Hakikatini yaşa. Bırak geçmişin yüklerini, senin teninde olup da sana ait olmayanları. Her işine Hakk-ı kat ve yaşa kendi hakikatini.

Ten ile canı bir etmeye geldiğimiz bu yaşamda, gerçekten bize ait olan ne ? Mal mülk, para pul demeye gerek bile yok. Çok şükür gelene de zaten bize ait değil, gelir geçer. Bin yıllardır atalarımızdan bize miras kalan DNA kodları mı ? Yoksa davranış kalıpları mı? Ya da ruha ev sahipliği yapan şu bedenimiz mi ? Yoksa Yaratan’ın bize üflediği ruhumuz mu ? Hayır mı ? Nedir bize ait olan peki ?  Bize ait olan tek şey Hakikat’imizdir. Gerçek olan tek şey Hakikat’dir. Hakikatin kadar yer tutarsın bu alemde. Hakikatin neyse sen O’sun.

Peki nedir bu Hakikat ?

Sen her işine Hakk’ı kat da gör bakalım nedir Hakikat. Her oluş da, her yaratılan da Hakk’ı görmektir. Her  Anı Hak için yaşamak, kendinde varlık isnat etmeden, Bir’lik bilinciyle Hakk’a varmaya niyet edip, her kula ve canlıya hakkaniyetli davranmaktır.  Ancak o zaman başlar gönül gözünde ki pus, kalbinde ki pas kalkmaya ve hakikatin silueti belirmeye. Sakın yanılmayasın, zira ne kadar net görünmeye başlarsa, o kadar da zorlaşır hakikat yolunu bulmak. Dik görünen yol iner bayır aşağı, iniyorum zannettiğin yer dik çıkar yokuş yukarı. Dışa doğru gidiyorum sanırsın ancak içe doğrudur menzil. Muazzam manzaralarla doludur hem, etrafı fazla seyre dalarsan yoldan çıkar, Yar’a varmak yerine, yardan aşağıya uçar, elinde ki vardan da olursun. Bunlara aldanmaz yola Aşk ile devam edersen de heyecana kapılıp fazla hızlı gitmek istersin, bu seferde yine yoldan çıkmak hatta yolda görmen gerekenleri kaçırman olasıdır. E çok yavaş gidersen de olmaz, Hakikat seni hep beklese de her şeyin bir zamanı, bir demi var ya dost.  O halde nasıl yol almalı da, ne şekil varmalı bu Hakikate ? Var mıdır her Adem’e göre bir tarif ? Her yola göre tek bir harita ?

Kalbidir Pusulası, Yokluktur Bu Yolun Haritası

 

Herkesin yolu kendine, Arif’e gerek yok tarif. Kalbidir pusulası, yokluktur bu yolun haritası. Ancak dünya gözü kapanınca açılır kalbin gözü, dünya gözüyle bulamazsın yolunu bu seferde. Varından, egondan vazgeçecek, teslimiyetle sema edeceksin bu alemle de, kendinden geçeceksin, sonra da sırtındakileri atıp, varlık elbiseni çıkarıp çıplak gezeceksin. Deli zannedecekler seni, olsun varsın, deli olmadan olunmaz zaten Veli. Hissedeceksin yüzünde esen sıcak yeli, tutacaksın sana uzanan o ilahi eli.  O elin sahibidir seni Hakikate götürecek olan Zat. O’dur ancak senin rehberin, mürşidin. Sonsuz zamanda pervasızca hep onu aradın, derken beklemediğin bir An zamanda ansızın buldun O’nu.

Ne atalardan gelen, ne bize öğretilen, ne teninde taşıdığın kan; asıl olan sana verilen bu can. Can’ı fark et, Canan’a şükret ve artık bu ten ile Bir et. Tut sana uzatılan eli bu hakikat yolunda ve içeri doğru ilerle. Sen artık yoklukta var olduysan, Bir’dir artık her şey sana. Bak bakalım şimdi kimmiş sana uzatan bu eli, senden sana olan bu yolda ? Kapa dünya gözünü iyice, tıka kulaklarını, at bedende ne varsa. Hissettiğin o ışığa doğru ilerle. Aslında hiç ayrılmadığın evine, özüne dönüş hissi yayılacak tüm ruhuna. Çok tanıdık gelecek bu his, bu hissizlik, bu yokluk.  Kendinden geçtin vardın artık öze. Öze varınca da anladın ki bu bir rüyaymış ve uyandın gördün ki ne yol ne de yolcu varmış, aslında  Hakikat sen de hep var O’lanmış.

Aşk ile.

Yunus Emre Berk

Yunus Emre, 1976'nın karlı bir Ocak sabahında, İstanbul’da doğdu. Çocukluk yıllarında başladığı “niye” sorularına, daha sonra “neden” i eklemiş, evrende özüne doğru çıktığı bu seyahatte kendi kitabını okumaya, hep dinlemeye ve izlemeye niyet etmiştir. Geçimini hukuk danışmanlığı yaparak sağlamaktadır -çok şükür- asıl işi ise “3H” dir: Haddini Bilmek - Hizmetini Bulmak - Hakkını Vermek. Kendini keşif ve hizmet yolculuğunda Mevlevi, Sufi, Şaman ve Budist Hocalar ile çalışmış, UCLA’den Mindfulness/Meditasyon eğitimleri almış ve çok sayıda inzivaya katılmıştır. Çok değer verdiği ustasının inisiyasyonuyla Reiki Master’ı da olmuştur. Tüm bunların ötesinde ise halen ve aslen, Rab sisteminde öğrenmeye ve eğitimine devam etmektedir. Adını taşımaktan gurur duyduğu Yunus Emre gibi; her yaratılanı Yaratan’dan ötürü sever ve Olmak için ölmeden önce ölmeye çalışmaktadır.