Klasik Reiki’nin aurasına az geldiğini düşünen zatı muhteremlerden biri, taze bir Reiki çeşidi bulmayı aklına koymuştur. Ne 21 gün dağlarda gezmeyi, nede Japonca öğrenip tapınaklarda kalmayı göze alamadığından, en garantili ve kısa yol olan rehber bağlantısını seçmiştir.
Niyet bellidir, istek de yapıldığında evren olması gerekeni yapacak ve en tazesinden, en şekilli sembolleri olanından bir Reiki çeşidi verecektir.
Reiki çeşitlerine çeşit katarken çalışmalar sırasında mutlaka tek kişi olmalıdır, bu adettir, ama gelen Reiki’nin de yeni bir şeyler verebilmesi için başlangıcında mutlaka farklar olmalıdır.Yüzyıllar önce bulunan bir enerjinin evrim geçirebilir olması gerekliliğini düşünerek, yanına yardımcı babında bir arkadaş daha bulur ve işe koyulurlar.
Kısa bir hazırlık dönemi ve evrene paketler halinde gönderilen niyetler sonucunda otururlar bağlantı masasına.
– Kiyaak kaaik kaaik kaaik
– Ne oluyor yahu?
– Kanal bağlantımı gerçekleştiriyorum görmüyor musun? Kanala giriyorum.
– Bir şey görüyorum ama sen mi kanala yoksaa…
– Sus!!.. Zaten bağlantının ortasında konuştun diye konsantrem uçtu.
– Tamamda o sesler neydi şimdi anlayamadım.
– Hıh cahil şey, frekans kontrolü yapıyordum, malum evrende varolan her şeyin bir frekansı vardır, ve ben de kendi frekansımı yüksek katlardaki frekanslara ayarlamaya çalışıyorum.
– Peki bu ayarlamanın daha sakin bir yöntemi yok mu?
– Var tabi, ama yükseltmenin değil de alçaltmanın yöntemi var. Alırım bıçağı elime keserim dilini, senin frekansın sonsuza kadar yükselir benimkide otomatikman düşer. Az daha konuşursan cidden yükselticem frekansını.
– Bu sinirle nasıl frekans yükselteceksin anlamadım ama neyse, hadi susuyorum, sen devam et, hayırlı bir şey yapalım dedik, bozmayalım.
– Başlıyorum…… Kiyaaaak, kaaik kaaik kaaiik, kiiiik….
– ??
– NiiiivoooooooooohaaaaaaaaAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
– (adama şimdi çüş desem kızacak, demesem kendime saygımı yitireceğim, ama geyik de iyi gidiyor, arkadaşlara anlatacak çok hikaye çıkacak gibi, neyse az sabredeyim)
– Hönnk, hönnk öhhöö öhöööğaaaaaa…..
– Bağlandın mı??
– Suuu suuuu ssssssssuuuuuuuuuuuuuaaaeeeeeee, ölüyom lan SUUUU
– Tüh Allah kahretmesin, dur getiriyorum…… Al iç şunu geberip gidicen.
– Fırrk fırrk
– Noldu? O sesleri çıkarıyorsun diye kızıp boğazına sarıldılar dimi, belliydi böyle olacağı.
– Ne saçmalıyorsun sen yahu, tam da enerjiyi almaya başlamıştım ki, frekansımı daha da arttırmam gerektiği bilgisi geldi.
– Sen de frekans arttırmayı böğürmeye eşdeğer gördüğün için abandın dimi, umarım kopmuştur ses tellerinden iki tanesi de görürsün gününü.
– Biliyordum ben bunun olacağını zaten, vaktiyle vizyonunu görmüştüm.
– Böyle böğüren birine ne olacağını bilmek için vizyon görmeye ne gerek var.
– Bak şimdi, tekrar bağlantıya giricem ama sende iyi konsantre ol, tek başıma enerjiyi kaldıramıyorum, ben prosedürü ve bilgileri alırken sana da semboller falan gelir herhalde.
– Ismarladın mı yani?
– İçimden bir ses öyle diyor.
– (sen benim içimdekinin neler söylediğini bir bilsen)
– Hadi başlayalım artık…
Bir süre sonra zatı muhteremler gerekli frekans arttırıcı tedbirleri aldıktan sonra bağlantıya geçerler.
Grand master olma yolunda emin ve gürültülü adımlarla ilerleyen arkadaşımız önce kendini bir boşlukta bulur, sakin sakin boşluğun tadını çıkarırken bir ışık hüzmesi yukarıdan aşağı doğru yavaşça inerek önünde durur.
Işık hüzmesinin içerisinden mekanik bir sesle bağlantı kurulmuştur.
– Hoş geldin
– Hoş gördük
– Adım attığın bu yolda bizden istediklerini sana vereceğiz. Ama hazır olup olmamanla ilgili şüphelerimiz de yok değil.
– Ben kendimi buna hazır hissediyorum, bu güne kadar yaşadıklarım benim buna hazır olduğumu, çıktığım yükselme yolunda hızlı adımlarla ışığa yaklaştığımı gösteriyor.
– “Sen” buna eminsen “Biz” sana bir şey diyemeyiz, evrenden talep ettiğin şey her ne ise talep ettiğin sürece verilecektir, ama almaya hazırlandığın olay hakkında sana bazı uyarılar yapmalıyız.
– Yapmayın Allah aşkına ne uyarısı, sizden ne gelirse hazır ve razıyım, yanlış bir şey verecek değilsiniz ya, en azından “bana” vermezsiniz.
– Evrensel işlevi bu kadar iyi biliyorsun yani
– Evet evrenselliği tüm yanlarıyla özümsedim, hata yapmadığımı biliyorum.
– Ama her hediye, paketi kadar güzel olmayabilir.
– Kimin verdiğine bağlı.
– Kime verildiğine?
– Elbette bağlı ama sonuçta “bana” veriyorsunuz, ne yanlış olabilir ki.
– Düşünüyorum da haklısın aslında bu hediyeyi “sana” verdiğimiz sürece bir yanlış olmaz, hatta bununla ilgili sana uyarı yapmamıza bile gerek yok. Artık sana verdiğimiz bilgiler ve arkadaşına verilen sembollerle birlikte bunu bir bütün halinde yaymaya başlayabilirsin, bu bilgiye ihtiyacı olan herkes seni bulacaktır.
Diyerek zatı muhteremin arzu ettiği bilgi topağını kendisine verirler, diğer yanda yardımcı rollerde biraz da zorunlu olarak bulunan arkadaş ta üzerine düşeni yapmış ve bilgi topağının “kendince sembollerini” almıştır.
– Süperdi oğlum, ne istediysem aldım, artık bir misyonum var ve bu bilgiyi layığıyla yaymam gerektiği söylendi.
– Aman ne iyi, hayırlı uğurlu olsun, istediğin semboller de sanırım benim gördüğüm o çarpık çurpuk şeylerdi.
– Çarpık deme sembollere onları bize üstatlar verdi, her birinin bilgisi bende mevcut. Kutsal sayılır onlar.
– Doğru, sembollerin ne suçu var, bir araya gelmiş birkaç çubuk ve spiral falan, etrafta “çarpık” denmeye layık bir sürü şey var…
– Bilgileri zaman içerisinde hatırlayacağım sanırım, eh bu da normal zaten, her şeyin bir sırası var, ama şimdilik bildiğim şey bu enerjinin normalden 7 kat daha hızlı etki ettiği ve daha üst katlardan geldiği, yani bu zamana kadar gelen enerjilerin en üstünü, en kalitelisi, en iyileştiricisi, en eni….
– Madem böyle bir şey vardı da niye bu zamana kadar verilmedi sence?
– Aydınlanmış varlığa sual olunur mu evladım, vardır bir bildikleri, hani hep deriz ya “vardır bir hayrı”
– Evet vardır, yani umarım bizim için bir hayrı vardır.
– Çizsene şu sembolleri.
– Bak şimdi bana gösterilen 2 sembol oldu, birincisi aktivasyon sembolüymüş.
– Evet evet biliyorum, malum bilgilerini aldım ya, bak şimdi hatırladım ne olduğunu, svastika sembolünün içsel titreşimini uyandıran, özde svastika, genelde ise insanın özünde titreşimleri var olan, bu sembole mensup yaşam formlarının tinsel aktivasyonunu yapacak bir sembol, bu yüzden çok kuvvetli, bir nevi enerjiyi açan anahtar görevi de görüyor, ama çizimini bilmiyorum, anlatsana
– Bak anlatmadan önce bir şey söyleyeyim, ne bu sembolü ne diğerini çok tuttum diyemem, hele ikinci sembol tam acayip, yani anlatmayı bırak nasıl çizeceğimi bile bilmiyorum.
– Aaaa bak sen bunu anlatırken bana gene bilgi geldi, bu sembolle enerjini kokusu çıkacakmış.
– Çıkmadı mı sence?
– Kudretinden sual olunmaz Allah’ım, öyle bir enerji bahşetti ki bize şu ana kadar verilenlerin en hızlısı, en ışıklısı, en etkili ve en kokulusu, anlıyor musun ben? Bunu kullanırken hissetmekten de öte kokusunu duyacağız…
– Tahmin ettiğim şeyse tereddüt bile etmiyorum zaten.
– Şifanın kokusu adında bir de kitap yazdım mı tamamdır.
– Abi o kadar birikimin var mı ki senin?
– Oğlum ortalık kopya kitap kaynıyor, alırız bir Reiki kitabı, sayfa sayfa bizim bilgilere göre çeviririz, konuların yerini de değiştirdik mi sorun kalmaz.
– Yapılmamış bir şey değil, bir tane fazla olursa ne olur ki, benim de kafama yattı doğrusu.
– Kitap sonraki iş, önce bilgileri toplayalım, şu ilk sembolü bana bir çizsene.
– Al kağıdı kalemi eline, anlatıyorum… Önce kağıdın ortasında bir nokta belirle, yukarı doğru bir dikey çizgi çık, sonra aynı çizgiden aşağı, sağa ve sola çiz.
– Evladım şuna usturuplu bir “artı” desene yaa.
– Olmaz abi, artı dersem yukarıdan aşağı doğru çizerler, ki bunun çizimi öyle değil, noktadan dışarı doğru çıkıyor tüm çizgiler.
– Üfff çizimdeki inceliğe baksana, noktadan yayılan enerji kanalları, hiç bir sistemde böyle bir çizim ve bilgi verilmemişti, resmen enerji kaynağının özü çizimle anlatılmış.
– Büyük bir şey mi yani bu?
– Elbette büyük, hatta ekstra büyük. Eee devam et sen, çizimi bitirelim
– Şimdi abi dört yöne çizdik ya bu çizgileri, her birinin farklı yöne doğru uzanan daha kısa çizgileri de var.
– Hadi bee, oradaki inceliği “ben” bile anlayamadım, eeee
– Şimdi bak, en üstte yani ilk çizdiğimiz çizginin ucundaki diğer kısa çizgi, sol yan tarafa giden çizgiye 45 derece paralel olarak çiziliyor, alttaki de aynı yöne doğru ve aşağı olarak çiziliyor, simetrik yani.
– Vay be, çizim bu şekliyle yukarıdan bakan tahterevalli görüntüsü alıyor,
– ????
– Denge oğlum bu denge, enerjinin “Yin”i ve de “Yang”ı, hadi buradan da bulduk bağlantıyı.
– Sadece bir sembolünün 4 çizgisinden nasıl bu kadar anlam çıkartabildin sen ya?
– Bilgi, birikim ve araştırma diyelim kısaca.
– Diyelim tabi. Şimdi diğer çizim sırası şöyle sağdaki uç noktadan yukarı çıkan dikey çizgiye doğru bir çizgi daha çiziyorsun, aynı derecede ve yönde bir çizgiyi de sol uca çiziyorsun, yani ilk grubun aynısını 90 derece saat yönünde çevirerek sağ ve sol uçlara ekliyorsun.
– Şuna bakar mısın, resmen elleri havada bir insana benzedi, enerji kaynağını işaret eder gibi, buna da şöyle bir açıklama yapabiliriz, sembol tamamlandığında enerji kaynağından 4 büyük melek tarafından 4 farklı yöne taşınan en baba yeni enerjinin insanın yinyang dengesini sağladıktan sonra gerekli açı ve açılımlarını da gerçekleştirip aktivasyonunu da sağlıyor ve yeni enerjiye kanal olması işlemi gerçekleşiyor. Sonrasında gelsin kokulu Reikiler.
– Abi herşey tamamda şuna “Reiki” demesek. Yani ne bileyim içim pek kabul etmiyor gibi, sanki bir şeyleri rencide ediyormuşuz gibi.
– Olur mu güzel kardeşim, olur mu bilgisiz cühelam, şu an moda ne? Salı pazarında “Hülya Avşar’da buradan alışveriş ediyoooo” yerine “dünyanın tüm güzel kadınları buradan alışveriş ediyor” deseler aynı yeri tutar mı?
– Aslına bakarsan tüm kadınlar deyince çoğunluk olduğu için daha dikkat çekici oluyor.
– Ama öyle değil işte, önemli olan kimin tanındığı, kimin moda olduğu. Pantolon üretenler neden kendilerine has bir marka çıkarıp kendi işlerine bakmaktansa, bilinen bir markanın adını taklit ediyorlar?? Şimdi buna başka bir isim versek olmaz, ne modaysa onun ismi üzerinden gitmemiz lazım.
– Abi önce araştırsak mı acaba? Malum 15 dakikada bir Reiki çeşidi çıkıyor ya, şimdi aynı isimle bir şey atmayalım ortaya, boşu boşuna milletle hır çıkartmayalım.
– Öncelikle şunda anlaşalım, “biz” değil, “ben” var ok? Sakın yanlış anlama, ilerde başın ağrımasın diye söylüyorum. Yani bu sistemin tüm sorumluluklarını göğüslemek amacıyla bunu diyorum.
– Lafın gelişiydi zaten, çok da meraklı değilim, hatta neden buradayım hala anlamış değilim. Anlatayım sembolleri gidicem zaten.
– İkinci sembol master sembolü diye biliyorum, yani malum oldu şimdi, dur not alayım hemen.
– Evet “Master” sembolü, hatta “Grand Master” sembolü, bu sembolü alırken bana da bir miktar bilgi verdiler, istersen seninkiyle karşılaştıralım.
– Yok yok ne gerek var, sen çiz sembolü, bu sembolle enerjinin kokusunu da duyacağız ya ondan çok merak ediyorum.
– Abi bak ne dersen de, ben sana bilgileri anlatacağım, ben de seninle birlikte gözlerimi kapayıp bilgi almaya çalışırken bir anda bir ışık topu gördüm, yuvarlana yuvarlana bana doğru geldi, ayaklarımın dibinde durdu, inanmayacaksın ama üzerinde “üzerine alınma bu sana değil diğer arkadaşına” yazıyordu, bilgileri ve sistemi sen alıyorsun diye öyle yazdığı fikrine kapıldım ama sembollerin de içinde olduğunu düşünerek topu elime aldım, çok yumuşak ve sıcak bir şeydi bu.
– Tabiki öyle olacak, enerji ne kadar titreşimi yüksek olursa o kadar sıcak ve yumuşak olur.
– Bu şeyin nasıl açılacağıyla ilgili bir bilgim olmadığından elimi bilinçsizce topun içine daldırdım, önce ilk sembolü çıkarttım, ilk bakışta svastika sembolünü çağrıştırıyordu ama daha farklıydı, bunun nasıl çizileceğini görmek istediğimi sordum ve sana anlattığım çizim şekli, karşımda film gibi oynadı.
– Tamam onu anladık diğerine geçecek misin artık?
– Ok sen istedin, anlatıyorum. Al abi eline kalem kağıdı. Master sembolü şu abi, parmağını bir noktaya koyuyorsun, bu merkezi temsil ediyor, merkezden aşağı, parmağını üç boyutlu olarak genişleterek bir spiral daire çiziyorsun.
– Çakra spirali gibi mi?
– Benzer sembol ama daha bir boyutlu, daha bir yumuşak, daha bir dumanlı…
– Nası dumanlı yani???
– Ya abi anlatmaya çalıştığım da o zaten, çakra spiralinden ziyade Mc Donalds Dondurmasına benziyor, anlıyormusun? Yukarda ufak noktadan aşağıdaki daha kalın ve kallavi noktaya kadar üç boyutlu bir spiral çiziyorsun, bu sana neyi hatırlatıyor abi??
– Vallaha bana verilen sembol bilgisine göre özde “ben”i yani sistemin kurucusu Grand Master’i temsil ediyor olmalı ama anlattığınla bir bağlantı kuramadım, hem bu semolün kokusu neresinde?
– Hala anlamadın mı abi, kokusu dumanı he rşeyi üzerinde, al abi artık mesajı….. kokuttunuz diyo abi, ettiniz sistemlerin içine diyoo. Sana da açık açık b.k herif diyo.