Son zamanlarda bana en çok bu soru soruluyor. “Acaba 2012’de ne olacak?” Haklılar tabii. Herkes 2012 diye tutturmuş gidiyor. Kimine göre yer yarılçak insanlar içine düşecek, kimine göre gökten ateş topları yağacak, depremler olacak, kıtlıklar olacak, kutuplarda eriyen sular kıyı bölgelerini kaplayacak, göktaşları dünyaya çarpacak, savaşlar, hastalıklar vs vs… Siz bunlara aklınıza gelebilecek binlerce felaket senaryosunu da ekleyin, paketleyin iste size 2012’de olacak olanlar…

Peki, tüm bu kehanetler gerçek dışı mi?.. Nostradamus’un dedikleri çıkmıyor mü? (hepsinin çıktığı söylenemez ama birçokları olmuştur) Hope kızılderililerine ne demeli?, ya mısır takviminin 2012’de bitmesine… ya da İncil’deki “Mahşerin Dört Atlısı”nın ortaya çıkışına… ve tabii Armaggedon…

Gerçekten de birçok inanç sisteminde ve günümüzün yeni çağ düşüncelerinde, içinde bulunduğumuz zamanlar ile ilgili bir “son” düşüncesi bulunuyor… dünyanın sonu gelecek iyiler kurtulacak, kötüler yok olacak vs…
Aslına bakılırsa bu son beklentisinin tarihsel geçmişi oldukça uzun. Taa büyük üstat İsa’nın doğusuna değin uzanır. O dönemde de bazı Musevi gök cisimleri araştırmacıları bir son beklentisi içindeydi. İsa’nin öldürülmesinin ardından yine bir son geleceği beklendi. Sonra nedense bu son beklentisi biraz soğutuldu ve tek tük tarikatlar dönem dönem bunu söylese de 19. yy’a kadar pek kulak aşılmadı.
19. yy’da birden dünyanın sonunun gelmesinin gerektiği akla geldi ve yine gündemde yerini aldı. Tıpkı 2000 yılında felaket bekleyenler gibi 20.yy girişte de felaketler beklendi. Hatta 1914’de birinci dünya savaşının çıkması bunun işaretiydi ve birçok dindar sona hazırlandı. Bu 1935, 1942 ve 1976 yıllarında yinelendi. 1976 yılının insanlık tarihinin 6000 yılını doldurup yeni bin yıllık millenyuma girileceğini düşünenler ciddi ciddi evlerini arabalarını ne varsa satıp yediler. nasılsa bir iki yıl sonra kesin son gelecekti ya… Onların 1977 yılında ne halde olduklarını bilmiyoruz… Daha sonraki son günlerin tarihleri 1987, 1991, 1999, 2000, 2001… sanırım son gelecek diye önceden kendilerini hazırlamak amacıyla topluca yaşamlarına son veren 38 kişiyi anımsarsınız… ve şimdi de 2012 gündeme geldi…

İyi güzel de, geçmişte söylenip de olmaması 2012’de de bir şey olmayacağı anlamına gelir mi? Gelmez tabii…

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Doğru kanallardan bilgi aktaran birçok medyum ve ustanın da söylediği, yazdığı gibi dünya yeni bir sürece girmiştir bu doğru. Ve bu süreç, aydınlanma ve dünyada yeterince insan bilincinin evrensel bütünlüğe uyumlu olma çabası içine girmesiyle başlamıştır. Buna bazıları titresimin artması da diyor.

Bu sürecin önemli özellikleri var. Birincisi bu süreç tasarlanmış, hesaplanmış ve planlanmış değil… Ne olacağını kimse bilmiyor. Evrendeki bu özgür seçim gezegeninde insanlar aydınlanmadan yana tavır koyarak dünyanın potansiyel sonunu değiştirmeye başladılar. Günümüzde spiritüel konulara olan ilginin artması, dış kaynaklı bilgilerin çoğalması, her köşe başında bir medyumun bilgi aktarmasının nedeni de iste bu… evrende herkes insanlığın ne yapacağını merak ediyor ve izliyor… kimi yardım amaçlı, kimi de amaçsız bu değişimi sağlayan gücü anlayabilmek için dünya ile bir şekilde izinleri doğrultusunda iletişim kuruyor…

 
Peki biz ne yapacağız?… Bu mesajları birbirinden nasıl ayırt edeceğiz?
Aslında çok basit… Evrensel bütünlüğün kaynağı- Tanrı, Allah, Ruh, ne diyorsanız adına- içinde sevgi olmayan mesaj göndermez. Sevginin olmamasına korku diyoruz. O zaman içinde korku olan, insanlara korku şalan mesajlar O’dan değil… Eğer bir bilginin size yararlı olmasını istiyorsanız sevgi süzgecinizden geçirin içinde korku olanları ayıklayın geriye kalan size bir şey anlatıyorsa yararlanın. Ama mutlaka ayırt etme yeteneğinizi kullanın.

O zaman bu kahinler, medyumların 2012 için söyledikleri nedir?… O söylenenler söylendiği zaman için doğru olabilirdi. Yani Nostradamus zamanından baktığımızda dünyanın sonunun 2012 olma olasılığı, ya da potansiyeli yüksekti o ya da diğerleri bu potansiyel görüntüleri gördü. Evrende zaman bizim bildiğimiz gibi lineer doğru üzerinde işlemiyor. Dünya şimdi içinde tüm var olma potansiyellerini de taşıyor. Onların gördükleri iste bu olası olması yüksek potansiyellerdi. Ama insanlık yani sizler aydınlanmanın yanında olarak hep insanlığın hem de dünyanın zaman sürecini değiştirdiniz.

Bu aydınlanma arttığı sürece herşey bu aydınlanmanın gücüne göre “şimdi” de yerini alacak… Sevgi arttığı sürece korkuya dayalı potansiyel senaryolar bir bir “şimdi” içinden çıkacak… dünyaya çarpma olasılığı olan birçok kuyruklu yıldızın parçalandığını yada es geçtiğini astromlar, bilimsel dergiler söylüyor… sizce onlardan biri söyleninlen tarihlerden birinde çarpmış olsaydı dünyanın durumu ne olurdu?.. ama çarpmadı kimi yön değiştirdi kimi parçalandı… bunları yapan insanlığın korkudan çok sevgiden yana tavır almasındandır diyorum ben.. sevginin güçlü enerjisini algılayan insanlar bunu dünyanın enerjisine de eklemeyi başardılar…

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim. şimdi daha çok aydınlanmaya ve sevginin gücünde yükselmeye çalışmalıyız. Sevgi arttığı sürece korku olmayacak. Korku olmadığında da korkuya dayalı senaryolar gerçekleşmeyecek…

Her ne okursanız, dinlerseniz, izlerseniz içinde sevgi mı yoksa korku mu olduğuna bakmanızı öneririm. size bir kırıntı korku bile uyandırıyorsa o bilgi sevginizi azaltabilir.

Yaşamdan keyif almaya bakın sizi bundan alıkoyan herşeye dikkat edin…
Ayırt etme yeteneğinizi ve içsel tepkilerinizi ön planda tutmaya çalışın. Ve unutmayın herşeyin kaynağı olan O sevgi’den oluşur… Ve Sevgi hep sizinle olsun. 

 

Konuk Yazar