Bana bir çok konuda teşekkür ediyorlar, ben de zarafetle kabul dersi çerçevesinde, hiç itiraz etmeden, keyif ve neşeyle susuyorum.
Ama minnettar olduğunu söyleyenlere, “minnet beni borçlandırır, şükran yeterli” diyorum.

Karma yasası, 1987’den beri farklı.
Artık bu hayatta karşılığını ödemek yok.
Gelecek hayatlarda ise durum şöyle değişti, bilerek yaptığınız kötülükler, yakınlaşan o günde karşımıza çıkacak.
O gün ona göre kararlar alacaksınız, fakat dünyaya yeniden gelip bedel ödemek yok, ya da şart değil diyelim.

Ama değişmeyen bir şey var.
Yaptığınız iyiliklere karşılık, başkalarını kendinize borçlandırmak hala uygun değil.
“Hiçbir yardım, alanı mağdur, ve vereni mağrur etmemeli.” denir bir öğretide.
Hem yaptığınız yardım ve verdiğiniz destekten mağrur olup, hem de alanı borçlandırıp mağdur etmek en kötüsü.

İşte şükran ve minnet arasındaki fark budur.
Şükranda borç ödenmiştir.
Maddi olarak bedeli size ödenebilir, karşılığında bir ücret alırsınız.
Yine maddi olarak, uygun olduklarında başkalarına maddi yardım etmelerini isteyebilirsiniz.
Ama manevi olarak sadece size teşekkür etmeleri bile, çemberi kapatır, borç-harç kalmaz.
Şükranın bir diğer geri ödeme türü, teşekkür etmeseniz de, ihtiyacı olan başka birine manevi iyilik yapmaktır.

Diğer taraftan, minnet öyle değildir.
Oradaki borçlandırma, karşı tarafa yükler verir, zorlanırlar.
Hatta sonradan, vicdanlarını rahatsız edebilecek, nankörlüklere bile neden olabilirsiniz.
Ve minnet borcu, bundan sonraki hayatlarda olmayacak olsa bile, hesap gününde karma da yaratır.

Birisi size maddi karşılık alarak yardım ederse, hiç sorun yok.
Maddi karşılık yoksa, candan teşekkür etmek hesabı kapatır.
Ama o istese bile, taleple zorlasa bile, asla manevi bir minnet borcuna girmeyin, neticede, yaptığı yardım bütünden sizedir, ondan size değil.
O bütünün bir aracısıdır.

“İyilik yap denize at” var ya, “iyilik yapın, ve iyiliği yapanın, ve iyilik yapılanın, denizin ta kendisi olduğunu anlayıp, siz de deniz olun” daha iyi.

Minnetsiz şükranların güzelliğinde, gönüllü iyiliklere, bazen sadece teşekkürle, bazen de gönüllü iyiliklerle cevap vermekte buluşalım.

Ali Korkut Keskiner