Kelimeler vardır çekim gücüne sahip, zamanın bir noktasına sizi bir an, renk, imge ve kokuya götürür duraksız. Mesela mı? “ARI” gibi… Evet, yanlış okumadınız… ARI.
Neşeli,güneşli günler ve açık havalarda yapılan enfes pazar kahvaltılarının davetsiz misafirleri Arılar.
“İşte rengarenk bir dünyaaaaaa, çiçeklerle dolu rüyaaaaa!” melodisi ve sözleriyle şu an bile yüzümde kocaman bir tebessüme neden olan, çocukluğumun “iyi huylu” ve “en yardımsever” kırmızı, turuncu saçlı arısı, Arı Maya….
Bir dönem kanser yapıyor iddialarıyla itibarı ciddi anlamda darbe almış, aile bireylerinden, öğretmenlerden gizlice ve derin bir nefesle içimize çektiğimiz teneffüs saatlerine, zamanda yol aldığım geçmişimin, çocukluğumun mis kokulu Arı Maya logolu silgileri.
Ankaralı yıllarımın Büyülü Fener’inde, büyülenerek izlediğim muhteşem yapıt “Eşkıya” filminin ünlü çiçek ve arı repliği;
Cumali: Çok korkuyorum Eşkıya, beni bırakma çok korkuyorum. Baran: Korkma! Sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın. Çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki o arı ben olacağım.
Cümleleriyle “an” ve “zaman” ın bir noktasında yok olup farklı boyutlara gittiğimi hissettiren muhteşem varlıklar; Arılar.
Belki de Dünya’nın en muhteşem navigasyon sistemine sahip olan, yapımlarında 109 derece 28 dakika ve 70 derece 32 dakikalık açıyı kullanan altıgen peteklere sahip yegane savunma mekanizması olarak iğneyi kullanan ancak bunu kullandıktan sonra ilginç olarak kendisi de can veren ilginç varlıklar.
Ekosistem ve Biyolojik açıdan değerlendirdiğimizde ne denli muhteşem varlıklar olduğu hepimiz tarafından aşikar. Albert Einstein’a göre bitkileri döllemelerinden dolayı, türleri yok olduğunda bitkiler yok olacak, sonra da hayvanlar ile birlikte insanlar yok olacaktır
Tasavvuf ve Arı
Ezoterik ve sembolik bağlamda baktığımızda ise çeşitli söylencelerde Arı’ya atfedilen farklı semboller vardır. Şii inançlarında Arı -Ali sembolizması oldukça yaygındır. Allah’ın Aslanı Ali Arılar şahıdır ve denir ki: “İki sırra akıl ermez: Ali’nin Sırrı ve Arı’nın Sırrı”
Bektaşilikte “BAL”, dervişin ulaşmaya çalıştığı kutsal gerçekliğe, “ARI” dervişe işaret eder. KOVAN ise çokluk ve kalabalıklığı nedeniyle VAHDET’İN yani BİR’liğin tam tersi olan KESRET’e işarettir
Tin, Öz; Ruh, Söz simgesidir Arı. Nefesleriyle ünlü Bektaşi şairi Hasan Dede ne demiş arı için:
Arı var uçup gezer
Teni tenden seçip gezer
Canan bizden kaçıp gezer
Arı biziz, bal bizdedir.
Balı ve iğnesiyle Hz. İsa’nın sembolüdür aynı zamanda.
Antik Yunan ve Melissa
Zamanda Yunan mitlerine doğru yol alıp, kapı araladığımızda baş tanrı Zeus’u büyüten varlığın Melissa yani arı olduğunu görürüz. Baş tanrı Zeus’un sıfatlarından bir “Arılar Kralı” dır.
Zeus arıların olduğu bir mağarada dünyaya gelir ve onlar tarafından beslenir. Zeus Melissa tarafından beslendiği için Zeus’un bir başka adı da Melisaeus’tur. Yunan Mitolojisinde arılar, Musa adı verilen ilham perilerinin kuşları ve tanrıların habercileri olarak görülmektedir.
Arı-Anne-Tanrıça üçlemesi, Yunan mitolojilerinde oldukça geniş bir biçimde yer alır ve bir anlamda arı bu dünyaya gelişin simgesidir. Yeniden doğuşun simgesi olarak görülen arı bu nedenle Delphi’de bulunan mezar taşlarının üstünde kabartmalar biçiminde yer alır.
Arkeolog Marija Gimbutas’a göre “Artemis”, “Melissa” esasında Arı’dır. Boğa ve Ay ile bağlantılıdır. Periyodik yenilenme ve doğmuş ruhların aşağı bu dünyaya (Boğa) çekilmesi ise Ay (Tanrıça) bağlantılıdır. Bu nedenle Arı-Ay semboliği yaşam ve ölüm ile bağlantılıdır. Astrolojik olarak bu Dünya Boğa burcu ile ifade edilir ve ruh Dünya’ya(Boğa), Ay ile girer.
Giritliler Arı’yı rejenerasyon, şifa, saflık, ilahi olan kavramlarla ifade etmişlerdir. Özellikle bal arısını tanrı ve tanrıçaların habercisi olarak görmüşlerdir.
Antik Yunan dinlerinde bazen Demeter ile özdeşleştirilir ve hepimizin bildiği yeraltına kaçırılma hikâyesi olan Persephone öyküsü ile iliştirilir. Cehenneme inen ruh ve gövdeden çıkan ruhun yani doğum ve ölümün simgesi olarak görülür Arı.
Ünlü Yunan filozofu Platon’a göre kendi halinde yaşayan insanlar ölümlerinde sonra tekrar arı şekline dünyaya bedenlenirler.
Avrupa ve Arı Metaforu
Neolitik dönemin başlangıcından itibaren yüksek anlamda atıflar yüklenen Arı Doğu Avrupa kültüründe de önemli bir yer tutmuştur. Macarca’da “Anya” ve “Meh” sözcükleri anne, arı, rahim, arı kovanı, embriyo, fetus gibi birçok anlamlara da gelmektedir.
Litvanya’da kadınlar tarafından gerçekleştirilen eski bir kehanet yöntemi ise şudur; saf suya erimiş bir balmumu dökülür ve katılaşan mumun almış olduğu şekiller talih, baht ve şans yorumlarında kullanılır. Arıların doğal bir simyacı olduğunu düşünen Eski Avrupalılar arı yetiştiren kişilerin de erdemli ve dürüst olması gerektiğine inanmışlardır.
Druidler ve Kelt efsanelerinde arılar Güneş’in ruhundan gelir ve gizli bir bilgeliğe sahiptir.
Alman öğretilerinde ise arılar kaderi yaşamak için bu dünyaya inmiş varlıklardır.
Germen mitolojisinde bereket tanrıçası Frejya’nın altın olan döktüğü gözyaşları arıya atfedilir. Tıpkı Ra’nın gözünden dökülen yaşlar gibi.
Tanrıların içkisi olarak bilinen 6000 yıl demlenmesi beklenen “Mead” farklı kültürlerde Hidromel, Balche adlarıyla anılır. Fermente bal ve su ile yapılmış olan “Mead” en eski alkollü kutsal bir içecek olarak bilinir.
Arizona Kızılderililerinde kış gündönümünde şifa ve sağlık ayinlerinde şaman bal saçar ve un döker. Çünkü temizleyici ve arındırıcı bir özelliğe sahiptir arı ve bal…
Antik Mısır Ra’nın Gözyaşları ve Arı
Milattan önceki dönemlerde Mısır yazmalarında firavunları temsil eden kutsal bir canlıydı arı. Eski Mısır’ın en büyük tanrısı olan Ra’ nın dünyadaki gözyaşları olarak bilinir ve Güneş sembolüne atfedilirdi. Bal-arı -kehribar ve güneş iç içe geçmiş bir metafordu Mısır’da…
O dönemde arı ve bal temizlik ve saflığın simgesi olarak kutsal bir yere sahip olduğu için Yunanistan ve Suriye’den bal getirilir ve hatta memurların maaşının bir bölümü bal ile ödenirdi.
Mısır’da Firavunların ilk dönemlerinden başlayarak yöneticilik nişanı ve amblemlerinde arı figürü önemli bir yer tutar.
Mumyalama tekniğinin oldukça güçlü olduğu Mısır’da ölülerin saklandığı lahidin hava almasını engellemek amacıyla balmumu kullanılmıştır. Bazen de ölüler direkt bal küplerinin içine yerleştirilir ve kapakları balmumu ile kapatılırdı.
Bal ve arı diğer bütün kültürlerde olduğu gibi Mısırlılarda da bereket ve doğurganlık ile özdeşleştirilir, kapı eşiklerine bal sürülürdü.
Doğu Ezoterizminde Arı
Hindistan’da Tanrı Vishnu genellikle alnına dayanmış mavi bir arı ile görülür bazen de tanrıçayı sembolize eden lotus çiçeği üzerinde oturan mavi bir arı formunda karşımıza çıkar. Hint kültüründe ise ay ve ağlama tanrıçası olarak bilinen Soma’nın sembolü arıdır. İlginç bir biçimde Süryanicede de “göz nuru” anlamına gelir.
Acının bal eylenmediği bir dünya düşüyle…
Çok güzel bir yazı olmuş. Emeklerinize sağlık. Yeni başladığım Türklerin tarihiyle ilgili bir kitapta geçen Tanrı Baleva ve Ari ırk konularını araştırırken sizin yazınıza denk geldim. Bu konularda Türkçe kaynak bulmak çok zor. Örnek verdiğiniz mitlerde geçen Arı kelimesi mitlerde aynı kelime olarak geçiyorsa ari ırk kelimesinde geçen ari tanımına da uyuyor. Tanrı baleva da bir çok yerde Bal olarak geçiyor. Ayrıca Baal tanrısı da var. Arı ve bal isimleri bu tanrı ve ırktan gelmiş olabilir.
Saygılar.
Emeklerinize sağlık.. Bana haberci olan arıların mesajına ışık oldunuz.. Edindiğim bilgi adına teşekkür ederim..