Sevgili Karanlık,

 
Bizlere bugüne kadar kattığın herşey için sana sonsuz teşekkürler. Biliyorum ki seni dengesiz deneyimlemek dünyamızı bu hale getirdi. Halbuki seni bambaşka da deneyimleyebilirdik. Tıpkı beyaz bir kağıdın üzerindeki çini mürekkebi gibi. Ama biz, henüz çocuklar gibi olduğumuzdan, seni nasıl değerlendirebileceğimizi bilemedik ve mürekkebi olduğu gibi kağıdın üzerine boca ettik. Sen de yayıldıkça yayıldın ve kağıdı kapladın neredeyse. 
 

 Artık insanlık olarak seni nasıl deneyimleceğimizi daha iyi biliyoruz. Sayısız acılar çeke çeke öğrendik seni nasıl kullanacağımızı. Her ne kadar bunun etkisinin ortaya çıkması sürecek olsa da artık seni yaratıcı gücümüzün aracı olarak kullanacağız. Çünkü sen bizim maddi dünyadaki gücümüzsün. Sen beyaz kağıtların üzerine birbirinden güzel desenler üretebilmek için bizlerin kullanacağı çini mürekkebisin. Senin varlığın olmasa ve sırf ışık olsa, beyaz olsa her yer, birşeyleri ortaya çıkartamayacağımızı da biliyoruz artık. 

 
Bugün senin dünya üzerinde en yoğun yaşanacağın gün. Hani tıpkı Mısır’da gördüğüm rüya gibi. Dünya’nın üzerini kaplıyordun ve nerdeyse tamamen kapatıyorken, bir anda gerilemeye başlıyordun. Şu anda anlıyorum o vizyonu. Sen yok olmayacaksın, o dünyanın üzerinde şekiller oluşturacaksın. Yıkıcı değil yapıcı olacaksın ve sen BİRliğimizin parçası olarak içimizdeki yerini dengeli olarak alacaksın. 
 
Teşekkürler Karanlık… Aydınlıkla buluşman kutlu olsun…
 
Sevgili İnsanlık… Medeniyetimizin bu en kutsal günü de kutlu olsun… İçimizdeki karanlığı kucaklayalım ve aydınlığımızla kavuşturup; birbirinden güzel şeyler yaratalım…
 
Hoşgeldin Altıncı Güneş… 
 
Kıyam-etimiz kutlu olsun… 🙂