Bir zamanlar güç ve zenginlik göstergesi toprak sahipliği idi ve ne kadar çok toprak o kadar çok zenginlikti. Sonrasında güç ve zenginlik göstergesi para oldu. Şimdilerde ise bilgi. Ne kadar çok bilgi o kadar çok güç ve zenginlik gibi algılanıyor da… Bu, bilgiyi istifle doldur anlamına gelmiyor. Bilakis kullanamadığın bilgi sana gereksiz yük anlamına geliyor…
Bir vakitler kadim tapınaklarda eğitilen bir rahibin bilgiye ulaşması hiç kolay değildi. Mesela şimdilerde rahat rahat dolaştığımız bir Mısır tapınağının bir odasından diğer odasına ilerlemek ve o yeni odadaki bilgileri almak yıllara mal olabiliyordu. Çünkü sadece o bilgiye sahip olmak değildi amaç, idrakti. Talibin o bilginin manasına açılabilmesi ve açılan manayla dönüşen enerjiyi bedeninin kaldırabilmesiydi esas amaç.
Günümüzde ise bilgiye erişim o kadar basit ki… Tek tıkla her şeye ulaşılabiliyoruz. Bu da bizde sahte bir algı yaratıyor: Bilgi bu kadar kolay ulaşılabilir olduğu için idraki de bu kadar kolay ulaşılabilir zannediyoruz ve hatta bilgiye sahip olanlar idrake de sahipmiş gibi davranıp kendilerinibu şekilde lanse edebiliyorlar.
Tabii bunun yan etkisi de hiçbir emek sarf etmeden, gayret etmeden, kolayca idrake sahip olma ve hatta o idraki satın alabileceğini zannetme yanılgısı oluyor.
Halbuki idrak önce taliplik ister, gayret ister, yüzleşmek ister, terk ister. Öyle tek tıkla bilgiye ulaşabilirsiniz, hatta binlerce pdf’i harddiskinize istifleyebilirsiniz; ama bu, sizin o pdflerdeki bilgilerin idrakine açıldığınız, biliyor olmanız da bilgeleştiğiniz anlamına gelmez.
Bu bir yolculuktur ve cesaret ister. Cesur olana ise yolun elbette kolaylaştırıcı destekleri vardır. Ama yola da bunun pazarlığı ile çıkamazsınız…
İşte bu yeni çağa “Bilgi Çağı” diyorlar ama hakikatte bu dönemi “İdrak Çağı” olarak görüp bilgiye bu kadar kolay erişimi kendi idraklerini arttırmak için değerlendirenler ise gücün ve zenginliğin esas kaynağını keşfedebilirler.
İdraki kolaylaştıran kısa bir yol var mıdır?
Çeşitli sayıları kullanmak, kitaplara sahip olmak, sertifika koleksiyonu yapmış olmak ve daha nicesi elbette ki kendi içlerinde bir mekanizması ve desteği olmakla birlikte idraki getirmezler. Israrla altını çiziyoruz ki bilgiye sahip olmak sizi idrake eriştirmez. İdrak yolculuk ister ve bu yolculuğa talip olmak gerekir. Bu tıpkı Everest’e tırmanmaya benzer.
Evet dağcılığa dair her kitabı okumuş, dünyanın en iyi dağcılık malzemelerine sahip olmuş olabilirsin; ama Everest’e çıkmak başka bir şeydir. Ayrıca zirveye helikopter de işlemez. Yani yok mu oraya götürecek bir helikopter derseniz, yok. Uçakla yakınından görürsün de seni zirveye bırakamaz o uçak, sadece izletir.
Tırmanış için yanında daha önce zirve yapmış bir rehber olması elzemdir. O rehber araziyi de iyi bilir, nerede hangi zorluklarla karşılacağını da, oradan nasıl geçeceğini de… Ama seni kucağına alıp geçirmez. Geçecek olan yine sensin.
Keza yanında dostlarının olması harika olur. İyi bir ekip, sıkı dostlar ve harika bir rehberle bu zorlu yolculuk daha kolaylaşır ama yine de zorludur zirve yapmak.
Fakat tüm bunları göze alır ve de bir de zirveyi görürsen ve o manzaraya şahitlik edersen var ya… işte o an hep neyi arayıp durduğunu, neyin özlemini çektiğini ve kavuşmak için hep dua ettiğinin ne olduğunu anlarsın.
İşte o noktadan sonrası aşağı iner de hem yeniden zirve için vakit kollar hem de o zirveyi arayanlara yol gösterenlerden olursun.
O noktada da artık bilgi üzerinde taşıdığın bir yük değil, damarlarında dolaşan İdrak ve senden yayılan hakikat haline gelir.
İşte gerçek güç bu idraktedir ve bu yeni dönem bir “İdrak Çağı”dır.