Kendimi çömlek yoğurdu gibi hissediyorum tam da şu anda…
Bir vakitler bir tohumdum, toprağa düştüm. Serpildim büyüdüm… Kekik dediler adıma…
Sonra geldi inek yedi beni. Onun sindirim sistemine karıştım. Bir parçam gübre oldu toprağa gitti, bir parçam süt oldu buzağı emdi, bir parçam da süt oldu insan sağdı.
Sonra insan kaynattı beni. Yaktı kavurdu. İçimde bir zerre bakteri, kir kalmadı. Saflaştım iyice kaynadıkça… buhar olana kadar fokurdadım da…
Sonra taştım. Tamamdır dedi insan artık. Beni soğumaya bıraktı.
Dinlendim. Soğudum. Tam kıvamıdır dedi. Boşalttı toprak bir çömleğe, mayaladı beni, o saf Hakikat mayasıyla… Sonra da sarıp sarmaladı beni… Bekledi vaktini…
Hazır olunca da açtı baktı üzerimde bir parmak kaymak… kokumla geçti kendinden… sonra tahta kaşıkla daldı içime… lezzete doyamadı. Yedikçe yiyesi geldi….
Ama ikram da etti sevdiklerine onlar da tatsınlar bu lezzeti diye… Hakikatın mayasıyla tutmuş doyumsuz bir çömlek yoğurduydum artık…
Nice insanın damarlarında dolaşıyorum şimdi…. Onların hücrelerinde…
Bir parçam doğaya döndü yine karıştı bir denize…
Ama mayam devam ediyor mayalamaya o hücreleri… sadece hücreleri mi? Nice yoğurdu çömleği, oradan da yine yine nice hücreyi…
Nerdesin şimdi derseniz, bakın gözlerinize, birbirinize, çevrenize, toprağa, havaya, aleme…
Gördüğünüz her yer her şey ben işte… 🙂