“Neden varız?” uyanmaya çalışan bir bilincin kendine en çok sorduğu sorulardan biridir. Cevabı ise aslında çok alakasız gibi duran başka bir sorudur: “Varlık kendini bilebilir mi?”
Çok boyutluluğu hatta lineer olmayan zamanı bile kavrayamayan insan beynimiz için teolojik hadiseler bir yerden sonra aşılamaz olsa da elimizdeki en güçlü araç olan zihnimizi kullanarak belki de tahayyül kapasitemizin sınırlarını keşfedebileceğimiz şöyle bir tasarı kurmaya çalışalım:
Var olan her şey ve tek şeyin bizzat kendisi olduğumuzu düşünelim. Başka hiçbir şey yok çünkü zaten her şey ve tek şeyiz. Aynı zamanda yokluk da yok çünkü yokluk olsaydı o da her şeyin parçası olurdu. Ama varlık gerçekten “var”, bir bütün halinde ve tamamen biziz. Peki ama bu durumda var olan şey ne? Biz neyiz? Tek olan olduğumuzda doğal olarak sahip olduğumuz sonsuz potansiyelin tamamına vakıf mıyız? Yani sonsuz sonsuzdan büyük olabilir mi? Yoksa sonsuzluk bir çokluk ölçüsü değil de sadece bir kavram mıdır?
“Neden varız?” sorusu işte tüm bu soruların cevabıdır aynı zamanda. Biz Tek Olan’ın kendi ile ilgili bir sorusuyuz. Biz Her Şey’in kendi hakkındaki bir fikriyiz. Zamanın bile olmadığı bir düzlemde sonsuz sayıda evrenlerin sonsuz sayıda ihtimallerin ve sonsuz şekilde tezahür olabilecek var olma biçimlerinin bir tanesiyiz. Biz aslında aynasından kendine bakan bir aynayız.
Ya da var mıyız? Varlığımız neyin içinde ne? Peki ya sonrası..?