Bir ağacım ben, hiçbir şarta ya da koşula bağlı olmadan.  Hava nasıl olursa olsun, iklim ne kadar çetin olursa olsun, ben gene de ağaç olmaktan vazgeçmem. Bir gün daha az ya da bir gün daha çok ağaç olmam; ben hep ağacım ve buna her saniye şükür duyarım.

Diğer ağaçların, kuşların, çiçeklerin hatta diğer insanların beni beğenip beğenmemesi, onaylayıp onaylamaması hatta sevip sevmemesi bile beni etkilemez. Ben sadece var olurum. Bazen bir dalımı kırarlar, bazen gövdemi keserler, bana sevgi göstermez ama üzerime başkalarına dair sevgi sözcükleri yazarlar. Dalım kırılır, gövdem yaralanır ama ben asla kırılmam. Zira tüm yaratılanları olduğu gibi kabul ederim. Bilirim ki hepsi tek Bir amaca hizmet eder, Bütünün bir parçasıdır. Kimseyi ne küçümser ne de kendimden büyük görürüm. Herkesi karşılıksız sever ve hesapsız hizmet ederim. Bu benim doğamdır, beni ben yapandır.

Yaşım yüzyıllarla ölçülür insan hesabında ama sonsuzumdur, hiç ölmem. Sadece şekil değiştiririm, devam ederim var olmaya başka alem ve bedenlerde. Kimi zaman başka bir ağaç, kimi zaman bir çiçek kimi zaman da bir kuş. Fark etmez ne olduğum, zira bilirim geldiğim ve gideceğim yer aynıdır hep.

Yapraklarımı böcekler yer, meyvelerimi insanlar, dallarıma yuva yapar kuşlar, sincaplar. Ben ölünce bile bedenimden ateş yanar, evler ısınır, ocaklarda yemekler pişer. Solunan havayı temizlerim diğer canlılar daha iyi nefes alsınlar diye. Gölge yaparım sıcağa, toprağın tutunmasına yardım ederim kaymasın diye, yağmurları pek sever davet ederim kuraklık olmaması için. Bir tırtılın bedenimde kelebeğe dönüşmesi, bir yavru kuşun uçup kanatlanması, donan bir insanın ısınması, yeni doğan bir bebeğin tek bir nefes alması, bir arının dalımda bir damla bal yapması, toprağa bereket katacak bir damla yağmurun düşmesi için tüm ömrümü veririm. Hep hizmetteyim anlayacağınız payıma ve haddime düştüğü kadar…

Sürekli yaradılışa şükürde ve hep hizmetteyim de gene de yetmez bana. Yaradılış mucizesini gördükçe hayretim artar, hayretim arttıkça Aşkım, o arttıkça da hizmetim artsın isterim. Budur benim tek duam. Daha güzel görünmek, daha yeşil yapraklar, daha büyük dallar, daha manzaralı bir yerde ağaç olmak, daha çok sulanmak, daha çok güneş almak, daha yumuşak iklim, daha çok canlının beni beğenmesi, takdiri, sevmesi değildir benim dileğim. Benim dahalarım ve çoklarım farklıdır. Daha çok kuş konsun yuva yapsın güvenle dalıma, daha çok tırtıl yesin yapraklarımı, daha çok temizleyeyim havayı ve nefes olayım tüm canlılara. Budur benim tek derdim, her şeye rağmen, olabildiğim en iyi şekilde var olmak, hiçbir koşula bağlı kalmadan, sadece kaynaktan beslenip, kaynağa dönene dek karşılıksız vererek, yaratılışla BİR olmak. Güvenirim hayatın ilahi akışına ve adaletine. Zira her şey var olur ve yok olur olması gerektiği yerde ve zamanda. Sonra hatırlarım ki ne var oluş ne de yok oluş var, hepsi bir An ahir zamanda…

Ben bir ağacım ve tüm canlılar gibi yaratılışımın tek amacı; sadece var olmak ve Aşk ile karşılık beklemeden hizmet etmektir. Haydi katıl bana…

Aşk ile…

Yunus Emre Berk

Yunus Emre, 1976'nın karlı bir Ocak sabahında, İstanbul’da doğdu. Çocukluk yıllarında başladığı “niye” sorularına, daha sonra “neden” i eklemiş, evrende özüne doğru çıktığı bu seyahatte kendi kitabını okumaya, hep dinlemeye ve izlemeye niyet etmiştir. Geçimini hukuk danışmanlığı yaparak sağlamaktadır -çok şükür- asıl işi ise “3H” dir: Haddini Bilmek - Hizmetini Bulmak - Hakkını Vermek. Kendini keşif ve hizmet yolculuğunda Mevlevi, Sufi, Şaman ve Budist Hocalar ile çalışmış, UCLA’den Mindfulness/Meditasyon eğitimleri almış ve çok sayıda inzivaya katılmıştır. Çok değer verdiği ustasının inisiyasyonuyla Reiki Master’ı da olmuştur. Tüm bunların ötesinde ise halen ve aslen, Rab sisteminde öğrenmeye ve eğitimine devam etmektedir. Adını taşımaktan gurur duyduğu Yunus Emre gibi; her yaratılanı Yaratan’dan ötürü sever ve Olmak için ölmeden önce ölmeye çalışmaktadır.