Derslerim bana öğretti ki cahile karar yetkisi verirsen sistemi çökertir. Cahilin haklı gibi görünen talebini kabul edersen kısa sürede başarısız olursun ve bu başarısızlığın tüm sorumluluğu senin üzerinde olur. Cahil, sen bir karar verdiğinde bağıracak, yaygara yapacak, suçlayacak, yandaş bulup sana saldıracak, boş gürültü çıkaracaktır. Aklı yoktur ama ağzı vardır. Bu yüzden konuşmaz ama bağırır. Seni sağır edecek kadar bağırır. Mantığı olmadığı için ona söylediğin mantıklı sözlerin bir anlam ifade etmez. İstediği olunca ne yazık ki tüm sistem battığı ve hepiniz altında kaldığınız için bağırır. Bu durumun kendi talebi olduğunu anlayamaz. Olaylar arasındaki bağlantıları kuramaz çünkü. Suçlar. Daima suçlar. Cahilin özelliği suçlamak, akıllının özelliği iyileştirici ve iyileştirdiğini koruyucu eylemde olmaktır.

Cahil, istediği olmadığında da bağırır çünkü anlamadığı bir huzur ve mutluluğa, güvenlik ve barışa karşı ölesiye bir korkusu vardır. Sakın ola cahilin talebini kabul etmeyin, pozisyonunuzu onun istediği şekilde değiştirmeyin, sakın ola onunla uzlaşmayın, ölün de gene uzlaşmayın çünkü onun talebi zaten ölümden beterdir, sakın ha acımayın çünkü bunun merhametle ilgisi yoktur, sakın ne istediğini bildiğini ve seçim hakkı kullanabileceğini sanmayın, gerçekten merhametiniz varsa cahilin istediğinin tam tersini yapın ve sakın ola ki cahilin gücünü hafife almayın.

Cahil, düşünmeyecek ama eyleme geçecektir. Hem de bitmek bilmeyen enerjisiyle. Bu sebeple sizin de bitmek bilmeyen enerji yaratacak bilgece bir bakışınız olmalı. Hayatınızı enerji yaratacak şekilde yaşamalısınız. Akıllı olmanın bir göstergesi de enerji bulabilmektir. Sizi kim bu hale soktu bilemem ama asla cahile teslim olamazsınız. Cahile yenilirseniz cehalete kurban gideceğinizi, kendinizin cahile dönüşeceğinizi, cahili yenerseniz onun çocuğunu akıllıya dönüştürmek zorunda olacağınızı unutmayın. Sakın ola ki cahilin çocuğunu akıllıya dönüştürme çabanızı bırakmayın.

Cahil ne kadar yaygara yapsa da bunu sürdürün. Dünyayı cahilin elinden korumanın ve cehalet zincirini kırmanın büyük bir yük ve sorumluluk hatta zorunluluk olduğunu unutmayın.

Cahilin sadece bugünü görebileceğini, onu da kusurlu göreceğini ama olayların ne yöne evrileceğini asla kavrayamayacağını unutmayın. Cehaletin yaratabileceği tek şeyin ızdırap olduğunu unutmayın. Cahile, bilge gibi yaklaşmanın, cahile bilgeye verilen hakları vermenin hem büyük bir cehalet, hem büyük bir acımasızlık ve eziyet hem de korkunç bir tehlike olduğunu unutmayın. Yine unutmayın ki cahil sizi bilge olduğunuz için asla sevmeyecek; bunu beklemeyin. Unutmamanız gereken son ve en önemli şey ise şudur: cahil kendini akıllı ve yeterli sanacaktır.

Golyatı yenmenin tek yolu onu akıllandırmaktır.

Başın sağolsun canım İzmirim.

Cem Şen

1968 yılında doğdu. 1981 yılında savaş sanatları eğitimi almaya başladı. 1987 yılında Zen Budizm’in Türkiye’deki temsilcisi olan İlhan Güngören ile tanıştı ve 1987-1990 yılları arasında Güngören’in asistanlığını yaptı. Bir yandan Güngören’i Zen çalışmalarında ve Tai Chi Ch’uan derslerinde destekleyen Cem Şen aynı zamanda Namık Ekin, Mustafa Aygün gibi eğitmenlerle savaş sanatları eğitimini sürdürdü. 1990 yılında ilk çeviri eseri yayınlandı. Aynı yıl çalışmalarını tümüyle Taocu çalışmalara yönlendirdi. Sırasıyla Mantak Chia, Master Wang, Master Wu, Eric Steven Yudelove gibi ustalardan eğitim alan Cem Şen aynı zamanda bu ustalardan farklı Taocu sistemleri öğretme yetkisi de aldı. Halen ustalar ile çalışmalarını ve dünyanın farklı yerlerinde bulunan yaşayan büyük bilgelerle iletişimini ve arayışlarını sürdürmektedir. 1991 yılında Dharma Yayınları’nı ve ardından 2003 yılında bu yayınevinden ayrılarak Klan Yayınları’nı kurmuş olan Cem Şen’in içlerinde “Enerjinin Dansı: T’ai Chi Ch’uan” ve “Dolmuşa Binme ve Dolmuştan İnme Sanatında Zen” adlı kitaplarının da bulunduğu 8 kitabı ve yaklaşık 40’a yakın çeviri eseri bulunmaktadır.