Meryem Suresi, 26.Ayet “Artık ye, iç, gözün aydın olsun! Eğer beşerden birini görürsen; ‘Ben Rahman için bir oruç adadım; artık bugün kimseyle konuşmayacağım’ de! “

“Oruç bir ibadet şeklidir ve Allah böyle istemiştir, oruç tutarak aç kalan yoksul insanların halinden, derdinden anlarız ve şükrederiz” diye düşünenler, bu düşünce biçiminin geleneksel yönüne tutunmuşlar ve farkındalıktan yoksun olarak bir ritüelin devamlılığına destek vermişlerdir.

Oruç Farsça bir kelimedir ve Kuran’da bu kelime geçmemektedir. Kelimenin aslı “günlük” anlamına gelen “Ruze”dir. Önceleri “Oruze” olarak kullanılmış, daha sonra oruç şeklinde ifade edilmeye başlanmıştır.

Arapçada ise orucun karşılığı “savm” kelimesidir. SAVEME; hareketsiz durma, durdurma, engelleme, kök anlamlarından SAVM; hareketsizleşme, sakinleme, tüm olumsuzlukları/zaafları durdurma, dinginleşme, SIYAM ise; karşılıklı, topluca sakinleşme programı anlamına gelir.

Kuran’da oruç kelimesi ile ilişkilendirilen kavramlar bunlardır. Tüm bunlar ile hedeflenen ise Takva’dır ve Takva’nın kelime anlamı “kendilik bilincidir “. “Saygı, Sevgi ve Şükran duyarak varlık bilincinde olmak” anlamını ifade eder. Arapça “Vikaye” kökünden türemiştir. ‘İttika’ kelimesi kendi duygu, davranış ve düşüncelerinin farkında ve bilincinde olmak demektir.

Şimdi zihninde otoprogram haline gelmiş düşüncelerinin geleneksel din anlayışını bir kenara bırakarak tüm bu kavramlara farkındalık getir. Kendine yaptığın çağrıyı duymayacak kadar sağır, görmeyecek kadar kör olamazsın!

Tuttuğun orucun amacı, seni kendi hakikatinden uzaklaştırmış olan keder bombardımanlı düşünce kaosundan zihnini geri çekmek, sadeleştirmek ve meditatif hale getirerek Birlik bilincini deneyimlemektir.

Aç ve susuz kalma sebebine bilimsel açıklamalar getirerek oruç eylemine bir anlam kazandırmaya çalışıyorsun. Oysa anlam eylemde değil niyetin ta kendisindedir.

Niyetin, Öz’üne yaklaşmaktan, hasreti bitirmekten, hep bildiğin ve uzak durduğun gücünü idrak etmekten başka ne olabilir ? Niyetin, aslında senden hiç ayrı olmayan Sen’in rızasını almaktan, kabul görmekten, sevildiğine ve korunduğuna güvenmekten başka nedir ki?

Tüm dinlerin, ruhsal öğretilerin kendilerine özgü oruç anlayışları vardır ve hepsinin niyeti seninki ile aynıdır. Biçim, ifade birbirinden farklı ve değişken görünebilir lakin değişmeyen tek niyet Uyanış, Hakikati Kavrayış, Yuvaya Dönüştür.

Oruç ile resmettiğin imanının şahidi yine sen ol! Ve imanının kazanım ve armağanlarını almak için ölmeyi bekleme!

Niyetini hatırlayarak gün doğumunu selamla. Dinginliğe ve sukunete girerken son bardak suyunda kendi gerçeğini hatırla. İçine girdigin disiplinin şartları ne kadar zorluyorsa seni o kadar susamışsındır Hak’ka ve Hakikate.
Oruç, bedeninin susuzluğu ve açlığı olarak ifade bulsa da, sen ruhunun susuzluğunu ve yoksunluğunu gör. Sokul Rab’bine, sokul kendine.

“Ne kadar yaklaşırsan özüne, o kadar yakınlaşırsın diğerine.”

SATH Bilinç Okulu