Ben sıradan değilim

Her zaman hem fikir olamayız. Biliyorum. Aynı duyguda da barınamayız. O cesarette değiliz. Bilmediğin ne biliyor musun? Sana karşı gelen fikri deli gibi istediğin.. Tutmak istediğin, yaşamak istediğin, olmasını istediğin ama asla sınırlarını kendi çizdiğin yerden çıkamayacağın.. Bilmediğin..

İşte bu yüzden yeter ki o farklı duygu/düşünce/eylem sana dokunmasın. O zamana kadar kabulsün.

Ademe nefs verilirken sorulmadı ki.. Nefs oldukça olur mu sanıyorsun her şeyde birörneklik? Sana dokunulmazlık. Olur. Kendini ve doğasını bulan da olur. Ama kendine yol alamayandan bekleme.. Korkularını dile getirip çözümlerinden kaçandan bekleme. Bilgelik bekleme. Sana çok güçlüsün diyeceğine sen sorumluluk almamayı seçiyorsun diyenden bekleme. Sana güçlüsün diyene de bir daha bak, içine bak.. Sıradan olmak için yaratılmadın. Her gün bir mucizen var. Alemi Adem’e diz çöktürtmüşken O; sen daha mı iyi biliyorsun?!..

Doğa sıradan değil. Yaşam hiç değil.

Güneş her gün bir geceyi doğuruyor ve her gece de bir güne sancılanıyor..

Ben sıradan değilim.

Olmayacağım.. Sen de değilsin..

Döngüsel zamanda güya tanımadığım – sözleşmesini iste çooook önceden yaptığım birine eş bir ruh olacağım.. Genelin % 1’i bile olsam; Kendime dürüstçe yürüyen bir kadın olacağım..

Korkularımı yüksek sesle bastıran bir kadın değil, sessizliklere gömen de değil anlamaya çalışan olacağım.

Yalnızlığımı hep seveceğim. O benim en büyük hazinem. O yalnızlıkların yüksek sesleri beni ben yapanlar, beni sana getirenler. Seninle belki de asla hem fikir olmayacağım. Şunu bil sana kızgın da olmayacağım. Ama beni sen yapmak için her alan daralttığında iki kolumu kocaman açıp o alanı bolca genişleteceğim. Birlikte nefes alacağımız kafesler değil, birlikte soluklanacağımız evrenler için..

Beni bilmiyorsun. Benimse seninle ilgili tüm bildiğim kendine gidebildiğin kadar gittiğin.. Sen; beni sende biliyorsun, senden biliyorsun.

Değilim.. Olmayacağım ama ben senden hep ama hep bir parça olacağım. İşte bundan sana kızmamam.. İşte bundan üzerine yürümemem ve işte tam da bundan bu satırları yazmam.

Ben sıradan değilim.

Olmayacağım..

Çoğulculuğundan taraf olmayacağım. Ben senin iç sesinim, durugörün, korkuların, gücün, erkin, yetkinliğin.. Bana bakıp gördüğünde üstünü örtmek istediklerinim. Tercih edecekken edemediklerin, kendine çizdiğin sınırım ben senin. O sınırlar olmadan da güzelsin, yakışıklısın, güçlüsün, deniz gözlerinle masmavi bir ufuksun. Kömür karası bakışlarınla bir pırlantayı içinde saklayansın.

Biz hiç bir döngüde bir olmayacağız. Sen olmadığım için dövme beni. İçindeki çok’a, başka’ya, farklı’ya, bilge’ye, duygu’ya, özgür’e yer aç. Düşüncelerinle sınırladığın, duygularınla bastırdığın ben değilim. Senin kendine yarattığın komfor alanının sıradanlığı. Rutin seni hayata tutunduruyor. Bir yandan da içini kemiriyor. Şüpheler, endişeler, korkularla.. Farket.. Bunun için balığa gidiyorsun.. Farket bunun için evde dünyanın en muhteşem yemeklerini yapıyorsun. Sanıyorsun ki zaman geçtikçe içindekiler susacak. Doğru, ilk fırtınaya kadar balıkları tuttuğun o teknede, parmak ısırtan sofrandaki o lezzette eriyecek içindekiler. Ama sadece şekil değiştirecek. Buz, suya su buhara dönecek ve bir gün gene kar olarak tependen aşağıya inecek..

Sen sıradan hiç değilsin. Tercihlerin öyle.

Hep dediğim gibi. Geldiğin yeri anlamak için bıraktıklarına bak…

İçindeki beni özgür bırak. Benimle dövüşme.

Çünkü her yumrukta dövdüğün sensin.

Duygu Sayılgangil