Kendi realitemizi kendimiz yaratırız. Realiteyi yaratan bizim algılarımızdır. Biz neye inanıyorsak onu yaratmayı öğreniriz. Kendimizi bilip tanımaya başladığımızda, farkındalığımıza açılırız. Gerçek kimliğimizi ve taşıdığımız yaratıcı potansiyeli deneyimlemeye başlarız.

Her şey enerjidir ve tüm enerji düşünce tarafından şekillendirilir. Düşüncelerimiz yaratıcıdır. Bizler tanrının özüyüz. Makrokosmosu ve mikrokosmosu yaratan aynı yaratıcı güçtür. O güç bizim içimizdedir.

İnançlar defalarca düşünülmüş düşüncelerdir. Düşüncelerimiz sadece enerji üretmezler. Onlar kendi başlarına enerji formlarıdır. Düşünceler düşünceleri toplar, benzer düşünceleri kendilerine mıknatıs gibi çekerler. İstediğimiz bir şeyi düşündüğümüzde, evren hemen onu bize, bizim düşünce biçimimize göre getirir. Tüm düşünce yaratıcıdır. Her yeni düşünce yaşamımızda yeni bir yaratım başlatır. Şanssızlıktan, tehlikeden söz edenlerin onu daha çok deneyimlediklerini, zenginlikten ve fırsatlardan söz edenlerin de ona daha çok sahip olduklarını görürüz.

Bizler uyumsuzluk ve kaos yaratabileceğimiz gibi, uyum ve güzellikte yaratabilme potansiyeline sahibiz. Koşullar düşünce tarafından yaratılır. Olumsuz koşullar bizim gelişmemizi engeller. Olumlu şeyleri düşünürsek onlar bizim olacaktır. Olumsuz şeyleri düşündüğümüzde onlar da bizim olacaktır.

Olumsuz bir durum bizim için mutluluk verici bir deneyimin yokluğu olarak algıladığımız durumdur. Durumlar görecelidir. Bizim onu algılayış biçimimize göre değişir. Örneğin birisi için zenginlik lüks bir malikanede yaşamak olurken, bir başkası için çiflikte ahşap bir evde yaşamak anlamına gelebilir. Olumsuz bir durumu onun içindeyken değiştirebilmemiz için kendimizi nasıl hissetmek istediğimizle ilgili olarak niyetimizi oluşturmalıyız. Niyet bir düşünceye odaklanmaktır. Yaşamımızı bilerek yaratıyorsak, her gün bolluğa, huzura, refaha, sağlığa ve mutluluğa niyet ediyorsak, olumsuz algılanan bir durumun içinde bulunmamız olanaksızdır. Bu durumda olumsuzluklar yaşamımızdan oluşmadan otomatik olarak uzaklaştırılır.

Savaş, ekonomik kriz gibi olumsuz durumları bilinçli yada bilinçsiz olarak yaşamış olalım, onların yaratımına katılmışızdır. Burada kitle bilinci, inanç sistemleri vardır. Her ulus, her etnik ve dini grup ortak bir bilinç oluşturur. İnançlar birçok kişi tarafından benimsenince bir inanç sistemi oluşur. Uluslar, bu görüşle inanç sistemleridir. Kendi inanç sistemimize “ait olmaya” ve onun içinde kabullenilmeye ihtiyaç duyduğumuz için inançlarımızı ısrarla savunuruz. Bizler telepatik bağlantılarla düşünce bulutları yaratırız. Bu düşünce bulutları bir toplumun genel hissi ve düşünce kalıbı haline gelir. Biz onun bilincinde olsak da olmasak da çoğunluğun düşündüğü gibi düşünürüz.

Bir ülkenin geleceği de, tıpkı bu şekilde, o ulusun insanlarının kolektif bilincinde yatmaktadır. Örneğin bir ülkede ekonomik büyüme vardır. İstihdam artmış, enflasyon düşmüş, ekonomik veriler iyiye gidişi göstermektedir. Bir süre sonra analistler ve ekonomistler yazılı ve sözlü basın yoluyla bu durumun fazla uzun sürmeyeceğini söylemeye başlarlar. Bu düşünce, iyi olan her şeyin doğru olamayacağı inancından kaynaklanır. Bu etkileşim kitlelere yayılır yayılmaz ekonomik kriz artık kapıdadır. Çöküş için bütün koşullar oluşturulmuştur.

Aynı durumun tersi de geçerlidir. Ekonomik durum hakikaten kötüye gitmeye başlamış, işsizlik artmış faiz oranları yükselmişken birileri yine ortaya çıkıp “az kaldı her şey düzelecek, bundan daha kötü duruma düşemeyiz” derse durum iyileşmeye başlar. Çünkü durumun daha kötüye gidemeyeceği inancı, “Durum iyiye gitmeli “ gibi yeni düşünceleri oluşturur.

Toplumu oluşturan bizler, bu durumdan etkilenmemeyi seçersek, bu telepatik etkiye tabi olmayız. Kaderimizi belirleyen zihin tavrımız yani düşünme ve inanma şeklimizdir. Her sabah uyandığımızda güne mutlu, sağlıklı, ve bolluk bereket içinde bir yaşamın keyfini çıkarmak üzere niyet ederek başlarsak onu deneyimleriz.

İnancın toprağa ekilen bir tohum olduğunu düşünün, zihninize o fikri ekin, onu sulayın, umutla büyütün o kendini somutlaştıracaktır. Sadece , arzu edilen sonuç üzerinde odaklanın ve bunu yapabileceğinize inanın.