Söyledi ve yaptı. Söyledi ve yaptı. Biliyorum geliyor. Geliyor biliyorum. Söyledi, söyledi ve yaptı. Böyle başladı ve böyle bitti o ciddi, saplantılı, takıntılı, sorunlu hatta paranoyak, Jerry Black in serüveni.

Çünkü öyle garip bir söz vermişti. Jack Nicholson ‘un deliliğinin zirvesine çıktığı The Pledge benim bir dönemimi tamamiyle içine aldı. Son dönemlerde izlediğim en inanılmaz uyarlama. Friederich Dürenmatt ‘ın müthiş zekası Jack Nicholson ‘un muhteşem performansı ve tabi ki Sean Penn ‘in takıntılı ve bilinç kaydıran tekniği ile birleşiyor.
Filmi izlemeyenler izleyeceği ortamı mutlaka ses ve dikkat dağıtacak görüntülerden bertaraf etmeli. İzleyenler ise yine bunları yaparak bir daha izlemeli bence. Çay ve benzeri bir şey içecek ya da yiyecek bir şey var ise önünde, onu eline alıp ağzına götürmek için bile gözünü ekrandan ayırmamalı. Zihnini başka meşguliyetlerden uzaklaştırmalı ve film göstericisinin sesini mümkün mertebe yüksek tutmalıdır. Çünkü, küçük ayrıntıları kaçırma ihtimali ve filmi anlamsız kılma ihtimali çok büyük. Bu filmi izlediğimde bir çok insanın gerçekten dikkatli film izlemediğini anladım.

Bir kar manzarasında muhteşem bir müzik ile başlayan film, ilk saniyelerinde bile ipucu içermekte ve çok ileri kısımlarına köprü kurmaktadır. Küçük bir ipucu olarak filmin başında karla kaplı bir gölün kıyısında bir kulübeye doğru görüntü yaklaşırken arkadan bir kamyonet geçer, bu bile önemli. Diyaloglar ve etraftaki nesneler inanılmaz derecede iyi seçilmiş. Ayrıca, emekli olacağı günün sabahında, Jerry Black denen adamın bir gölün kıyısında içki içerek balık tutması da o adamın durumunu gözler önüne seriyor.

Deliliğin sınırlarını zorlayan bir psikoloji kapsamında olan film, insanın kendi kendine bir çok sorular sormasına neden oluyor. Küçük bir kızın katilini bir psikolog bayana danıştığı andaki diyalog Gogol ‘dan bu yana tarihe değer bence.

Film boyunca Jerry Black (Jack Nicholson) ‘ın, aradığı kişinin filmde yalnızca üç saniye gözüktüğünü de ben size söyleyeyim. Gerisi size kalmış. Filmin cevabı kendi içinde.

Şimdi ışıkları kapayın, koltuğa oturun ve başlayın terapiye.

Not : Jack Nicholson ‘un benzinlikte geçecek olan sahne için, önceden oraya gidip bir hafta kadar yaşadığını öğrenince de, önünde saygı ile eğilmek gerektiğini düşündüm…