Feng Shui yerleştirme sanatıdır. Feng Çince’de “rüzgar”, Shui ise “su” anlamına gelir. Bu iki doğa olgusu madde dünyasındaki enerji kutbiyetini temsil etmektedir. Yeryüzü karşıt enerjilerin birbirleriyle olan ilişkilerinden doğan etkileşimlerin sonucunda şekillenir.
Özellikle Quantum Fizik dalında söz sahibi olan tüm bilim adamları, var olan herşeyin, temel enerjinin farklı seviyelerde titreşmesinden meydana geldiğini kabul etmişlerdir. Bu durumda “rüzgar” ve “su” kendi hareketleri aracılığı ile kullanılabilir yeni bir tür güç yaratan enerji modelleridir diyebiliriz. Çinliler bu iki enerjiyi, dualite (ikililik) dünyasında her yerde var olan ve eşit olarak karşılaştıklarında gerçek dengeden doğan hareket enerjisini oluşturan artı (+) ve eksi (-) kutupların doğa içindeki temsilcileri olarak ele alırlar. Yaşam enerjisi ise kutupsuz ya da bir başka deyişle nötrdür. Artı ile eksinin karşılıklı eşit etkileşimi de kutupsuzluğu, yani temel yaşam enerjisini yaratacaktır.
Modern batı dünyasının ancak 20. yüzyılın son yarısında rahat ve dengeli yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak onayladığı “ERGONOMİ”, özetle çevreyi en etkili ve en işlevsel biçimde kullanma, eşyaları, araç gereçleri, bu anlayışa hizmet edecek biçimde üretme ve yerleştirme sanatıdır.
Batının ancak ulaştığı bu bilgiyi Çinliler çok uzun yıllar önce keşfetmişlerdir. Çevrelerini, karşıt enerjilerin rahatça akabileceği bir biçimde düzenleyip, eşyalarını bu enerji akışını engellemeyecek biçimde yerleştirmeyi başarmışlardır. Çinliler için bu tür düzenleme neredeyse “olmazsa olmaz” kabul ettikleri bir yaşam biçimidir. Buna göre gerek açık havada ve gerekse kapalı mekanlarda, ikililiği temsil eden “FENG” (rüzgar) ve “SHUI” (su) enerjisi kesintisiz bir biçimde akabilmeli ve etkileşebilmelidir. Bu açıdan baktığımızda, Feng Shui bilgisine “Çin Ergonomisi” de diyebiliriz.
BİLİNEN TARİHÇE
İ.Ö. 7000-6000 yıllarında, bugünkü Çin’in en kuzey kesimlerine karşılık gelen bölgelerde, “Şaman” ve “Fang Shee” grupları olarak adlandırılan bazı bilge insanlar yaşamaktaydı. Çevre halkı bu insanların kendilerinden farklı bir yaşam sürdürdüklerini gözlemlemekteydiler. Ayrıca bu insanlar sarı ırka ait değildiler. Gözleri de çekik değildi. Bir yandan yaşam biçimlerinin farklı olması, diğer yandan dış görüntülerindeki ayrılıklar, çevre halkının bu insanlara yabancı demelerine neden olmuştu.
Yabancılar tüm zamanlarını doğa içinde yaşayarak ve onu inceleyerek geçirmekteydiler. Özellikle yerküre ve gökyüzünü gözlemlemekte, evcil ve vahşi hayvanların, doğa değişiklikleri karşısında, nasıl kusursuzca uyum sağladıklarını incelemekteydiler. Elde ettikleri bu bilgiler ışığında, kendilerinin de uymak zorunda oldukları bazı doğa kurallarını saptamaktaydılar. Sonraları, elde ettikleri bu bilgi ve bulguları birbirleriyle paylaşıyor ve daha uyum dolu bir yaşam için daha fazla doğa kuralını hayatları içinde kullanıyorlardı.
Yabancılar hakkında, günümüze dek ulaşabilmiş pek çok mit bulunmaktadır. Bu mitlerin varlığı, bu kişilerin var oldukları zaman dilimi koşullarında yaşayan diğerlerine kıyasla ne denli farklı ve başarılı bir yaşam sürdürdüklerinin bir kanıtıdır adeta. Öyle görülüyor ki, yabancıların sahip oldukları bilgelik, en büyük öğretmen olan doğadan, onun içindeki değişmez, şaşmaz geçiş süreçlerinden ders alabilmek ereğiyle, mevsim dönümleri, bitkiler, hayvanlar, kristaller, mineraller vs. üzerinde yaptıkları, deneme/yanılma/gerçeğe ulaşma çabalarının bir sonucudur.
Doğanın hareketli canlıları olan hayvanlar, fiziksel/kimyasal dengeleri bozulduğunda, bir başka deyişle hastalandıklarında, sağlıklarını kazanabilmek için yapmaları gerekeni içgüdüsel olarak bilirler. Kış uykusuna yatmaları gereken zamanı, kuşların göç ve dönme zamanlarını, baharın geldiğini, yiyecek bulabilecekleri yerleri ve zamanları, hastalık ya da fiziksel zayıflık dönemlerinde yemeleri gerekenleri, ayaklarına batan dikeni çıkarmanın yollarını ve daha pek çok şeyi sezgilerinin sesine kulak vererek bulabilirler. Yine sezgilerini dinleyerek, barınaklarını doğanın zararlı olabilecek etkilerine karşı korunaklı yerlere kurarlar.
Doğa içinde kendiliğinden oluşagelen tüm bu davranış biçimleri Fang Shee ve Şamanların, insanın doğa ile uyum içinde yaşamasını sağlayabilmek ereğiyle uzun uzun gözlemleyip anlayış ve bilgi kazandıkları olaylardı.
Çinliler ise, özellikle bitkiler ve otlar ile bunların insan metabolizması üzerindeki etkileri konusunda derin araştırmalar yapmışlardır. Kayıtlarda “Tarımın Babası” haklı ünüyle anılan “Shen Nung” isimli biri ise, gözlemlemekten çok daha ileriye gitmiştir. Bugün var olan bilgilere göre, Shen Nung, neredeyse bulabildiği her türlü bitki ve mineralle kendi üstünde binlerce deney yapmıştır. Kayıtlara göre, kendini öldürmek pahasına, zehirli/yararlı otları, karşılıklı etkileşimlerini, kullanılacak oran ve miktarları saptamıştır. Zehirler/panzehirler, şifalı otlar, zararlı otlar gibi konularda pek çok bilgi bırakmıştır. İnsanlığa armağan ettiği bu bilgiler, kendisine haklı olarak Traditional Chinese Herbal Medicin’in (Geleneksel Çin Bitkisel Tıbbı) başlatıcısı unvanını kazandırmıştır.
Shen Nung’un bitkiler üzerindeki söz konusu araştırmaları yaptığı dönemlerde, “Fu Hsi” adlı bir başka araştırmacı, belki de yabancıları örnek aldığından, araştırmalarını doğayı gözlemlemekle sürdürmekteydi. Nehir kıyısında oturduğu bir gün, sudan çıkan bir kaplumbağayı izlemeye koyuldu. Kaplumbağanın beslenme ereğiyle yöneldiği yön ile, çiftine ulaşmak için döndüğü tarafın farklı olması gibi, değişik etkinlikler için de, başka yönlere doğru ilerlemekte olduğunun ayrımına vardı. Kaplumbağanın 9 eşit parçaya bölünmüş bir sekizgeni andıran kabuğunu, onun evi olarak kabul edip, insan yaşamında kullanabileceği bir örnek gibi ele alarak, bugün “Feng Shui” ergonomi ve yerleştirme sanatının temelini oluşturan “Bagua” haritasını çıkardı.
FENG SHUI OKULLARI
Feng Shui günümüzde kullanıldığı biçimine ulaşan dek oldukça uzun bir yol katetmiş, büyük değişikliklere uğramıştır. Bu bağlamda üç temel Feng Shui öğretisinden söz edilir.
İlk Öğreti, İ.Ö. 4000-3000 yıllarına aittir ve kayıtlara “Toprak” veya “Şekil Okulu” öğretisi olarak geçmiştir. Burada aslolan, evinizi nerede ve hangi konumda kurduğunuzdur. Eğer eviniz yaşam enerjisinin bolca bulunup, rahatça aktığı bir yerde kurulu değilse, içini nasıl düzenlediğinizin her hangi bir önemi kalmayacaktır. Bu nedenle evinizi doğa ile kucak kucağa yaşayabileceğiniz bir yere konuşlandırmanız gerekmektedir. Ayrıca, yüksek dağları arkanıza almak size koruma sağlayacak, evinizin önünden geçen bir nehir, taze ve temiz yaşam enerjisi sağlayacak, az ileride bulunan koruluk, gıda gereksinmelerinizi karşılamanıza yardımcı olacaktır.
Elbette, günümüz koşullarında, Toprak Okulu öğretisine birebir uyabilecek bir ev kurmak oldukça zordur. Toplu yerleşim birimlerinin kurulmaya başladığı yıllarda, Feng Shui uzmanları, artık Toprak Okulu öğretisinin uygulanamaz olduğunu ayrımsadıklarından yeni bir yöntemin arayışına girdiler, böylece ikinci temel öğreti olan “Pusula Okulu” bilgileri ortaya çıktı.
Pusula Okulu’nun ortaya çıktığı yıllarda insanlar düz ve geniş arazilerde yaşamaktaydılar. Toprak Okulu öğretisine uygun ortamları bulmakta zorlanıyorlardı. Kuzeyden gelen soğuk rüzgarlar ile güneyden gelen nemli ve sıcak havadan kendilerini koruyabilmek ise oldukça derin çabalar gerektiriyordu. Bilim adamlarının da yardımıyla, en iyi korunmayı nasıl yapabileceklerinin araştırmasına girip, çok ince hesaplar yapmaya başladılar. Minik sapmaların bile hesapları alt üst edeceğini fark ettiklerinden, zamanın koşullarında en güvenilir araç olan pusula ile yön saptamaya başladılar.
Özellikle ikinci ekolün daha bilimsel metotlara dayanıyor olması, iki öğretinin uygulayıcıları arasında bir rekabetin oluşmasına neden oldu.
Aradan geçen yıllar, bu metodun da kullanılamaz olmasına sebep oldu. Telsizlerin, telefonların, elektrikli ev aletlerinin, özellikle bilgisayar ve cep telefonu gibi elektromanyetik alanı çok güçlü araç gereçlerin kullanıldığı günümüzde ise, basit bir pusula ile tam da istenilen yönü bulmak neredeyse olanaksız hale geldiğinden, batı dünyasında da ciddi bir kabul gören üçüncü bir sistem ortaya çıktı.
Form Okulu adı verilen bu yeni sistemi “Kara Bereliler” olarak adlandırılan bir grup Taoist Budist keşiş ortaya koymuştur. Kara Bereliler, sisteme, içgüdülerin ve bazı ritüellerin de katılmasını sağlayarak, Feng Shui öğretisine, bir de spiritüel (tinsel) boyut kazandırmışlardır. Buradaki bilgiler, daha kolay kullanılabilir olması ve günümüz koşullarında daha iyi sonuçlar vermesi açısından, Form Okulu Sistemine göre yazılmıştır.
Çi Nedir?
Çince’de Qi yaşam enerjisi anlamına gelir. Saf yaşam enerjisinin bilinen ilk formu ışıktır. Enerjinin titreşim seviyesi yükseldikçe, yaydığı ışık da yükselir. Ancak çıplak gözlerimiz, belli bir titreşimin üstündeki ışığı (mor ötesi, kızıl ötesi ışınları gibi) algılayamazlar. Görebildiğimiz ışık ve renkler, titreşimleri nispeten düşmüş, azalmış enerjilerdir. Enerjinin titreşim seviyesi düştükçe yoğunlaşmaya başlar. Bizim elle tutulur, somut madde dediğimiz varlıklarsa, titreşim seviyesi iyice düşmüş, bu nedenle fazlasıyla yoğunlaşıp katılaşmış enerjiden başka bir şey değildir. Bu açıdan baktığımızda, Qi var olan herşeyin temelini oluşturan Quantum Enerjidir demek doğru bir tanımlama olacaktır.
Canlı/cansız her türlü varlığın, varlığını sürdürebilmesi, bulunduğu yerdeki Qi’nin oranı ve titreşim seviyesi ile doğrudan ilişkili gibi gözükmektedir. Qi olmayınca yaşam da olmaz. Qi azalır ya da saflığından yitirirse, yaşamın kalitesi de bozulur. Özellikle “canlı” olarak adlandırdığımız varlıkların sağlığında gerilemeler ortaya çıkar. Qi’nin bol ve kaliteli olması önemli ve gereklidir. Bunun yanı sıra, bolca bulunduğu halde, rahatça devinemeyen Qi de, az ve kalitesi düşük yaşam enerjisinin yarattığı etkiyi yaratacaktır. Bu nedenle deviniminin serbestçe olabilmesi sağlanmalı, akışının engellenmemesi gereklidir. Unutmayın! Qi’nin önündeki engeller, yaşamın bazı bölümlerinde de tıkanıklıklar yaşanmasına neden olacaktır.
Evrensel Qi, aynı anda hem artı (+) hem de eksi (-) kutbu eşit oranda içinde bulundurmaktadır. Bu nedenle eylemde doğrudan kullanılabilmektedir.
Buna karşılık yeryüzünde, artı ve eksi kutupların ayrı ayrı olması esası vardır. Bu iki zıt enerjiyi birleştirmek ve dengelemek dolayısıyla eylemde kullanılabilir duruma getirmek belli bir çaba gerektirir.
Artı enerjiyi yaşamımızı güzelleştirmek için kullanabiliriz. Eksi enerji ise, artı enerjiye hizmet etmek, onu destekleyerek nötralize edip, eylem enerjisine çevirebilmek için vardır. “Nasıl?” sorusunun yanıtını bilmemiz koşuluyla, eylem enerjisi için gerekenden arta kalan eksi enerjiyi, artı enerjiye dönüştürebilir, hayatımızı daha güzel, etkin ve mutlu bir biçime sokabiliriz.
Bunu gerçekleştirebilmenin yolu, öncelikle artı enerjiyi eksi enerjiden ayırt etmekten geçer. Çevremizdeki enerjilerin niteliklerini ayırt etmeyi öğrendikten sonraki adım da son derece önemlidir. Son adımımız niyetle ilgilidir.
Varsayalım ki, enerjileri kontrol ettik ve eksi enerjilerin daha fazla olduğunu saptadık. Niyetimiz bunları artıya çevirmek olmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için eylem gereklidir. Sözünü ettiğimiz eyleme öncelikle düşüncelerimizden başlamalıyız. Olumlu düşünmeyi öğrenmemiz birinci ve olmazsa olmaz koşuldur. Olanaklarımız el veriyorsa, ikinci adım olarak doğanın kalbinde veya Qi akışının rahat olduğu bir bölgede yaşamayı seçmeliyiz. Elbette günümüz koşullarında, herbirimizin gidip bir çiftlik ya da köy evinde yaşaması düşünülemez. Neyse ki, bu durumda, yin/yang ve beş element öğretilerinden yararlanarak, bedenimizi, zihnimizi, ruhumuzu ve yaşadığımız ortamı, doğayla uyum içine sokmak ve bunu süreğen kılmak seçeneğine sahibiz.
Sonuncu adım ise, kullandığımız eşya, araç gereci kendi doğamıza uygun biçim ve renklerden seçip bedenimiz içindeki Qi akışını engellemeyecek biçimde kullanılmalarını sağlamak olacaktır.
BAGUA HARİTASI
Aslında, Feng Shui uygulamalarının evrene sembolik bir dille ne istediğimizi belirtmeye yarayan bir araç olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden aşağıda bu isteklerinizi doğru yer ve biçimde sembolize etmenize yarayacağına inandığım bazı önerilerim sunuyorum.
Bagua Haritası Feng Shui’nin temel taşlarından biridir. Şimdi adım adım bu haritayı tanıyalım.
Bilindiği gibi pusula üstünde, dördü ana ve dördü ara olmak üzere toplam sekiz yön bulunmaktadır. Feng Shui uygulaması, bu sekiz yönden her biriyle, bir doğa olgusunu ilişkilendirmek ve bunları Bagua Haritası üzerine yerleştirmekle başlar. Her türlü pusulanın asıl işlevi kuzey yönünü göstermektir. Haritalarda kuzey tepe noktada bulunmaktadır. Oysa Bagua Haritasında Kuzey haritanın en alt noktasını oluşturur.
1. Kuzey:
Bagua’nın alt ortasını oluşturan 1 numaralı bölüm kuzeyle ilişkilendirilmektedir.
Bu bölüm, yaşamımızın “kariyer” enerjisinin devindiğinin varsayıldığı kısımdır. Pusulada yolumuzu bulmamıza yarayan Kuzey yönü enerjileri, -yaşamımız içindeki yolumuzun kariyerimizle doğrudan ilişkili olduğunu temsil etmek üzere- kariyer enerjileri ile bağdaştırılmıştır. Kuzey aynı zamanda 5 elementten serin/soğuk “Su” ile ilişkilendirilmiştir.
Bu bölümü güçlendirmek adına Su Elementi’nin ana rengi olan lacivert ve siyahtan yararlanabilirsiniz.
Haritanın bu alanından destek almak isterseniz, kariyer yapmak istediğiniz konuyu temsil eden bir ya da daha çok objeyi bu alana ekleyebilirsiniz.
Örneğin hukukçu olmak istiyorsanız bir başarılı avukat/yargıç/savcı resmi, hukuku temsil eden bir terazi (resmi de olabilir) gibi objeler bu konuda desteklenmenize yardımcı olacaktır. Hiçbir geometrik tanıma uymayan (amorf) objeler bu alanda çok işe yararlar.
2. Güneybatı:
Bagua’nın sağ üst köşesini oluşturan 2 numaralı bölüm, güneybatıyla ilişkilendirilmektedir. Kariyere başladınız, epeyce yol aldınız, iş arkadaşlarınızla ve dostlarınızla ilişkileriniz iyi düzeyde. Artık kendinize uygun bir eş arama zamanı geldi. Belki de eşiniz var ama ilişkileriniz eskisi kadar iyi değil… Bu bölgenin enerjileri sağlam oldukça ve rahatça devinebildikçe, kendinize uygun bir eş bulmanız ya da onunla sağlıklı ve karşılıklı anlayışa dayanan bir ilişki sürdürmeniz kesinlikle zor olmayacaktır.
Haritanın bu alanından destek almak isterseniz, sizin için iyi ilişkiyi temsil eden bir çiftin mutlu bir resmi, bir çift kumru resmi/heykeli, mutlu bir birliktelik temsil eden pembe renkli bir çift mum gibi objelerden yararlanabilirsiniz. Bu bölüm metal ile ateş elementlerinin karışımından oluşur. Bu nedenle, bu bölgede su elementini anımsatan koyu renklerden kaçınmanız uygun olur. Buna karşılık, pembe, yavru ağzı, eflatun gibi içinde hem kırmızı hem de beyaz rengi barındıran tonlar, oldukça destekleyici olacaklardır. Her türlü geometrik şekilden yararlanın.
3. Doğu:
Bagua’nın sol ortasını oluşturan 3 numaralı bölüm, doğuyla ve ağaç elementi ile ilişkilendirilmektedir. Bu bölüm yaşamımızın “sağlık, aile büyükleri ve aile yaşamı” enerjilerinin aktığı kısımdır. Sağlıklı bir aile yaşamı, ruhen ve zihnen güçlü olmamızı sağlayacaktır. Ruhen ve zihnen iyi durumda olan bir kişi, fiziksel olarak da sağlıklı olma potansiyeline sahiptir.
Metalin ağaç elementi üzerinde olumlu olmayan etkisi olduğundan her şeyden önce bu bölüme hiçbir metal obje koymamanızı özellikle anımsatmak isterim. Haritanın bu alanından destek almak isterseniz, ağaç elementinin ana rengi olan yeşil ve türevleri ilk ve en kolay destekçiniz olacaktır. Ayrıca sağlık ve aile büyüklerini temsil eden çeşitli objelerden yararlanabilirsiniz. Yaratıcılığınızı ortaya koymaktan çekinmeyin. Geometrik formunuz dikdörtgen bu alanda.
4. Güneydoğu:
Bagua’nın sol üst köşesini oluşturan 4 numaralı bölüm, güneydoğuyla ilişkilendirilmektedir. Ne kadar güzel şeylere sahipsiniz. İşiniz, eşiniz, iyi geçinen aile üyeleriniz var. Bunları süreğen kılmayı umut ediyorsunuz. Ya çok paranız olmalı ya da kazandığınız paranın bereketi. İşte bu bölüm, bu konudaki isteğinizi sağlamak üzere, enerji akışının düzenlenmesini beklemekte….
Ağaç elementinden ateşe geçiş yapılan bereket köşesinde ana renkler zümrüt yeşili ve yakut kırmızısıdır. Bu alanda söz konusu renklerde objeler, dikdörtgen biçimli tablolar, biblolar ve birkaç canlı bitki bulundurmak gerçekten bolluk ve bereket anlamında desteklenmenize yardımcı olur. Hem dikdörtgen hem de üçgenlerden yararlanın.
5. Merkez:
Bagua’nın tam ortasında kalan 5 numaralı bölüm, merkezle (Tai Çi) ilişkilendirilmektedir. Her yönden akan enerjiler burada birikirler ve daha sonra bu enerji deposu, enerjisi azalan yöne doğru var olan stoklardan güç yollar.
Toprak elementinin alanındayız. Ağır yayvan ve yatay objeler ile bu elementin ana renkleri olan, sarı, turuncu ve kahverengi renkler bu bölümü güçlendirmekte büyük destek sağlar. Kare formlu eşyalarınız için en uygun alandasınız.
6. Kuzeybatı:
Bagua’nın sol alt köşesini oluşturan 6 numaralı bölüm, kuzeybatıyla ilişkilendirilmektedir. Bütün kazandıklarınızla mutlu olmak, yaşamdan zevk almayı sürdürmek istiyorsunuz. Geniş bir ufka sahip olmanız gerekli. Yenilikleri size tanıtacak dostlara, yeni yerler görmeye, aileniz ve mesleğinize olan ilginizin canlı kalmasını sağlayacak, ev ve iş dışı etkinliklere gereksinmeniz var. Gelin kuzeybatıyı güçlendirin, bunlar size kendiliklerinden ulaşsınlar.
Sizi destekleyeceğine inandığınız kişilerin resimleri, anlara ait hatıra eşyaları, gökyüzü ile ilişkili obje ve resimler, gidip görmek istediğiniz yerleri temsil eden her türlü obje bu güçlendirme işi için uygun. Ayrıca, başta çok koyu gri (antrasit) olmak üzere, koyu renkler, dairesel, küresel ve amorf formlar ayrıca yardımcınız olacaktır.
7. Batı:
Bagua’nın sağ ortasını oluşturan 7 numaralı bölüm batıyla ilişkilendirilmektedir.
Günbatımını temsil eden batı yönü, yaşam içinde de orta yaşla bağlantılıdır. Çocuklarımız olmuştur veya olması için hazırlıklar başlamıştır. Önemli olan çocuk sahibi olmak değil, onların önce kendilerine, sonra çevrelerine yararlı birer birey olarak yetişmelerini sağlamaktır.
Bu köşede beyaz, gri, gümüş renkli objeler, sizin için yaratıcılık temsil eden sembolik eşyalar, çocuklarınızın ulaşmasını istediğiniz yeri temsil edecek belge, resim vb. kullanabilirsiniz.
8. Kuzeydoğu:
Bagua’nın sol alt köşesini oluşturan 8 numaralı bölüm, kuzeydoğuyla ilişkilendirilmektedir. Burası “kendini tanıma/bilme ve zeka” enerjilerinin devindiği bölümdür. İyi bir kariyer ve mutlu bir aile yaşamının varlığı, kişinin kendini yeterince tanıdığının ve bu tanıyı olumlu kullanmayı başardığının bir göstergesi değilse, nedir?
Bu köşenin rengi su ile ağaç elementin arası olan koyu yeşil. Form, amorf ve dikdörtgen. Kendinizi tanıma ve bilme yolunda ne yapmak istersiniz, kimden rehberlik almayı seçersiniz? Onu temsil eden objelerden destek alın.
9. Güney:
Bagua’nın üst ortasını oluşturan 9 numaralı bölüm güneyle ilişkilendirilmektedir.
Bu bölüm yaşamımızın “şöhret-ün-itibar” enerjisinin devindiğinin varsayıldığı kısımdır.
Bu köşeyi güçlendirmek, ateş enerjisinin yaşamınıza daha fazla katılmasını sağlayarak, canlılığınızı ve ününüzü arttıracaktır.
Burası ateş elementinin alanı. Rengi elbette parlak, canlı kırmızı. Sayısı dokuz olduğundan burada 9 adet kırmızı gül ya da mum bulundurmayı önerenler var, aman siz sakın onlara uymayın. Ancak şöhret kazanmak istediğiniz her hangi bir konu varsa, işte bunu sembolize edin. İyi ressam, iyi insan, akıllı sanayici ya da başarılı ebeveyn… neyle anılmak isterseniz, onunla destekleyin.