İnsanlık tarihinin Âdem ve eşi Havva ile başladığı sanılır hep. Bir Yahudi efsanesine göre ise, Tanrı Havva’dan önce Lilith’i yaratmıştı. Ancak, Lilith Âdem’e itaat etmediği ve onu terk ettiği için lanetlenmiş, bir şeytana dönüşmüştü.
İnsanlığın öyküsü Âdem ve Havva ile başlıyor, öyle mi? Eski bir Yahudi efsanesine gore, bu öykü Âdem’le Havva’dan öncesine uzanıyor. Yani Âdem’in ilk eşi Havva değil, Lilith adında bir kadındır. Ama tarih boyunca gizlice aramızda dolaşıp, her kadın-erkek tartışmasında kendini gösterse de onu çok az tanıyoruz.
Sözü edilen efsane şöyle başlıyor: Tanrı topraktan Âdem ile Lilith’i yaratır. Mutlu mutlu yaşasınlar diye onları cennete yerleştirir. Ama bu ilk insan çifti bir türlü huzur bulamaz. Sorunları mı? Günümüz çiftlerinin sorunlarından farklı değildir. Âdem ilişkide her alanda söz sahibi olmak ister. Ancak Lilith buna karşı çıkar. Özellikle cinsel ilişki sırasında Âdem’in hep üstte yer almasını aşağılayıcı bularak itiraz eder. Kendisinin de Âdem gibi topraktan yaratıldığını, yani eşit olduklarını savunur. Âdem ise kendini, bağışlayan, bereketli gökyüzü; Lilith’i de ürün veren toprağa benzeterek bu şekilde birleşmek konusunda diretir. Âdem tavrında ısrar edince, Lilith, birlikte yaşamalarının zor olacağına karar verip Tanrı’nın söylenmemesi gereken adını anarak göğe doğru yükselir. Sahip olduğu olanakları teperek cenneti terk eden Lilith’in yeri artık dışlanmışlar arasındadır. Çevresindeki cinlerle ve cinlerin kralı Şamael (Şeytan) ile ilişkiye girer ve onlardan çocuklar doğurur.
Bu arada cennette yalnız kalan Âdem, Tanrı’ya dua ederek Lilith’i geri ister. Tanrı, Sanvai, Sansanvai ve Semangelof isimli üç meleği geri çağırmak üzere Lilith’e gönderir. Meleklere, dönmediği takdirde her gün yüz çocuğunun öldürüleceğini söylemelerini emreder. Ama o kesinlikle dönmeyeceğini bildirir. Ve tehdit yerine getirilir…
Lilith, duyduğu acıyla bundan sonra bütün hamile ve doğum yapmış kadınların, bebeklerin baş düşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocukların doğduktan sonra ilk sekiz gün, kız çocukların ise ilk yirmi gün içinde canını alacaktır. Sadece yakınında bu üç meleğin ismi ya da şekli bulunanlara dokunmayacaktır. Lilith artık kötülerin tarafına geçmiştir.
Bunun üzerine Tanrı Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Bu yeni kadın, Âdem’den bir parça olduğu için, ona karşı çıkmayacaktır.
Kötü kadın Lilith
Aslında Lilith hakkında pek çok efsane ve öykü var. Örneğin Talmud’da (Tevrat’ın başta yazılı olmayıp, sonradan yazılı hale getirilen ikinci bölümü) ondan dişi bir şeytan olarak söz edilir. Bu rolüyle bir hayalet gibi yüzyıllarca tarih sayfalarında dolaşır. Kadın ve çocukları hedef alır, erkekleri baştan çıkararak onlara zarar verir. Yaptıkları bunlarla sınırlı değildir. Bir hayalet gibi kadınların beynine girip, erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşını günümüze kadar sürdürür. Bazı efsanelerde de cadı suretinde çıkar karşımıza. Lilith’e hepsi birbirinden farklı, ancak hepsi de kötü yakıştırmaların niye yapıldığını anlayabilmek için geriye dönüp, dinler tarihine ve efsanelere bir göz atmak gerekiyor.
Lilith’in geçmişi tek tanrılı dinlerden çok daha önceye, eski Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanıyor. Genellikle Sümer ve Babil mitolojisindeki rüzgâr tanrıçası Lilitu ile ilişkilendiriliyor. Lil, fırtına ya da rüzgâr anlamına geliyor.
Bir Babil metninde ise, büyük tanrıça İştar’ın tapınak fahişesidir. İştar, eski doğu dinlerinde şehvetli aşkın, tutkunun ve baştan çıkarıcılığın tanrıçası kabul ediliyordu. Bu özellikleri nedeniyle, fahişelerin, özellikle de kült olan tapınak fahişelerinin koruyucu tanrıçasıydı.
Tapınak fahişeliği meşru bir işti. Herodot’un bize ulaşan yazılarında, Babil’de her genç kızın bir kez yabancı bir erkekle cinsel ilişkiye girmek zorunda olduğu bildiriliyor. Ancak, bu tapınak fahişeliği kesinlikle küçük düşürücü bir iş değildi. Babillilerin yabancı erkekleri tanrı olarak gördüğü sanılıyor. Kendilerini onlara teslim eden genç kızlar, simgesel olarak tanrının eşi haline geliyor ve kutsallaşıyorlardı.
Kötü tanrıçalarla da özdeşleştirildi
Lilith’e ait bazı özellikler Babil’in kötü tanrıçası (belki de dişi şeytanı demek gerek) Lamatşu’da da görülüyor. Lamatşu halk arasında albastı ya da loğusa hastalığı olarak bilinen rahatsızlığın ortaya çıkmasını sağlıyor, hamilelere zarar verip yeni doğan bebekleri öldürmeye çalışıyordu. Lilith’in özellikleri Lamatşu’ya aktarılmış olabilir miydi? Yoksa tersi mi yapılmıştı?
Lilith’in Yahudi efsanelerinde ilk kez ne zaman boy gösterdiği bilinmiyor. Çünkü tanrılar ve efsaneler, eski doğu kültürlerinin birçoğunda ortaklı ya da büyük benzerlikler taşıyordu. Yine de her koşulda, Yahudilerin şeytanla ilgili inanışlarında önemli bir yere sahipti. Erkeklerin aklını başından alan bir şeytan olarak görülüyor ve ondan çok korkuluyordu.
Bu konuda en eski kaynak olan Tevrat’a bir göz atıyoruz. Ancak Tevrat’ta bir tutarsızlık göze çarpıyor. Kutsal kitabın bir yerinde “Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı ve onları erkek ve dişi olarak yarattı” deniliyor. Ancak ilerleyen baplarda yaratma daha farklı anlatılıyor: Tanrı doğuda, Âdem’de bir bahçe yapıyor, Âdem’i oraya koyuyor ve yalnız kalmasın diye kaburgasından kadını yaratıyor. Talmud’a göre Âdem ile aynı anda yaratılan bu ilk kadının adı Lilith’tir. Çünkü başka türlü kutsal kitaptaki bu tutarsızlığı açıklamak mümkün değildir.