Yaklaşık 10 yıl önce 03.03.2000 tarihinde gazetelerde çıkan bir haber bir çok kişiyi şaşırtmış olsa da, Mısır inisiyasyonu hakkında bilgi sahibi olanlar için hiç de şaşırtıcı değildi.

Haberin baş tarafı şöyle idi :

«Tanrı Osiris’in sembolik mezarı gün ışığına çıktı . SFENKS’in batısında, Mısırlılar’ın tanrıları Osiris’e ithaf ettiği mezar 35 yüzyıldır Nil’in yeraltı suları tarafından gizleniyordu. Mısır’ın İndiana Jones’u Zahi Havas, İsis-Osiris-Horus üçlüsünün eksik mezarını ortaya çıkardı.»

Birçok kişi Osisris’in sembolik mezarı ve yaşayıp yaşamadığı üzerinde tartışırken aslında, kendi şahsı daha tartışmalı olan Zahi Havas Dünya’ya çok önemli bir buluntuyu duyurmuştu. Ülkesindeki değerli araştırmacıları engelemesi ile tanınan Havas, bu kez gerçekten önemli bir iş yapmıştı. Bu sembolik mezar yılların çok ardında kalan inisiyatik tecrübelerin sessiz tanığı idi…

Mısır inisiyasyonunu anlamak için, inisiyasyon hakkındaki görüşlerimiiz bir kere daha tazeleyelim. Sık sık yazdığımız gibi, pagan toplumlarında, topluma katılacak olan gençlerin, topluma, Doğa ile uyumlu, kendine yetebilen ve kimseye bağımlı olmayan bir birey olarak katılmaları çok önemli idi.

Bu nedenle eski toplumlarda – Dünya’nın neresi olursa olsun- erginlenme ya da inisiyasyon dediğimiz bir tören ya da 19. Yüzyıl terimleri ile “geçiş riti” dediğimiz bir uygulama vardı.

Bu törende, ergenlenecek genç, annesinin rahminden doğan çocuk olarak “ölüyor” ve yetişkin bir birey olarak “yeniden doğuyordu”.

Toplumuzda kaybolan bu törenler, sık sık karşımıza çıkan sorumluluk almayan, çocuk kalan tipolojiyi de açıklamaktadır.

İnisiyasyon ayrıca bir örgüte girerken ya da gizem topluluklarına kabul edilirken de yapılırdı.

İnisiyasyon, müridin bu yaşamda ölüp sonsuz yaşama dirilmesi ile sembolize edilir. Onun için ritüellerde müridin ölüm deneyimi canlandırılır. İnisiyasyon sembolizminde Nur’a ya da ışığa kavuşmak da önemli bir rol oynar.

İnisiyasyon adayın geçmiş yaşamını terk edip ezoterik toplulukta yeniden yaşama başlamasıdır. Bu süreç müridin kendi içindeki tanrısal özü bulma yolunda alınması gerekenleri aldığı bir süreçtir. Bu yönüyle inisiyasyon müridin çeşitli eğitimlerden ve sınavlardan da geçtiği bir süreçtir.

İnisiyasyon sadece bir eğitim değildir. Aynı zamanda bireyin kendi içinde yaptığı bir yolculuktur. Semboller ve ritüeller yardımı ile birey süreç boyunca kendi içinde de bir süreç yaşar ve içindeki tanrısal özü keşfe koyulur.

İşte Mısır’da da seçilmiş kişilere kadim bilgeliğin sırlarını verebilmek için böyle törenler yapılamaktaydı.

Bu töreni, masonizmin karanlık dehlizlerinde kaybolmadan yorumlayabilmek ve anlayabilmek için Mısır’ın ölüm kültlerini iyi bilmek gerekmektedir.

Eski Mısır’da ölüm sonrası ile ilgili inançların bolluğu birçok kişiyi şaşırtmıştır. Mitolojinin zengin öykülerinden mumya uygulamalarına kadar bir çok motif Mısır’da tarih boyunca ölüm sonrası fikrinin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

Tabii, ölümden sonrası için yapılan bunca şey modern insana ölümün bir Mısırlı için ne kadar önemli olduğunu düşündürtürken, aslında o dönemdeki bir Mısır’lı için aslında yaşamın ne kadar önemli olduğunu ve sürekliliğini düşünmek gerekmektedir.

Bu ölüm kültlerinin en önemli yanı ise, bu kültle ilgili yazılarn günümüze kadar gelmiş olmasıdır.

Ölüler kitabı adı altında toplanan yazılar ve buna benzer bir çok yazı ölüm kültleri ile alakalı olarak elimize geçmiştir.

Bu ölüm kültleri ile ilgili yazılaran amacının ölüye yol göstermek olduğu söylense de
aslında amaç, bu ölüm deneyimi yaşayan müride de yol göstermektedi. Bir başka deyişler, ölüm ve yeniden doğuş ritüelinin esasları, gerçek ölümün de bir inisiyasyon olduğu ve farklı bir yaşama açıldığı düşünülerek, kayda geçirilerek ölünün yanına konmuştur.

Bu bağlamda, ölüm ve yaşamın en büyük sırrı, Tanrı’nın “bir zamanlar“ yeniden dirilmesinin gizemi olarak insanlar tarafından tekrarlanmaktadır.

Ölüler kitabı ve benzeri yazıların Yaradılış ile başlaması da tipik pagan düşüncesini yansıtarak, yaşamın başlangıcının, ya da doğuşun bilinmeyen bir yerden belki de hiçlikten, yine bir ölüm inisiyasyonu ile ortaya çıkması olduğunu ortaya koymaktadır.

Aynen pagan büyülerinde olduğu gibi her şey Yaradılış ile başlamakta ve mürid Tanrı’nın deneyimini tekrarlamaktadır.

Deneyimi tekrarlanan Tanrı ise, derKi’de İsis yazımızda efsanesinin yeniden anlattığımız, ölen ve yeniden doğan Tanrı Osiris’tir.

Bu bağlamda bu eşsiz deneyimi tekrarlayan mürit aslında Osiris’in “bir zamanlar” yaptığı bu deneyimi tekrarlamakta ve tören boyunca Osiris olmaktadır.

Ölüm ile ilgili metinlerin içeriği, adayın yalnız olmadığını ve Tanrıların ona yol gösterdiğini ve çeşitli deneyimlerden geçirdiğini göstermektedir.

Bu deneyimlerin toplamı aslında bir dönüşümdür ve Eski Mısır dilinde “Kheper” sözcüğü ile ifade edilir. Bu sözcüğün tam anlamı ise, “şekil almak, varolmak” demektir. Ölüm yazılarında ölenin “Ben dönüşümlerin Efendisi’yim” demesi de raslantı değildir.

Her inisyatik dönüşüm farklı bir varoluş biçimi ile son bulur. Eski Mısırlılar bunu biliyordu ve doğru yoldan giderse, her ölenin Osiris olduğunu söylüyorlardı. Bazı yerlerde Osiris’in yerini yine Güneş ile alakası olan Ra da almaktadır. Bazı yazılarda, Ra’nın güce yolculuğu, yani battıktan sorna ölüler ülkesine yaptığı gece yolculuğu da anlatılmaktadır. Bu bağlamda Ra her gece inisye olarak her sabah yeni bir günü müjdelemekteir.

İnsan da bu deneyimden sonra yepyeni bir Güneş gibi parlamaktadır.

Bu bağlamda bu yaşanan eşsiz deneyim de aslında yeniden doğuşla birlikte ruhun ölümsüzlüğünü ve insanın tanrısallığını keşfetmekti.

Yine gazete haberine dönersek, Mısır’ın bir çok yerinde Osiris mezarı olması bu eşsiz deneyimin yaşandığı yerlerin olması demektir. Bulunan her sembolik mezar aynı zamanda geçmiş günlerin o görkemli törenlerini karanlık anısıdır.

Bu bağlamda, artık, geride kalmış günlerin ihtişamını yansıtan, bilinçsizce tırmanan turistlerden yorgun düşmüş Büyük Piramit de bu solgun anıyı canlandırmaktadır.

Piramite ilk girenlerin ne olduğunu anlamadıkları ıssız lahit aslında birçok kişiye bu geçişte “tekne” görevini görmüştü. İçinde kimin yattığı bilinmeyen bu lahitte birçok aday tanrısallaşmış, birey olarak yaşama katımışlardı.

Bu satırların yazarı, defalara gittiği bu coğrafya parçasında, bu görkemli yapının altındaki dehlizlere girmiş –bedeli de bunu anlattığı ünlü Mısır araştırmacıları tarafından yalancılıkla suçlanmak ve aşağılanmak olmuştur- ve bu inisiyasyonun adımlarını görmüştür.

Bir zamanların görkemli inisiyasyon merkezlerinden olan bu yapı, günümüzde de eski enerjisini algılayabilecek, Tanrı ve Tanrıçaların çağrısına yanıt verecek olanlara geçmişin anılarından bir inisiyasyon olanağı da sunmaktadır. Sadece lahite yatacak cesareti olanlara tabii…

Bu satırların yazarı orada bu eşsiz deneyimi yaşayan birçok kişiyi tanımaktadır.