Felsefeyi başlatma suçunu (!) birine yüklememiz gerekirse, Thales’ i seçebiliriz. Thales, “bilge” denen ilk kişiydi. Milet limanında yaşayan Thales, politikacı, geometrici, astronom ve filozoftu. M.Ö. 585′ teki güneş tutulmasını önceden haber verdiğine inanılır. Yunanistan’ın “7 Dahi Adam” listesini hazırlayan tüm yazarlar onun ismine yer vermişlerdir.

Dünya ve yıldızların pratik bilgisiyle ilgilenen ve pratik bir düşünür olan Thales, “Herşeyin kaynağı su’dur.” der. Thales’in günümüzde “sudan” gözüken sorusu aslında yeni bir düşünce tarzının işaretiydi. Çünkü o, sorulara mitsel oluşumlara başvurmadan yanıtlar aramaktaydı.

Thales gibi Yunanlıları benzersiz yapan şey, bilimle büyüyü birbirinden ayırmaya çalışmaları ve Tanrı’ yı düşünmek zorunda olmadan dünyayı düşünmeye cesaret etmeleriydi.

Thales, Yunanistan’ ın bir kolonisi olan Milet’ te M.Ö. 624 yılında doğdu ve M.Ö.554 ve 548 yılları arası bir zamanda öldü. Thales, büyük olasılıkla hiçbir zaman bir kitap yazmamıştır, ona atfedilen “Nautical Astrology” adlı kitap Thales’ e ait değildir. Thales ile ilgili birincil dereceden bir kaynak, yani onun bizzat yazdığı bir eser günümüze ulaşmamıştır. Onun hakkındaki bilgileri aynı zamanda bir felsefe tarihçisi olan Aristo’dan öğreniyoruz.

Herşeyin başlangıcında ve kaynağında “arche” yani “su” olduğunu söyleyen Thales, bu sonuca nasıl ulaşmıştır?

Buna ulaşmasını, suyun yaşamsal bir öneme sahip olması ile açıklar. Bu temel unsur, sadece herşeyin başlangıcında olmakla kalmaz, aynı zamanda tüm varlıkları da oluşturur.

Suyun katı, sıvı ve gaz hallerine dönüşme “yeterliliği” bulunmaktadır. Bu dönüşümler insanoğlunun gözü önünde olabilmektedir. Su, güneş ısısı ile buharlaşır ve Thales’in görüşüne göre bu, suyun ateşe dönüşümü olarak yorumlanabilir; su, yağmur biçiminde yeniden aşağıya gelir ve toprak tarafından emilir ki bu da suyun toprağa dönüşüm olarak kabul edilecektir ve sonuç olarak su yaşam için gereklidir.

Peki neden Thales: “Nasıl oluyor da sudan tüm varlıklar meydana gelebiliyor?” sorusunu sormaz?

“Thales’e göre, herşeyin başlangıcı bellirli bir unsura dayanır. Bu unsur ya da bu madde “edilgen” birşey olarak anlaşılmaktadır. Edilgen maddenin karşıtını etken yani “canlı” madde olarak benimseyebiliriz. Ancak Thales’e göre, maddenin karşıtına gelecek birşey yoktur çünkü ona göre maddenin kendisi, doğal olarak canlıdır. Canlı bir varlık nasıl hareket eder ve biçimini değiştirirse, canlı olan madde de hareket eder ve değişim halinde bulunur. Yani ona göre temel unsur kabul ettiği “su” da canlıdır. Ve her canlı gibi o da öteki varlıkları kendisinden yaratmak gücüne sahiptir.

Daha sonraları bu “maddeyi canlı sayma ve yaratıcı var sayma” görüşüne “Hylozoizm” denmiştir.

Aristo’nun aktardığına göre bu görüş aynı zamanda, herşeyde Tanrıların gizli olduğuna da inanır, yani herşey tanrılarla dolu demek, herşey canlı demek oluyor.

Thales’ te farklı olan şey, birtakım gözlem ve düşüncelere dayanarak evrenin kaynağını açıklamak için, bir denemeye girişmiş olmasıdır. Thales’ in bu gözlemler dışında, tümüyle kendine ait ancak teorik olan görüşleri de vardır tabii ki. Örneğin, “Hiçten hiçbirşey meydana gelmez.” gibi.

Bu görüşlerini bir yana bırakırsak, Thales’ in evrenin şekli ile ilgili görüşleri de aynı eski şairler gibi, evreni bir okyanusun kapladığı ve dünyanın bu okyanus ortasında düz bir tekerlek (kurs) gibi döndüğü şeklindedir.

Bizim Thales’ in felsefesi hakkında bildiklerimiz varsayımlara dayansa da, sonuç olarak Aristo’ya göre onun görüşleri üç maddeye indirgenebilir:

1- Herşey Tanrılarla doludur,

2- Dünya, su üzerinde yüzen düz bir disktir, ve

3- Su herşeyin kaynağı, özdeksel halidir.

Yararlanılan Kaynaklar: A History of Philosophy – Frank Thilly; İlkçağ ve Ortaçağ Felsefe Tarihi – Ord.Prof.Dr. Ernst von Aster; Philosophy for Everyone – Richard Osborne.

Ebru Dengiz