19 Temmuz’dan beridir yaklaşık 3.5 aydır Meryem Suna’nın üç birinci seviye, iki ikinci seviye kampına katıldım. Deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

Aslında bu yazıyı üç ay sonra yeniden yazdığımda bambaşka şeyler ekleyebileceğime eminim, çünkü geçen hafta nice çalışmalar yapıldı ve günden güne bu çalışmaların etkilerini daha yoğun biçimde hissediyorum. Zihnim, benliğim soğan kabuğu gibi katman katman soyuluyor ve her vedalaştığım katmanla birlikte özüme daha çok yaklaşıyorum. Diyeceksiniz ki eee kardeşim sen zaten o soğansın, niye soyunuyorsun. Her soyduğum kabuğu ağzıma atıp çiğniyorum, müthiş zevkli geliyor. En sonunda ise soğanın cücüğü bekliyor beni. Yemesi en zevkli kısmı… Kısaca kendi soğanımı yiyorum ben.

İlk kampımız Adrasan’daydı. Eril enerjinin müthiş yüksek olduğu bir bölgeydi. Zaten Musa Dağı başlıbaşına eril bir güç olarak dikilmiş orada. Çalışmamız da benim eril gücümü ve baba ile olan ilişkimi şifalandırdı ve dönüştürdü. Hem ilk olması, hem de işin açığı zorluğu sebebiyle benim için harika bir kamptı. Ruhsallık çok ama çok yoğundu ve bittiğinde yaşadığım tatmini anlatmam mümkün değil halen. Zaten sonrasındaki süreçte eril gücüm fena halde uyanmış halde daldım dünyaya, çok da eğlendim. Artık arzularım beni değil, ben arzularımı kontrol edebiliyordum. Sadece göz göze bakarak ve nefes alarak sevişebiliyordum kadınlarla. Ama orgazm olmak için karşı cinsten bir bedene ihtiyacım kalmamıştı. Yediğim bir kaşar peyniri ya da girdiğim kitapçıdaki kitap kokusu bile orgazm sürecimi tetikleyebiliyordu.

Ardından Kaz Dağları’nda Endes Kamp’taki birinci ve ikinci seviye eğitimleri geldi. Endes Kamp, fena halde dişi bir mekan ve burada işin aslı kendimi yabancı hissettim çok. Yapılan çalışmalarda dişi enerji çok yoğundu ve sürecin sonunda içsel bir rahmim vardı. Bu arada beş duyumla tetiklenebilen orgazm süreci iyice yoğunlaşmıştı. Uygulamalar esnasında dokunma, koklama, tatma duyularım o kadar açılmıştı ki anında haz moduna geçebiliyordum. İkinci seviyeye hazırdım artık ve bu seviyede temel konsept, aşktı. İlahi aşk… Finaline kadar muhteşem giden bir süreçti. Finali ile gelecek sezona bağlanan bir dizi gibi kalınca işin aslı biraz hayalkırıklığı yaşadım. Ama sonradan anlayacaktım ki bu süreç benim için gerekliydi.

Neredeyse bir ay yerimden kalkamadan yattım. Dişi bir kamptan çıkınca tamamıyla Yin modundaydım. Meryem, tüm bu süreçlerde yanımdaydı ve bana “Merak etme her şey tam da olması gerektiği gibi, Yin’de kalmaktan korkma, elinde taşları bırakıp yerine elmasları alma sürecindesin. Güven bana, ben de aynı süreçlerden geçtim” dedi. Meryem diyorsa vardır bir bildiği deyip sürece teslim oldum.

Fethiye’de Kayaköy’deki kampa geldiğimde ise kendimin hem eril hem dişil yönünü güçlü biçimde hissediyordum. Kampın yapıldığı Yeldeğirmeni’nin enerjisi tam dengedeydi bir yandan da. Herkes neye ihtiyacı varsa alabilir bir mekandı orası. Yine renkli, eğlenceli, derin ve kimi zaman zorlayıcı çalışmaların ardından, üçüncü kez birinci seviyeyi tamamladım ve artık dizinin finalini görmek üzere Lighthouse’a çıktık.

Fethiye Yediburunlar’daki Lighthouse’da Meryem’in yedi farklı grubundan 14 kişi yani yedi çift öğrenciydik. Mekan daha beni ilk baştan büyüledi. Sadece manzarasıyla değil, Akdenizli olduğum için Akdeniz’in toprağı bana her türlü iyi geliyordu zaten. Öyle güçlü bir ikinci seviye çalışması oldu ki Adrasan’da baba enerjimle başlayan şifalanma ve dengelenme sürecimi, annemle tamamladım. Orada yeniden doğdum. En çok arzuladığım yeri, hepimizin arzuladığı yeri gördüm ve onun kapılarının yüreğinde bu arzuyu, bu aşkı taşıyan herkese açık olduğunu gördüm. Neresi mi? Cennet. Yani aslında O’nun kalbi… O’nunla BİR olduğumuz yer… Hiçbir zaman atılmadık, hiçbir zaman kovulmadık. Sadece kapının dışında bekliyorduk öylece. Yapacağımız tek bir hareketi hep gözden kaçırmış halde: Kapıyı çalmak…

Meryem bana kapıyı gösterdi, ben de kapıyı çaldım. Ve de açıldı…

Bundan sonrası mı? Bilmiyorum… Değişen çok şey var. Fark ettiğim ve bilince çıkardığım sayısız şey var. Paylaşabileceğim ve bana kalması gereken nice şey var. Ama kısaca biliyorum ki ben, artık başka bir BEN’im…

“Hasan’cım sen hep yeni bir BEN’im diyorsun. Yok mu bunun sonu?” diye soracak olursanız da, BEN’im adım Sonsuz. Dünya’da bana Hasan demişler. Sonsuz bir akışın içindeki Has An’larım ben… Bir An’ım diğeriyle aynı değil ki… Geçmiş An’larıma tutunmaya çalıştığım her vakit, gördüm ki şimdiki sonsuz Has An’larımı kaçırdım durdum. Ben stabil, durağan, hep aynı bir varlık asla olmadım. Asla da olmayacağım… 🙂 Sürekli büyüyen, gelişen ve kendi Sonsuzluğunu daha da fazla keşfeden bir BEN’im… Neden bir yere kapak atıp orada kalayım ki? Neden sen bu kadar değişken, akışkan, büyüyen bir BEN’de sabit kalmaya çalışıyorsun ki… Seçimin buysa kolay gelsin. Ben denedim ama koca bir nehre karşı yüzmek çok da zorluymuş. Enerjimi artık onunla bütünleşerek akmayı seçiyorum.

Daha önce defalarca akıştayım dedim, yazdım, paylaştım. Ama sadece sözdeydi bu. Nasıl akacağıma dair bir fikrim yoktu. Sevgili Meryem Suna bana akışı ve onunla nasıl bütünleşebileceğimi gösterdi. Kendi içimdeki gücü teorik olarak biliyordum, ama onu nasıl harekete geçip, kontrol edebileceğime dair bilgim eksikti. Meryem bana bunu da öğretti. Onun bana daha nice dokunuşları oldu, Has An’ı geldikçe sizlerle paylaşacağım.

Huzurlarınızda bu büyük eğitmenin, öğrencilerinin üzerinde bir hoca olmayı seçmeyip de onların arasında gezen ruh olmayı seçen, bildiklerini paylaşır gibi yapmayıp yürekten veren bu büyük insanın, Meryem Suna’nın önünde saygıyla eğiliyorum.

Meryem’in Tantra eğitimleri benim için muhteşem ve hayat değiştiren deneyimler oldular. Ama elbette ki herkes alması gerektiği kadarını alır ve bana muhteşem hitap eden, bir başkasına hiç hitap etmeyebilir. Başkasına hitap eden de bana göre değildir. Ama gelip de bana sorarsanız hangi eğitime gidelim diye. Şifa teknikleri öğrenmek istiyorsanız önerebileceğim harika teknikler var. Ben bir teknik öğrenmek istemiyorum, ruhumdaki akışkan olmayan nice noktalara akışkanlık kazandırmak ve hayatımı dönüştürmek istiyorum derseniz size doğrudan Meryem Suna ile Tantra’yı öneririm.

Meryem ile iletişim için: www.sath.com.tr

Not: Bunca satır yazdım ve içinde cinselliğe ve sevişmeye dair çok çok az kelimeler var. Halbuki Tantra deyince akla ilk seks gelir. Bu kısmı başka bir yazıda anlatacağım.