Bir kıyıya sığınmış tekneler gibiyiz insanlık olarak, ama teknelerin hiçbirinde çapa yok. Ortada öylece duruyoruz günün rüzgarsız, denizin dalgasız olacağını umarak. Günler geceler boyunca dua ediyoruz ki yarına dalga çıkmasın, fırtına olmasın diye…
Bir hafta günlük güneşlik hava, çarşaf gibi deniz olunca mutlu oluyoruz hemen. Ama elbet geliyor dalganın zamanı ve çarpıveriyor sahile, çapasız duran tekneleri… Alabora ediveriyor herkesi deniz… Burada suçlu olan kim? Varoluş sebebini yerine getiren deniz, rüzgar, dalga mı; yoksa çapasını atmadan öylece bekleyen tekneler mi?
Sen ey güzel kardeşim. Çapanı atmazsan içindeki derinliklere, salıverirsen kendini öylece… Elbet tepende patlayacak dalga ve alabora olacaksın bir anda… Tüm gözünü dikersen dışarıya ve sürekli kontrol edersen etrafındaki denizi, elbette kaçırıverirsin teknenin içinde gizli saklı duran çapanın yerini…
Buluver önce teknendeki varoluşunun çapasını ve salıver sevginin okyanusuna… Sonra seni artık etkileyemez ne rüzgar, ne deniz, ne de dalga…
Varlığını, bilincini, farkındalığını yanlış yerde arıyorsun en güzel kardeşim. Dünya sana getiremez asla bunları artık anla… Getiremez ama işaret edip durur hakikatin nerede olduğunu günden geceye zamanla…