“Sapiens pol ipse fingit fortunam sibi.” “Bilge, kendi mutluluğunun efendisidir.” Plautus
“Din merkezli toplumsal yapının ve düzenlemelerin yerini bu süreçte akıl merkezli toplumsal düzenlemeler arayışı alır. Bu mutluluk ve özgürlük yolunda sonsuz bir ilerleme idealidir. Laiklik, aydınlanma felsefesinin ve genel anlamda aydınlanmacılığın her tür girişiminde temelidir. Kant, aydınlanmacılığı, “aklı kullanma cesareti” olarak tanımlar.”[3]Aydınlanma Çağı, aklı kurucu ilke olarak benimseyerek, tüm toplumsal yaşamın ve düşünüşün buna göre şekillendirilmesine yönlenilen dönemdir. Kant’ın 1784 yılında yazmış olduğu “Aydınlanma nedir?” yazısının bazı öne çıkan bölümleri şöyledir: “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır “Sapare Aude!” “Aklını kendin kullanmak cesaretini göster!” sözü aydınlanmanın parolası olmaktadır.