“Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.”
Yunus diye görünen kim? Yunus Emre, ete kemiğe bürünüp Yunus diye görünmedi herhalde. 🙂 O zaman bu sözdeki “gizli” özne kim?
Ete kemiğe büründüm, Hasan diye göründüm.
Ete kemiğe büründüm, Mustafa diye, Ayşe diye, Fatma diye, Ahmet diye… diye diye göründüm.
Anne diye göründüm. Baba diye göründüm. Kardeş diye göründüm. Görümce diye göründüm. Öğretmen diye göründüm. Taksici diye göründüm.
Koyun kendi adınızı buraya ve tekrarlayın: Ete kemiğe büründüm, …. diye göründüm.
Ne güzel göründün. İyi ki de göründün. Görünürken bir başka güzelsin, görünmezken bir başka…
Hep seni aradım durdum da, bilirdim her yerdesin hatta da görür de görmezdim…
Çocuğum olarak bildim de seni, bana Özün oldun; Sonsuz oldun göründün…
Eş oldun, Sevgili oldun da elin elime değdi, Ete kemiğe bürünene sarılabildim…
İyi ki göründün, İyi ki göründük ve de iyi ki görüyoruz…
Görünen de Sen, Gören de Sen…
Her yerde Sen, Her şey de Sen…
Bilmem ki nasıl söylesem…