Her denize baktığımda dalıp giderim bende sonsuzluğa doğru. Her gemi gördüğümde bende onunla birlikte yol alır ve ansızın kayboluveririm batmaya hazırlanan güneşin usul usul kayboluşu gibi. Bir martı görürüm denizin üzerinde sürekli yükselip-alçalan ve bende o martı gibi hissederim kendimi devamlı inişlerin-çıkışların yaşandığı bu dünyada. Sonra akşam olur, havanın kararmasıyla beraber gökyüzü de değişiverir. Ben yine her zamanki yerimde (denize bakan pencerenin yanı başında) oturur tekrar tekrar dalıp giderim sonsuzluğuma doğru. Bu sefer gökyüzündeki ışıl ışıl parıldayan yıldızlara ulaşmak isterken bulurum kendimi. Ulaşmak isteyipte bir türlü ulaşamadığım ve belki de ulaşamayacağım,gerçekleştiremeyeceğim hedeflerime,umutlarıma,arzularıma benzetirim yıldızları tek tek. Bir yıldızın kaydığını gördüğümde dilek tutmam ben, üzülürüm, bir varlığın aramızdan ayrıldığını; bir daha kalp atışını duyamayacağım bir bedenin ve bu bedene yansıttığı sıcaklığı hissedemeyeceğim bir ruhun, bir daha asla gökyüzündeki ihtişamını göremeyeceğim bir yıldızın kayması gibi hiç beklenmedik bir anda yeryüzünden bilinmeyen bir yerlere gittiğini, sonsuzluğa karıştığını düşünürüm hep.
Bir de yüreğimize dokunan mehtaplı yaz geceleri vardır ki, gökyüzünden denize çökmüş o ay ışığında ve de onun eşliğinde gözlerimizi yoracak şekilde durmadan kıpırdayan,ancak gözlerimizi bu parıldayan kıpırtılardan da bir türlü alamadığımız yakamoz dolu böyle muhteşem bir manzarayı oluşturan gösterişli ve bir o kadar da sakin ve durgun olan bu denize bakarken bedensiz bir ruh gibi hissederim kendimi. Gözlerim yalnızca, beni sonsuzluğa doğru yaklaştırdığına inandığım bu manzaraya odaklanır, aklımdaki düşünceler karmaşıklığını bir anda yitiriverir, kafam sakinleşir ve de bir anda huzur dolarım. Bitmesini istemediğim ve bana sonsuzluğu hissettirdiğini düşündüğüm bu muhteşem manzaraya her baktığımda aynı zamanda yalnızlığımı da hissederim ben.
İnsanoğlu içinde ne kadar da çok çelişki barındırabiliyor. Bir yandan kalabalık bir yıldız topluluğuna baktığımda sanki uzaktan göründüğü gibi birbirlerine çok yakınmışçasına bende kendimi onların arasında hissedip bu kalabalıktan mutluluk duyuyorum.
Her bir yıldız benim için bir umut oluşturuyor. Biliyorum ki, ulaşılması güç olan bu yıldızlar gibi benim hayallerim ve hayallerimi içinde barındıran umutlarım da gerçekleştirilmesi güç şeyler. Ancak, ulaşılması veya gerçekleştirilmesi ne kadar güç olursa olsun sonuçta benim için her bir yıldız umut adını taşıyor. Umut demek, yaşamak için var gücüyle mücadele etmek ve bunu yaparken de mutlu olmayı öğrenmek demektir. Yaşamak için mutlu olmak, hayattan zevk almak ve coşmak ise sadece bizim elimizde olan bir şey değil. Bu bir insan kalabalığı, topluluk bilinci ve dolayısıyla paylaşımlar gerektiriyor. Kısacası; yalnız başına mutlu olunmuyor, yaşanmıyor ki mutlu ve umut dolu olunsun.
Öbür yandan da şunu farkediyorum ki, bir tek yalnız başımayken bu görkemli manzaralara dalıp gittiğimde sonsuzluğun varlığını hissedebiliyorum. Bu sonsuzluk hissi, karmakarışık düşüncelerimi bastırabildiği için ruhum huzur doluveriyor, ancak o anı yaşarken bile bir tek duygunun kalbimden beynime verdiği sinyal durmak bilmiyor. Sonsuzluğun yanında bana kendini hissettiren bu güçlü duyguyu yalnızlığım oluşturuyor. Ve bu yalnızlık duygusu da beraberinde hüznü, hüzün de pişmanlık gibi daha birçok duygunun yüreğimizde ve beynimizde canlanmasına neden oluyor. Zincirleme şeklinde ortaya çıkan bu duygu ve düşünceler ki, insanı sonsuz bir yolculuğa sürükleyebiliyor. Ancak,insanı bu yolculuklara sürükleyen yalnızlık hissinin tetiklemesiyle oluşan duygu ve düşünceler bazen o kadar etkili oluveriyor ki, bir daha hayata geri dönüş yolu bulunmayabiliyor.
Benim sonsuzluğa olan yolculuklarım ise hayattayken bütün bitmesini istemediğim dokunulamayan ancak görülebilen,duyulabilen ve dolayısıyla göze ve kulağa hoş gelebilen,en önemlisi de kendini değişik duygularla bizlere hissettirebilen yeryüzünün güzelliklerini tüm benliğimle yaşarken gerçekleşiveriyor. Bu yeryüzünün kendine has güzelliklerinin yaşattığı duygular bende bu dünyadan yok olma isteği uyandırmıyor. Tam tersine, var olduğumu daha güçlü bir şekilde hissetmeme neden oluyor. Bana sonsuzluğa olan bu yolculuğumda kendini hissettiren yalnızlığım ise bu dünyadaki yalnızlığımın ta kendisi. Üstelik, bu yalnızlık duygusu kimsesizlikten kaynaklanmıyor. Yoğun bir kalabalık içersinde kendini hissettirecek kadar güçlü bir yalnızlık duygusu bu. Aslında “yalnızlığım ve ben” denilen şey , aşkın eksikliğinin bir ifadesi olmalı. Bu ifadeyi daha açık bir şekilde “Kendimi yalnız hissetmeme neden olan o her kim ise ve de ben” şeklinde dile getirebiliriz. Açıkçası, benim için her biri umut anlamına gelen yıldızlardan en büyüğü ve en parlak olanı aşka dair olan umudumun bir simgesini oluşturuyor.
Bir de, sonunun nereye varacağını hiç bilmediğimiz uzun ve boş bir yolda aracımızla hız yaptığımız zamanlar vardır ki, bu hız tutkusu denilen şeyin bizde yaratmış olduğu heyecan bitmesin diye içimizden bu uzun yolun da sonunun olmamasını dileriz. Ama şunu da biliriz ki, kara da her yolun bir sonu vardır. Üstelik, sonsuza doğru gitmesini istediğimiz bu yol için yakıtımız yeterli olacak mıdır? Ya da durgun bir denizde yavaş yavaş ama bir o kadar da kendimizden emin bir şekilde,çevremizde hafif dalgalar oluşturarak ancak beynimizde de hep daha ileri, daha ileri diyen bir sesle sonsuza doğru yüzdüğümüzü hayal edelim. Hep ileriye doğru yüzdükçe, sonsuzluğa doğru çıktığımızı düşündüğümüz bu yolda da belki de bizi durduracak olan bir kara parçası önümüze çıkabilir. Üstelik, uzun bir mesafede bile hiç durmadan bu şekilde ilerlemek, bırakın bir insan vücudunu herhangi bir canlı türü içinde imkansız bir durum olmalı. Gücümüz, sonsuzluğa doğru yüzdüğümüzü düşündüğümüz bu yolda da pes edecektir. Bunun gibi, beni bir an olsun sonsuzluğa doğru çekip götürdüğüne inandığım daha birçok örnek verebilirim. Bu örneklerin her biri; hemen hemen aynı duyguları hissettiren, kimisi yanına ilave olarak yalnızlık duygusunu da alarak sonsuzluğa doğru yola çıkan ve her biri ya insan vücudunun güçsüzlüğünden (sonsuzluğa doğru bir yolculuk için sonsuz bir güce sahip olmayışından) ya da koşulların elverişsizliğinden veya yetersizliğinden dolayı aynı şekilde bir son bulmaktadır.
Kimi insanlar kendilerini dönüşü olmayan bir boşluğa bırakarak sonsuzluğa erişeceklerini düşünürler. Oysa, bu sadece bir düşünceden ibarettir. Aynı zamanda, bence bu durum ruhun güçsüzlüğünden kaynaklanır ki, benim sonsuzluğa doğru gittiğimi hissettiren tüm bu yolculuklarım,ruhumun gücünden kaynaklanıyor. Bu öyle bir güç ki, bana bu olağanüstü duyguları yaşatmakla birlikte bir gerçeği de çok iyi kavramamı sağlıyor. O da, sonsuzluğun ulaşılamaz olduğu…
Ruhumuzu; sevgiyle,aşkla,barışla ve de tüm bu güzelliklerin yanında maalesef ki yaşıyoruz dediğimiz ancak bizi biz yapan, güzeli daha güzel yapan, her bir duyguyu daha derinden hissettiren yalnızlığımızla,hüznümüzle ve acılarımızla beslemeye devam ederek ve yıldızlara ulaşma ümidiyle de bize kendini hissettiren sonsuza kadar yaşayacağımız düşüncesiyle hareket ederek var olmaya devam etmeliyiz. İşte, bu bize sonsuzluğumuzu yaşatacak olan güç olmalıdır.