Sevgili üstadım Fatma Meryem Suna ile geçenlerde bir muhabbetteyiz. Dedi ki: “Gözler hep yaratıma dikilmiş, yaratım deyince herkes koşmaya hazır; ama onarım deyince pek kimse gönüllü olmuyor. Şimdi şurada parti yapalım desem sen de hemen koşarsın, ama boru patlamış Hasan önce onu onarmamız gerekiyor desem yerinden kalkmak istemezsin. Adam çağıralım dersin. Hatta bir de ne gerek vardı şimdi diye söylenirsin. Ama dostum yaratım onarımla geliyor.
Şimdi bir bina düşün duvarlarındaki borudan su sızıyor. Duvarlar nem almış. Oradaki çatlağı onarmadan üzerine boya yaparsan ne olur? Geçici olarak boyalı görünür ama sonra da duvar yine dağılır di mi? İşte bu sebeple önce onarım ihtiyacı var mı ona bak. Daha sonra o onarım sana yaratımı getirir.”
Esasında konuştuğumuz kuzey ve güney ay düğümleri idi ve güney ay düğümünün cepte görülmesi ve de orayla ilgilenilmeyip kuzeyin peşinde koşulması üzerineydi muhabbetimiz. Üstadımız ise bilakis güneydeki onarımın kuzeye taşıyacağının altını çizmisti muhabbetimizde.
Laodekia Antik Tiyatro’da dün geceki konseri görünce bu sözleri geldi Meryem Hocamızın. Tiyatroyu 8 sene önce ilk gördüğümde aynen ilk karedeki gibiydi. O hali bile çok etkileyici idi. Ama aradan geçen yıllarda gerçekleşen onarım sonrası gelen muhteşem yaratımı da görüyorsunuz sonraki karelerde. 1690 yıl sonrasında gerçekleşen bir konser.
Eyvallah sevgili üstadım.
Ve de Laodekia’daki bu onarım için Prof. Dr. Celal Şimşek ve ekibinin ellerine sağlık.