabiliriz. Her birimiz kolektif bilinç alanına bağlıyız çünkü.

Bu nedenle, her birimiz direkt olarak bizi ilgilendirmeyen her olayın etkisine maruz kalabiliriz. Savaşlardan, kazalardan, doğa olaylarından da, en az ailemizden aldığımız kadar etki alabiliriz. Bu bakış açısı ile 30 küsür yıldır ülkemizde devam eden terör ve bir anlamda savaş da doğrudan içinde olmayanları bile etkiler. Belli hastalıkların son yıllarda artışını bile bu olaylara bağlayabiliriz.

Aile Dizimi yaparken ortaya çıkana güveniriz. Sonuçlar iyileştiricidir, çözüm yaratır. Aile Dizimi çalışması içinde çalışan ve hem olayla, konu ile ilgili hiç bir şey bilmeyen hem de hepimiz gibi her şeyi bilen temsilciler bize göremediklerimiz gösterir.

Zihinsel olarak yıllardır çözemediğimiz, göremediğimiz, kabul edemediğimiz pek çok durumu hiçbir manipülasyon yapmadan bize gösterir. Görülen iyileşir. Bu çalışma psikodrama çalışması değildir.

Bu konuda yazmaya başlayınca saatlerce yazabilirim. Heyecanım bilginin sade olmasıdır.

İşe yaramasıdır. Hayatı kolaylaştırması ve çözüm getirmesidir.

Bu kuramların insanlar, kurumlar, şirketler ve uluslar için nasıl çözüm getirici olacağını göreceğiz.

Bildiğimiz pek çok şey, inanç tuzla buz olacak. Ayaklar baş başlar ayak olacak. Belki pek çok çalışma artık zihinsel gelecek. Çaba anlamını yitirecek. Hayatınıza “KOLAY “ girecek.

Ben bu gün bu yazı bitmeden size bu kocaman, havalı cümlelerden ve kuramlardan yola çıkarak bir öneride bulunacağım.

Şimdi size diyorum ki, madem hepimiz, herkes, bu yazıyı okuyan sizler “Bütünün parçalarıyız” ve her şeyin bilgisi bizde var o zaman bu önemli farkındalıkla kendimize hizmet etmeye başlayabiliriz.

Hepiniz bir konu hakkında tıkandığınızda sadece şunu yapın.

Sorunu, soruyu ve kişiyi ve kişiye dair soruyu sorun kendi kendinize.

Bunu mümkünse  sesli yapın. Yani soruyu, sorunu kendinizin de bir kez daha duyacağı ve evrende ışıktan hızlı çalışan sesi kullanarak yani sesli olarak “BİLEN” alana yani “BOŞLUĞA” gönderin. Sonra durun. Kısa bir sessizlik yaşayın ve 10 yıllık Reiki öğretmenliğim süresince öğrencilerime arkadaşlarıma öğrettiğim ve tüm hayatımda her an her durumda kullandığım sade-basit-kolay cümleyi söyleyin: Bu konuda, bu durumda “BİLMEM GEREKEN NE ? “

Sonra da hiçbir şüphe duymadan cevabı bekleyin. Hayat’dan, Evren’den, Tanrı’dan, Allah’tan.

Bu soru “Farkında olmam gereken ne? Yapmam gereken ne  ? Benim için iyi olan ne, hayırlı olan ne” sorularının bileşkesidir.

Adına ne derseniz deyin, inancınız her ne olursa olsun oradan aslında da “İÇİNİZden” gelecektir yanıt. Çünkü bizler bütün bilgiye sahip bütün parçalarıyız.

Bu soru Aile Dizimi yapmak niyeti ile yola çıkıldığında danışan ve terapist tarafından da sorulmuş demektir. Ve bilen alan gurup çalışması yapılıyorsa temsilciler, bireysel çalışma yapılıyorsa danışman, danışan ve yardımcı araçlar yardımı ile bilinmesi gereken her şeyi söyler, ortaya koyar.

Ortaya çıkanda hata yoktur. Çünkü ortada uydurulan ve oluşturulan bir şey yoktur .

Görülen, ortaya çıkan durum, duygu, düşünce “olan”dır.

Çünkü…

Bütünün parçası bütünün bütün bilgisine sahiptir…

Mine Dural