“Az önce ölümümü gördüm” başlıklı yazının devamı olarak yazdığım ve hayatımın çok zorlandığım bir döneminde Tanrı’yı nasıl yanımda hissettiğimi anlatan bir yazı.

Yol arkadaşım bugün kafasını koltuğundan kaldırdı ve birkaç gündür ilk defa gittiğimiz yola baktı. Kırgınlığı ve yaşadığı yorgunluk sanırım azalıyordu yavaş yavaş. Son birkaç gündür yaptığım gibi ona yine gülümsedim. Aslında onun hep yanındaydım ama o beni ilk defa yanında bir yol arkadaşı olarak görmek istemişti.

Tanrı olmak zordur dostlar. Kimileri sizi sever, kimisi nefret eder, kimisi korkar, kimisi adınızı ağzına almaktan bile çekinir… Adıma törenler, ritueller düzenlenir, benden talepler dile getirilir, kurbanlar kesilir, dualar edilir, yakarılır. İnsanlar birbirleri üzerinde oynadıkları egemenlik oyunlarına beni de çekmeye çalışırlar. Beni etkilediklerine inanırlar, benim onların tarafını tutacağıma ve rakiplerini cezalandıracağıma… Binlerce yıldır bu böyle ve o binlerce yıldır ben her zaman yaptığım ve yapacağım gibi oturup izliyorum öylece. İnsanların kendi güçlerini ve kimliklerini keşfetme sürecini izlemek o kadar güzel oluyor ki benim için. Onların herbiri sonsuz yolculuklarında kazandıkları deneyimlerle “ben” olduklarını hatırlayıp; benimle birebir irtibata geçince ve hatta bazılarının yaptığı gibi beni yol arkadaşı olarak kabul edince o kadar mutlu oluyorum ki. 🙂

Kaldırdığı kafasını geri soktu koltuğunun içine. Halen torpido gözü üzerindeki döşemeyi izliyor gözleriyle. Bana sonsuz güvendiğini biliyorum ve kendini bana teslim ettiğinin de. Ama bunun geçici bir süreç olduğunun ikimizde sonuna kadar farkındayız. Az önce ona “istersen biraz deniz kıyısında gidelim, ne dersin” diye önerdim. Reddetti. Benden iki şey talep etti. “Yolumuzun üzerinde hiçbir duracak şehir olmasın ve sadece gidelim de gidelim”. Saatlerdir gidiyoruz bu bozkırda. Yolun sonu yok, zaten amaç sadece yolculuk etmek. Önümüze hiçbir ama hiçbir şey çıkmıyor. Çünkü istemiyor. Ben de kendi kendime şarkı söyleyerek kullanıyorum arabayı. Bu büyük üstü açık Chovrolet’i sanırım geniş koltukları yüzünden yarattı. İçine sığındı ve görünmek istemiyor. Çok kırıldı sevgili küçüğüm. Onu çok seviyorum…

-1 gün sonra-

Bugün kafasını biraz daha kaldırdı ama halen bozkırda devam ediyoruz. Dünkü krizden sonra bugün biraz daha iyi, ama halen gözler döşemede. Ben de kendi irademi kullanarak bir bira yarattım kendime. Aslında bağımsız Amerikan sineması’nın yol öykülerini yaşamayı seçmek değişik bir deneyim oldu benim için de. Bugüne kadar oynadığım aksakallı dede, parlak kutsal ışık, davudi ses…lerden sonra blucinli, tişörtlü, elinde bira 55 model kırmızı chavrelet kullanan bir Tanrı. Hergün ibadethanelerde bana tapınan milyarlar benim bu halimi görseler, felç olurlardı sanırım. 🙂

O oo.. Geceye doğru bir sarsıntı yaşadık. Ama bu onu kendine getirdi biraz. Kafasını kaldırdı ve yola bakıyor. Bir yandan da benimle sohbet ediyor. “Henüz hazır değilim, direksiyona geçmeye” dedi. Kendini toparlayacak. Bu onun “yeni enerjiye” geçiş döneminin son aşamalarından birisi. Bildiği ama yaşamadığı ve yaşaması gereken birçok şeyi şu anda hızlıca yaşıyor. Onun hayatı hep değişim ve ilerleme üzerine kurulu oldu hep. Hatta arkadaşları şikayet ederlerdi hep: “Bir sene bıraktığımız Sonsuz’u diğer sene bulamıyoruz” diye. Evrende herşey değişir, hele Dünya’da. Bu aralar farkındasınızdır; o kadar yoğun bir değişim süreci yaşıyorsunuz ki ben bile bunu izlerken şaşırıyorum. Ama çok da mutluyum, en azından olayları Brezilya dizilerindeki gibi sündürüp durmuyorsunuz. 🙂 İzlemesi zevkli oluyor. Birgün sizi de beklerim, beraber izleyelim. Aksiyon, duygusallık, aşk, nefret, cinsellik ve daha aklınıza ne gelirse. Böyle bir film asla izlememişsinizdir. 🙂

1 gün sonra

Bugün ilk defa direksiyona geçti, ama benim iteklememle. Sabah saatlerinde ilk defa bozkırdan ayrılıp deniz kenarına geçtik. Manzara muhteşemdi. Ama halen insanları ve yerleşim mekanlarını katmadı yolumuzun üzerine. Sadece muhteşem bir doğa manzarası var önümüzde. Kendisi de izliyor manzarayı. Ben halen şarkı söyleyip, kullanıyorum arabayı. “Bana biraz daha müsaade et, henüz tam hazır değilim” dedi. Ama ben ona sürpriz yaptım ve bir anda kendini direksiyonda buldu. Beni aradı önce yan koltukta ama yoktum. Çünkü o anda onun içinde idim. “İkimiz beraberiz” dedim ama kendini yalnız hissetti biran ve tekrar koltuğa oturmamı istedi. Ben de yan koltuğa geçtim. Biraz kullandı arabayı ve bir süre sonra tekrar koltukları değiştik. Birkaç güne kadar yan koltukta keyif yapma işlevini ben üstleneceğimden eminim. Bugün kayda değer bir gelişmeyi de atlamamam lazım. İlk defa evler gördüm deniz kenarında. Beyaz Rodos evleri… Yakında içlerindekilerle de tanışacağımıza eminim. 🙂

Şu anda yolu takip ediyor, ara sıra gözler torpidoya da kaysa. Bazen bozkırda yıldızların altında gidiyoruz, bazen deniz kenarında mehtapta. Hafif tonda müzik açma izni de aldım az önce. Ama ne dinleyeceğimize henüz karar vermedik. Ama şu anda sadece Rum kanallarını çekiyor radyomuz. Tıpkı Kızkalesi’ndeki yazlıklarındaki radyonun çektiği kadar. Ara ara bozulmalarda oluyor ses te ama olsun, ona güzel şeyler hatırlatıyor sanırım.

Bakalım önümüzdeki birkaç gün içinde yolumuz nerelere uzanacak.

Her zaman yanınızdayım ve sizinle de her yolculuğa katılmaya hazırım.

Sevgilerimle…

İçinizdeki…

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...