Sorumluluk bilinci ancak suçluluktan tamamen özgürleştiğinde ortaya çıkar.
Suçluluk benliğine yapıştığında tüm duygu, düşünce ve davranışların savunma ya da saldırı amaçlı refleksler geliştirir. Konu, deneyim ne olursa olsun kaçacak bir gerekçen, mazaretin hep vardır. Böyle bir zihin tamamen fırtınalıdır ve Bir’lik hakikatinden uzaktır.
Suçluluk seni öz sorumluluktan alıkoyan zehirli bir ifrazattır. Sıklıkla kendini saldırı ya da geri çekilme olarak gösterir. Tüm kederlerinin ardındaki giz budur. Deneyimlerin seni zarara uğratmış, hırpalamış gibi görünse de bir şekilde bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptığın bu seçim senindir ve en çok bu yüzden kendini suçlu hissetmeye devam edersin.
Suçluluk sinsidir, izini pek ortaya koymaz. Kaypaklık ve güvensizlik sinyalleri verir bolca, yön belirlemene mani olur. Kaybolmuşluk duygusu hissettirir pek çok kez. Zihninde içerisi ve dışarısı, sen ve diğerleri kavramları birleşmedikçe suçluluktan kurtuluş mümkün değildir.
Kurtuluşun olduğu yerde sorumluluk başlar. Artık kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi bir başkasına yapmayı düşünmezsin. İçeride hissettiğin bir tehditi dışarıya yansıtmazsın. “Bana bir şey olmasın” işletim sistemli tüm düşünce programların çöker ve “Bize birş ey olmasın” programı devreye girer.
Sorumluluk BİR’lik bilincidir, zihnin en yüce hallerinden biridir. Tam olarak karşılığı “La ilahe İllallah”, “Allah Bir’dir ve yalnızca Allah (BİR) vardır” şeklindedir. Allah Bir ise ve Ben O’ndan ayrı değil isem nasıl senden ayrı olabilirim ki ? Nasıl kendim için birşey talep ederken senin için etmeyebilirim ? Ve nasıl kendimi savunurken seni suçlayabilirim ki? Nasıl sana zarar vermeyi düşünebilirim ? Verdiğim zararın kendime verildiğini bildiğim bir yerde seni nasıl incitebilirim?
Tüm gördüklerim, duyduklarım, hissettiklerim, aldığım her koku, her tattan sorumluyumdur. Bu bilinç ile sorumlu olma hali canlılık verir, her daim uyanıksındır ve tüm seçimlerin algıladığın her şeyi ve bütünü kapsayacak şekilde yapılır.
Suçluluğun zihnindeki en kök hali cinseldir. Tüm otoprogramın cinsiyet ve cinsellik algına dair yerleşmiş virüslerle doludur. Bununla yaşamak zorunda olmadığın halde yaşama seçimi yapmak ise sorumluluktan kaçışın ta kendisidir.
Kendini sorumlu olarak değerlendirdiğin her şey sözünü ettiğim öz sorumlulukla aynı şey değildir. İçinde görev bilincinin ve yük kavramlarının olduğu, ağırlık hissettiren ve silkelediğinde kurtulacağını düşündüğün şey kesinlikle sorumluluk değildir.
Sorumlu bir zihin “kul hakkı” denilen kavramın ne olduğunu çok iyi bilir, hak ve adaletinden asla şüphe edilmez. Bir’in dışına çıkmaz ve en önemlisi bütün bunlar için hiç çaba sarfetmez.
Samsaradan kurtuluş sorumlulukla mümkündür. Ancak karma yaratmadığında tümüyle azad olur ve özgürlüğe kavuşursun.