Hakikate, bilgiye sahip olma hırsıyla, çabalarıyla erişilmez. Kütüphaneler dolusu kitabınız olabilir o çabalarla ama size hakikatten bir damla bile düşmeyebilir. Sadece bilirsin de bildiğinle kalıverirsin. O sahip olduğun bilgiyle de kendine bir kariyer, bir krallık inşa etmeye kalkar, bir de üzerine senin krallığını tanıyacak kullar ararsın kendine… Manası açılmamış bilgiye sahip olmak böyledir işte. Depoların doludur da hazine sandığın boştur ve o boşluğun hırsıyla daha da bir hırsla saldırırsın da saldırırsın. Kitaptan kitaba, eğitimden eğitime koşarsın daha fazla bilmek arzusuyla…

Hakikat arayarak bulunmaz, ama bulanlar da arayanlardır. Ama neyi? Bilgiyi mi? Hayır. Aşkı… O yürekte atanı… Seni aslında hayatta hep canlı tutanı…

Ancak o vakit; aşkın ateşiyle yandığında açılır sana mana da ilerleyebilirsin Hakikat kapısına…

Çünkü Hakikatin anahtarı bilgide değil ilgidedir. Bilgi manasını ilgiyle açar. Yürekten ilgi de bilimi ilime dönüştürür de o ilim sen peşinde koşmadan sana akar durur da sen ondan kana kana içersin de bir gram sahiplenmeye kalkmazsın işte. Nasıl yapabileceksin ki hem? Sonsuz bir okyanus sığar mı küçücük camdan bir şişeye…