Bilinçaltımızın bize oynadığı oyunlardan bahsedilir ya hep. Sahi gerçekten oyun oynayıp  bizi ters köşeye yatırmak mıdır tek amacı? Böyle sado-mazoşist bir yapıda mıdır? Yoksa geçmiş yaralar ve kabullerden oluşturduğu ve sürekli güncellediği yazılımı ile bizi güvenceye almak, buna karşılık da dualitenin dönüştürülüp kaldırılması için mi her şey?

Bilinçaltının tek amacı kişiyi hayatta tutmaktır. Öyle yada böyle sadece hayatta kalmak üzerine çalışır ve yazılımını tehtit olarak gördüğü tüm unsurlara gore yeniden düzenleyerek bizi yönetir. Ne şaka kaldırır ne de ona bilgelik işler. Tamamen düz mantıkta çalışır. Üstelik tüm yaşama yayılacak şekilde genelleme yapar ve bunlara sımsıkı tutunarak da sürekli kendini ıspat halindedir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus da; tüm kayıtları negatif olmadığından lüzumlu olanları iyi ayırd etmek olmalıdır.

Peki biz burada artık işimize yaramayan kalıpları ve kabulleri değiştiremez miyiz? Elbette ki değişebilir. Hatta bu kalıpların bir kısmı bize DNA kayıtları yoluyla atalarımızdan geçtiği için esasen ayağımıza dolanıp durmaktan başka bize pek de yararı yoktur. Bunun için en etkili yöntemlerden birisi, öncelikle en yüksek negatif etkiye sahip ve hayatımızda görünür olanı farkedip, “bu negatife kabul vererek” onu pozitife dönüştürmek üzere olumlama yapmaktır. Burada dikkat edilmesi gereken, en yüzeydeki kalıbı bulup seçmektir. Yani en derinlerden çekip de tüm sistemi alt üst etmek kaldıramayacağımız durumlara yol açabilir.

Olumlamanın dili nasıl olmalı?

Olumlamalarda gelecek zaman hitabı kullanmanın, niyeti geleceğe ittiğini ve ihtiyaç olan her neyse ona dair şu andaki yoksunluğu güçlendirdiğini hepimiz biliyoruz artık. Peki şimdiki zaman dili kullanımı da direnç yaratabilir mi? Aşağıda yalan makinasına bağlanmış birinin yalan söylerken çekilmiş grafiğindeki ani değişimi görebiliriz. Yani alt bilinçte yerleşik bir negatif kalıp var ve biz bununun tam tersi olan pozitif kalıbı şimdiki zaman diliyle ifade ettiğimizde beynimiz bunu direkt YALAN olarak algılıyor. Böylece alt bilinç de tutunduğu kalıbının doğruluğunu ispatlamak için o kalıba uygun bir senaryoyu, kollektif bilinç ile daimi bağlantıda olduğundan hayatımızda görünür olmasını sağlayacak şekilde çekerek kendi yazılımını ıspat etmeye, bizim “olumlama yalanımızı” çürütmeye çalışıyor.

O zaman nasıl yapmalı?

Bunun için bazı formüller aşağıda var ancak burada en çok dikkat edilmesi gereken husus öncelikle bizim yapacağımız çalışmanın, beyin ve bilinçaltı tarafından YALAN olarak algılanmayacak şekilde kurulmasıdır. Bunun için:

Birinci yöntem: Sadece olumlu kelimeleri, zaman ve kişi bildirmeden tekrar etmek hiç bir direnç yaratmaz ve ufak ufak ısındırma hareketi gibi çekim yaratır. Çünkü bilinçaltı bunu kendine yönelik bir tehtid olarak algılamaz. Ancak bu yöntem sure alır.

İkinci yöntem: Geniş zaman dili kullanmaktır. Mesela; “para benim hayatıma kolayca gelir” gibi. Burada bilinçaltına aynı anda 2 tane mesaj gider. İlki; “Yani bi gün gelir” mesajıdır. İkincisi  ise “zaten öyle” mesajıdır. Ancak bilinçaltına birinci mesaj once etki ettiği için orada bir boşluk hatta rehavet yaratır ve bir tehtid olarak algılanmaz, bu sayede de ikinci mesaj yani “zaten öyle” bu rehavetten yararlanarak kendine yer edinmeye başlar. Bu yöntem oldukça etkilidir. Süreklilik arz ettiğindeyse tam anlamıyla dönüşüm gerçekleşir.

Üçüncü yöntem: Soru ile olumlama yapmak ve soruda hedefi duyguya vermektir. Bana gore en güzel yöntem de budur. Çünkü bilinçaltı dönüşümü aslında duygusal yara ve kalıpların iyileşmesiyle tam anlamıyla şifa yaratır. Aksi taktirde sadece düşünsel bir hayalden ibaret kalabilir. Olumlu yada olumsuz düşüncenin çeşitli hormon ve frekans alanı boyutuyla duyguya inmesi/hissedilir olması herşeyin esası ve bakılması gereken alandır. O yüzden temel dönüşüm burada olduğunda kalıcı olur.

Olumlama konusunda Nuh(Noah) filmindeki gemiye biniş sahnesi benim için çok etkileyicidir. Buna ne alaka denilebilir. Şöyle ki; sahneyi sembolize edersek: Gemiye beyin, iç kısmına da bilinçaltı diyebiliriz. Nuh ailesini ve hayvanları geminin içine ve alt bölgeye yerleştirerek korumaya alıyor. Kendisi geminin üstünde kapıda ve geminin önünde hepsini koruyan dev Melekler… Bu arada Meleklerin en büyük meselesi ise Yaradan tarafından affedilmek! Yani bir anlamda bizim kendimizi bağışlayıp serbest bırakmamız gibi… Bu arada insanlar akın akın meleklere saldırarak gemiye girmeye çalışıyor. Bunları negatif kalıbın yansımaları(askerleri) olarak görebiliriz. Dev Melekleri de bizim Olumlama cümlelerimiz gibi düşünürsek; sahne çok güzel bir anlam kazanıyor. Fakat bilinçaltını kolay lokma sanmak en büyük yanılgı olur. Çünkü algıladığı tehtit için hemen ne biliyorsa tüm marifetlerini ortaya dökmez o. En başta buradaki askercikler gibi yoğun bir şekilde öncülerini gönderir hayatımıza ve bizi oyalar. Baktı olmadı nihayetinde içlerindeki en azılı olan kök kalıbı açıkça devreye sokar yani öldürücü darbe… Olumlamalar(melekler) istediği kadar güçlü olsun diğer yanılsamalarla dikkatimiz dağılırken Kök kalıp bir şekilde gemiye binmeyi başarır. Bu arada Olumlamalardan sıyrılan bazı askerleri de Nuh kendi alt etmek zorunda kalacaktır. Yani “farkındalık ve irade” bu süreçte iş başında olmalıdır. Gerisini de zaten su tertemiz temizliyor(İlahi yardım).

Peki ama azılı baş kumandan halen içeride duruyor ona ne yapmak lazım? Yani biz farkında olmadan kök kalıp yine gizlice içeride yer edinme uğraşında… İşte ilk once ona “Kabul Vermeli”, yani oğlu/tohum-niyet onu ilk olarak Kabul ediyor. Sonrasındaysa Nuh ile mücadelesi sırasında yine oğlu yani “tohum-niyet” onu alt ediyor.

Negatif kalıbı bir ağaç gibi düşünebiliriz. Ne kadar güçlü yani hayatımızda etkili ise ağaç o denli büyük, heybetli ve kökleri de o derece yayılmış ve sağlamdır. Bu türde olanlar çok büyük travmalar yoksa şayet genellikle aile kayıtlarından taşıdıklarımız olabiliyor. Yaptığımız çalışmalar ile bir anlamda ağacı gövdesinden kesmiş ve rahatlamış olabiliriz ancak kök yerinde durduğu müddetçe yeniden filiz verip büyüme olasılığını taşır. O kadar da çalışmıştım halbuki bu niye hortladı şimdi ne işe yaradı tüm çalışmalar diyebiliriz. İşte burada niyette ısrarcı olmak ve farkındalıkla ipin ucunu bırakmamak gerekir.

O yüzden once durumu farkederek kabulleniş, ardından doğru olumlama yöntemi ile duygusal değişimi başlatmak, kendini bağışlayıp serbest bırakmak ve farkındalık geliştirerek niyete sahip çıkmak yani istikrar, dönüşüm için en önemli adımlardır.

Herkes kendi yaşam gemisinin Nuh’ udur ve ilahi destek her an yanı başındadır. Yeter ki;
Farket,
Kabul et,
Bağışla,
Dönüştür,
Şükret,
ve Sebat et…

El Seyrani