Sık sık soru alıyorum: Evren, Yaratıcı Kaynak, sistem ya da adına her diyorsanız, bizi 7/24 izliyor, olanı görüyor, vahşet içinde olduğumuzu, bizle dünyayı paylaşan diğerlerine hatta birbirimize karşı ne kadar acımasız olduğumuzu görüyor ve hiç ilgilenmiyor. Her şey, her gün -bizim bakış açımıza göre- daha da kötüye gidiyor. Peki neden hiç karışmıyor?
Bu sorudan hareketle kendimce bir açıklama geliştirmeye çalıştım. Aşağıda yazacaklarımın gerçekten elle tutulur bir dayanağı yok, yani kanıtla deseniz kanıtlayamam. Sadece görüşlerimi paylaşabilirim.
Karışmıyor çünkü bu bir deney alanı. Tıpkı bizim laboratuvarda maymunlar, fareler ve diğer hayvanlar hatta, en önemli şey insan yaşamıdır diyen kibirli zihniyetimize rağmen zaman zaman insanlar üzerinde acımadan deney yaptığımız gibi evrensel sistem de burada bir deney yapıyor.
Anlayabildiğim kadarıyla Lemurya Halkı sadece veya oransal olarak daha fazla ruhsal enerjiyle (yin) ve yüksek titreşimli alanda yaşıyordu. Atlantis Halkı sadece veya oransal olarak daha fazla zihinsel enerji (yang) ile yaşıyordu ve iki halk birbirleriyle kaynaşmak yerine Atlantis’in zihin odaklı yaşamı nedeniyle iyice ayrıştılar.
Hatta şu anda İngiltere’de yaşamakta olan ve Lemurya Halkı’ndan kanallık bilgisi alarak oradaki eski yaşamını fark etmiş olduğunu iddia eden bir yazarın sözlerini doğru kabul edersek, Atlantis’in yayılmacı yang enerjisi Lemurya’lıların saf ve kabul eden yin enerjisi üzerinde aşırı baskı kurarak önce Lemurya Halkı’nın deneyden vazgeçmesine sebep oldu. Lemurya (Mu) yok oldu.
Kısa biz zaman sonra da aşırı zihinsel ve yayılmacı olan Atlantis Halkı dünya yaşamının sonunu getiren bir deney yaratıp kendi kendisini yok etti.
Bunun üzerine Yaratıcı Kaynak, birbirini tamamlayan ve aynı zamanda birbiriyle çelişen bu iki frekanstan bir bütün yaratarak Homo Sapiens dediğimiz insanın içine yerleştirdi. Amaç? Aynı bedende bir arada olduklarında birbirleriyle nasıl etkileşecekler, barışmayı ve denge sağlamayı becerecekler mi yoksa yine kendi kendilerine yıkım mı getirecekler sorusuna yanıt aramak.
Hep birlikte deniyoruz. İçsel bütünlüğümüzü bulursak yola devam, bulamazsak? Dünyada yaşam kaç kez yeniden başlamış? Tekrar başka bir formla başlar ya da dünya laboratuvarı kapanır, başla bir laboratuvar açılır…
Unutmuyoruz: Biten hayat değil bu sefer bize biçilen ömürdür. Yoksa ruh zaten ölümsüz ve hatta acı duymaz olandır.
Neyi seçiyoruz?