“Sürekli aynı yerlerde dön dön bitmiyor, acaba burada mı kalmalıyım bilmiyorum. Ama buruğum.” sorusu geldi geçenlerde.
Buruksan zaten burada kalmaktan için razı gelmediği içindir. Artık bir sonraki evreye geçişin vakti gelmiştir de sen bir şeyleri farklı yapmalısındır.
Vakti zamanında aynı noktadaydım. Nice çalışmaya katılmış, nice kitap okumuş, nice faaliyet yapmıştım. Her gün gökyüzünde yeniay dolunay takip edip umut etmekten de gına gelmişti. Yorulmuştum. İşte o noktada dilimden bir dua döküldü. O duayı paylaşmak istedim, elbette ki o vakit olan (Kasım 2015) bilinçten döküldüğü haliyle:
“Sevgili Yaradanım, İçsel Benliğim, İç Sesim, Varlığımın Özü…
Hayatımın bundan sonraki bölümünde seçimlerimi sevgi, şefkat ve hakikat kökeninden yapmayı seçiyorum. Fakat işin aslı bu seçimi yapmakla birlikte, neyi nasıl yapacağımı bilmiyorum. O kadar çok korku temelli, tepkisel, kendini korumaya yönelik, öfkeli seçim yaptım ki… Neyin sevgiden, neyin korkudan kaynaklandığını bilemiyorum cidden. Gelen geç demenin, sınırlarını yok etmenin ve benzer şekilde ‘iyilik’ adı verilen eylemlerimin de ardında aslında sadece kabullenilme ve onaylanma çabası olduğunun da farkındayım, bu da korku temelli seçim aslında…
Sevginin, şefkatin ve hakikatin ne olduğunu ve onlarla dünya üzerinde yürümenin nasıl bir şey olduğunu da bilmiyorum… Cidden bilmiyorum… Bana bu seçimin yolunda rehberlik eder misin? Neyin sevgiden, neyin korkudan kaynaklandığını cidden bilemiyorum. Bana sevginin, şefkatin, kabullenişin, hakikatin yolunu gösterebilir misin? Çünkü artık yolumda bu köklerle yürümeyi yapmayı seçiyorum…
Rehberliğini seve seve kabul ediyor ve kucağımı sana açıyorum… ”
Bu duaya öyle muhteşem bir yanıt geldi ki… Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı…
Hele bu ilk adım bir atılsın. Bakalım size gelecek yanıt ne olacak?