Bir rüya gördüm; yabancı bir ülkedeydik eşimle. Deniz masmavi, kumlar incecik, güneş parlıyor. Sağlıklı, mutlu yüzlerimizi de gördüm, neşeli, umut dolu. Sonra birden kendimi kollu kumar makinelerinin birinin yanında buldum rüyamda, kolu çektim ve yüzlerce madeni para döküldü yerlere. Tam o sırada hamile olduğumu öğrendim.

Galip’in dediğine göre yüzümde sonsuz bir gülümsemeyle uyuyormuşum. Sabah, neşeli uyandım, yakın bir zamanın habercisi gibi gördüm rüyayı, yanılmamışım. Hiç hesapta yokken, ucuz tarafından bir İspanya tatili bulunca kaçırmamıştık, hamile kalmak istediğim zamanlardı, hamile değildim. Yine de tatil boyunca kendime zarar verecek şeylerden kaçındım. Bol bol yürüdüm ama hoplayıp zıplamadım.

Yine de yemek yediğimiz salona her girişimizde koku aşırı derecede midemi bulandırıyordu, Galip aynı derecede etkilenmediğinden şaşırıp duruyordum. Derken bir sabah derin ispanyolcamla yanlışlıkla iki menü birden sipariş ettim ve hata bende olduğundan yemekleri geri çevirmedim. Durum şu, sabahın onbiri, Galip yalnızca çay söylemiş, benim önümde bir tabak sosis, patates kızartması, bir hamburger, bir yumurta, iki tost ekmeği. Hepsini yedim bitirdim, soluksuz. Galip dehşet içinde beni izliyor.

Tatilin son günü valizden aylardır benimle dolaşan hamilelik testlerinden birini çıkardım. Reglim geçmiş falan değil, tam o gün olacak… ya da olmayacak. Uyguladım, beş-on dakika bekleyin diyor. Beş mi, on mu? Ne çıldırtıcı bir bekleyiştir o, testi hazırlayanlar herhalde bilmiyorlar… Ve de test negatif çıktı. Ciddi bir hayal kırıklığı yaşadım, çünkü üç aydır durum değişmiyor.

Valizler toplandı, çöpten testi çıkarıp bir daha baktım. Beni bunu yapmaya iten neydi bilmiyorum. Pozitiffff, inanamıyorum. Galip de gelip bakıyor, evet ben anne olacağım, bi-li-yor-dum…

Sonra uçağın kalkmasına bir iki saat kala bir kollu makineden demir paralar önüme yuvarlanmaya başladı.

Astral bir yolculuğa çıktığıma, sahiden de gelecekten bir günü önceden yaşadığıma inandım.

Ece Arar