Bazen kaderi sorguluyoruz ya hani. Bazen kaderimize kızıyoruz. Hayatın sorumluluğunu üstüne alanlar da kader var mi yok mu sorgulamasına başlıyor. Kader aslında seçim yapmamız gereken zamanlarda önümüze çıkan alternatifler olmasın sakın?

Her seçim zamanı önümüzde birçok alternatif oluyor. Aslında farkındalığımız ölçüsünde alternatif görüyoruz. Kimi sadece siyah ve beyazı görüyor; bazısına gri ekleniyor; kimi de tüm renk skalasını. Her seçimin ise bir maliyeti var: Bütün vazgeçtiğimiz diğer alternatifler. Ekonomide en çok anlatmayı sevdiğim konulardan biridir bu: Fırsat maliyeti. Severim çünkü hayatın tam da içinden. Vazgectiğimiz en iyi alternetiftir bizim her seçimdeki fırsat maliyetimiz. “İnsan kaderini değiştirebilir mi?” sorusuna ustalar hep “Bir yere kadar, belli sınırlar içinde evet” cevabını verir. Astrolojide kaderimizin yazılı olduğu bir doğum haritası vardır; ama bir de haritayı aşmak diye bir kavram vardır. İşte belki de alternatiflerin arttırabilmekle, olaylara başka açılardan bakabilmekle mümkündür bu. Bütün renk skalası önündeyse kaderinin üzerindeki konrolün çok daha fazla olur. Hayatımızı seçimlerimizle biz oluşturuyoruz. Öyleyse aslında her seçim bir çeşit sınav. Tek farkı yanlış seçenek yok. Bazen bazı seçimler yaparsınız çevrenizdekiler deli olduğunuzu düşünür, kimine çok mantıksız gelir kimine saçma. Bazen herkesin can atacağı bir tercih sizin hiç ilginizi çekmiyordur ya da istediğinizi sandığınız birşeye kalbiniz hayır diye bağırıyordur. İşte böyle zamanlarda gerçekten kalbinin sesini dinleyebilmek önemli. Çünkü herkesin doğrusu farklı. Sizin doğrunuz sizden başka herkese yanlış gelebilir. Belki de gerçekten de sizi bir süre geride tutacak bir seçimdir bu. Ama kalbinizden geldiğine eminseniz sizin doğrunuz odur. Ögrenmeniz gereken birşey vardır orada belki de.

Ben bugüne kadar yaptığım seçimleri hep savunma gereği duydum. Genelde sezgilerimi dinleyerek karar verdiğim için çok fazla eleştirildiğimden böyle bir savunma mekanizması oluşturmuşum. Ama şimdi anlıyorumki buna gerek yok. Hatta savunma olarak algılandığında karşı tarafta da saldırma güdüsü uyandırıyorsunuz. Halbuki “Deli misin sen? Böyle bir seçim yapılır mı?” sorusuna verilecek en net cevap: “Çünkü içimden böyle geliyor”. Benim için en doğru olanı benim dışımda kimse bilemez.

Bazen çevrenin çok etkisinde kalabiliyoruz. Bu da bizi kararsızlığa itiyor. Aslında kalp “hayır” diye bağırırken birileri üzülmesin, kırılmasın diye yaptığımız birçok şey oluyor. İşte böyle yaptığımız zamanlarda da kaderi suçlama eğilimi başlıyor. Halbuki kaderin tek görevi bize alternatifleri sunmak. Seçimi yapan biziz. İnanın gerçek dostlar seçimleriniz her nasıl olursa olsun yanınızda kalanlardır. Bir bildiği vardır diyebilenlerdir. Kalpten seçimlerin gücüne inanın. İşte o zaman hayatınızda pişmanlığa yer kalmaz.

İdil Göksel