Sen dışarıda ararsın da o aşkı,
Dersin ki o nerede,
Gelsin göstersin istersin de
Takılırsın zihnindeki hayale…
Sonra der ki sana içeriden bir fısıltı,
Dön de bak kendine biraz,
Ne kadar yol geldin,
Bak bakalım ne var sende…
Gördüğün pırıltı ise o pırıltıyı görebilen göz kimde,
Gördüğün aşk ise o aşkı gören kalp kimde,
Gördüğün tutmak istediğin el ise o eli tutacak el nerde?
Sende değil miydi o baştan beri de gördün senden ötede…
Şimdi biliyorsun artık çok sevildin hem de çok,
Derinden hem de çok derinden,
Kavuşmak kucaklamak vakti kendini hürmetle en derinden,
Fısıldayanın kim olduğunu idrak vaktidir yüreğinden…
O vakit iki olur bir de bir hazırdır ikiye…
İki gelince eş olur da seninle birlikte elele gider berilere ötelere,
Artık hazırsın buna ey Aşık,
Kavuşmak vaktidir Maşuk’a…
Maşuksun bir yandan da kalbini aç,
Kalbinin kapısını çalan Aşk’a Aşık’a…
Sonsuz’dan…