Duyusal, duygusal, düşünsel ve sezgisel olarak birbirimize ne kadar erişim iznimiz var? İnsanlar ve en önemlisi karşıt cinsiyetler arasındaki sağlıklı iletişim ERİŞİLEBİLİR olmaktan doğar.
Ancak erişilir olduğunda ulaşırsın.
Bedenimiz, duyular sistemi ile bilgiyi alır ve işler. Hazza, zevke, lezzete, keyfe, coşkunluğa diğeri aracılığı ile ulaşmak, diğerine erişim izni vermekten geçer. Duyularımız aracılığı ile partnerimize ne kadar erişim izni veriyoruz?
Kendimizin kendimize koyduğu erişim engelinin idrakinde miyiz?
Duygusal erişim, bir başkasının seninle empati kurmasını sağlar. Anlaşılmamaktan şikayet edip duruyoruz, peki anlaşılmak için ne kadar istekli ve izin vericiyiz?
Tüm boyutlarımızda erişim haline açılmak, sonsuz bir okyanusa açılmak gibidir. Beraberinde güven ve teslimiyeti getirir.
Neşe, coşku ve keyif dolu bir yolculukla VAROLUŞA erişmenin önünde hiçbir engel yok! Acıya odaklı zihnini aradan çekip, erişilebilir alanda boşluk yarattığında “haz” kendiliğinden içine dolar.
Bir kez sahici anlamda erişilir olduğunda her an ve her saniye nur-u şifa olarak akmakta olan rahmeti görmen, anlaman, kucaklaman ve sahip çıkman mümkün olacaktır.