Ol de olur; eğer kalpten inanır ve gerçekten istersen. Bunun için ne gerekir peki? Çaresizlik mi ? Son raddeye gelmiş olmak mı ? Gerçekten istemek ? Nasıl olur peki gerçekten istemek ?
Bir hastanın son çaresi ? Kim iyileşmek istemez ki ? Herkes ! Acaba ? Herkes kendisi için en iyisini istiyor mu ? Kendini buna değer görüyor mu ? Yoksa cezalandırıp sürekli sabote mi ediyor ? Peki biz kimi cezalandırıyoruz ? Kendimizi mi ? Başkalarını mı ? Yoksa varoluşu mu ? Ya da hepsini birden? Peki neden ? Neden ceza yerine kabul yok ? Kendini olduğu gibi kabul, kendin dışındakileri olduğu gibi kabul, hayatı olduğu gibi kabul, olanı olduğu gibi kabul.
Kendin için ne istiyorsun ? Ne hak ettiğini düşünüyorsun ? Neye inanıyorsun ? Kendine inanıyor musun ? Hak ettiğine inanıyor musun ? Hakk’a inanıyor musun ? Neye Hak diyorsun ? Senin Hakkın ne ? Hakkın neysen O’sun unutma. Sen neyi kendine Hak olarak görüyorsan O’sun, O’nu yaşıyorsun. Ne düşünüyorsan, o söze dönüyor, söz davranışa, davranış da senin gerçeğine. Nedir gerçeğin ? Hatta gerçek ne ? Düşündüğün mü ? Söylediğin mi ? Yaptığın mı ? Yaptığın düşündüğün mü ? Söylediğin yaptığın mı ? Yaptığın düşündüğün mü ? Hepsi Bir mi ? Özün, sözün ve gözün Bir mi ? Yoksa hepsi Bir’den çok mu var hayatında ?
Peki sır ne ? Sır basit; Hak ettiğine inan, Hak olduğuna inan. Gerçekten tüm kalbinle, O’ndan iste. Mucizeler iste, asıl mucizenin sen olduğunu bilerek iste. O’ndan iste ve Bir olsun her şeyin. Zira tek gerçek ve Bir O (1 O ). OL’dur de olsun, OL de oldursun. O’nu hiçbir yerde arama, O sende, sen O’nda.
O’ndan geleni Bir ile topla Hak eder. Yani toplamda Bir’sin ve sen hesapta Hak ediyorsun. Özüne güven, değer ver, Hak ettiğine inan. Özün düşüncen, düşüncen sözün, sözün de davranışın olsun. Her şeyin Bir olsun, bol olsun. Sen kalpten bir OL de sonsuza dek herşey gönlünce OL’sun.
Eyvallah.