Her şey “What the bleep do we know?”un yayınlanmasıyla başladı. Bu belgesel, sadece beğenilmekle kalmadı, anlatım biçimiyle kendisinden sonra gelecek spiritüel filmler için çığır açtı. Ardından gelen “The Secret”, gezegeni sallamakla kalmadı, yeni filmlerin de müjdecisi oldu. “Moses Code”, “Living Luminaries”, “You Can Heal Your Life”, “2012: The Oddysey”, “One: The Movie” gibi filmlerle; onlarca uzmandan, farklı konularda bilgileri; dramalar, animasyonlar eşliğinde, belgesel formatında almaya başladık . Fakat bu filmleri izleyenler, bazı uzmanların, neredeyse her filmde karşılarına çıktığını gördüler. İşte biz de, bu filmlerde sık sık karşımıza çıkan ve isimleriyle, o filmlere satış rekorları kırdıran “spiritüel süperstarları” derleyip, sizlere tanıtırken, pazarlama stratejileri açısından da rollerini açıklamak istedik.

Fred Alan Wolf: “Dr. Quantum” olarak bilinen ve ülkemize de gelen bu sevimli amcamıza, spiritüel film camiasının Ahmet Mete Işıkara’sı desek yanlış olmaz herhalde. Kendisi aslında fizikçi. Özellikle de kuantum fiziğini, kitlelere basitleştirerek anlatmayı ve sevdirmeyi başarmasıyla tanınıyor ve çok seviliyor. Bu filmlerdeki varlığı, spiritüel bilgileri bilimle buluşturma ve açıklama çabaları açısından çok önemli. Ayrıca bir fizik profesörünün çıkıp size kuantum fiziğini spiritüellikle birleştirerek anlatması, gayet etkileyici olurken, film yapımcılarına da “bakın biz uçuk kaçık şeyler söylemiyoruz, bilim adamları bile bizi destekliyor” vurgusunu yapmayı sağlıyor. Hem tıpkı Işıkara’nın “Deprem Dede”si gibi, onu da çizgi film haline getirdiler. Kısacası yolda görseniz elini öpüp başına koymak isteyeceğiniz bir kişi.

Michael Beckwith: Ajax’ın altyapısından yetişip Milan’a transfer olmuş genç Hollandalı futbolcu görünümlü bu arkadaş, bir “Yeni Düşünce” kilisesi olan Agape Uluslararası Spiritüel Merkezi’nin de kurucusu. Bir nev’i new age rahibi. Karşımıza çıkmadığı film yok gibi nerdeyse. Gerçi güzel şeyler söyler, ama çok hızlı konuştuğu için film çevirmenlerinin de canına okur. Varlığı film yapımcıları açısından çok gereklidir, çünkü filminizin, Afro-Amerikanlar’ın da ilgisini çekmesini istiyorsanız bu arkadaş ve mümkünse yanına bir iki siyahi arkadaşın daha mevcudiyeti şarttır.

Neale Donald Walsch: Alemin en “marka” ismi ve bir nev’i de “godfather”ıdır. İçine kapanık, biraz da utangaç birisidir Neale aslında, ama yazdığı “Tanrı ile Sohbet” serileriyle gezegenin çoğu, onu tanımaktadır. Varlığı izleyiciye huzur verirken, bu kadar ünlü bir ismin filminizde yer alması, hem filminizin meşruiyetine katkı sağlar, hem de filmin satışına büyük katkısı olur. İzleyici açısından, filmde onu görmek, ekstra huzur verici bir etki yaratır. Öyle sevilen ve sevilesi bir adamdır kısaca.

Ram Dass: Esas adı Richard Alpert’tir ve psikologdur. Uyuşturucularla yaptığı deneylerden ötürü, 1963 yılında Harvard’dan atıldı. Ardından da Hindistan’a gidip ruhani dünyayı keşfetmeye karar verip ismini Ram Dass, “tanrının hizmetçisi” olarak değiştirdi. Kendisi filmlerde sık sık karşımıza çıkar ve ağır ağır, tane tane konuşması ve kendine has mizahıyla bilgilerini aktarır. Dünyada çok tanınmasına rağmen, ülkemizde eserleri yayınlanmadığı için pek tanınmamaktadır. Hayatının anlatıldığı bir belgesel de mevcuttur. Aykırı kişiliği ile filmlere ayrı tat katar. 1970’li yıllarda “Şimdi’nin Gücü”nde bahseden ilk kişi de o’dur.

Gregg Braden: “Chuck Norris”in spiritüel şubesi, en alakasız filmde bile karşınıza çıkabilir. Bir nev’i joker elemandır. Kendisi aslen bilgisayar mühendisidir ve “PC’sisini kapatan bilge”moduyla yıllarca o manastır senin, bu tapınak benim yolculuklar yapmış ve en sonunda da “spiritüelliği bilimle buluşturan kişi” lansmanıyla, karşımızda arz-ı endam eylemiştir. Bu kimlik yapımcılar için bulunmaz kumaş olduğu için de üç beş kişi toplanıp evde film çekseler bile Gregg çağrılır hale gelmiştir. Fena da olmamıştır hani, gayet güzel şeyler anlatır. Ülkemizde de “Tanrı’nın Şifresi” kitabı mevcuttur.

Deepak Chopra: Kendisine kısaca “alemin kralı” diyebilirsiniz. Spiritüel camiadaki en tanınmış ve -muhtemelen- paranın gözüne en koymuş isim de kendisidir. Çok nüfuzlu bir kişidir. Aslen Hintli bir doktordur. Yazdığı 40’tan fazla kitabın çoğu ülkemizde yayınlanmıştır. Kendisi sadece filmlere konuk olmamakta ve kendi filmlerini de üretmektedir. Hatta Virgin Comics’in kurucularından birisi olarak, çizgi roman sektörüne bile girmiştir. Anlayacağınız üzere gayet sevilen bir kişiliktir ve yapımcılar için ayrıca Hint pazarına da selam duruşudur.

Dalai Lama: Yerim ben onu! Spiritüel filmlerde karşınıza çıktığında insanda uyandırdığı his budur. O kadar sevimli bir kişidir ve o kadar tatlı bir İngilizce aksanı vardır ki bu kadar güzel bir insanı, ülkesi dışında yaşamaya bırakanlara kızdığınızı hissedersiniz. Medyatik bir şahsiyet olarak çok sık karşılaşırsınız ve medya mecralarını da gayet de iyi kullanır. 1935 doğumlu ve asıl adı Tenzin Gyatso olan 14. Dalai Lama’nın hayatını anlatan iki film de mevcuttur. Daha uzun süre yaşamasını ve ülkesi Tibet’in topraklarında özgürce dolaşabilmesini dileriz.

Esther&Jerry Hicks: Bu sevimli karı-koca ayrılmaz bir bütün gibidirler. Birlikte sekiz kitap yazmışlardır. Esther medyumdur ve kendilerine Abraham adı veren ruhsal grubun bilgilerini aktarmaktadır. Bu aktarımlarına da “Abraham Öğretileri” adı vermişlerdir. “The Secret”ın ilk versiyonunda yer almalarına karşın, yapımcıyla anlaşamadıklarından ötürü uzatılmış versiyonda filmden çıkmışlardır. Sonradan kendi “The Secret”larını yazmış ve filmini yayınlamışlardır. Esther’ın mormon çıkışlı oluşu, karı koca birlikte görüntüleri ve muhafazakar görünümleriyle, Hristiyan izleyicilerin gönüllerini okşamaktadırlar.


Peki Ya Türkiye?

Türkiye’de spiritüel film veya belgeseller henüz çekilmiyor, ama ülkemizde artan ilgiyi takiben, yakında bu tarzda filmlerin çekilmeye başlayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu noktada spiritüel film çekmeye niyetli yapımcılara bir nev’i amme hizmeti olarak “olmazsa olmaz” bir liste hazırladık. (Tabii bu listede yer alabilecek, farklı konunun uzmanı çok isim var; ama yerimiz kısıtlı olduğu için sadece bir kısmına yer verebildik bu isimlerin.)

Dr. Mehmet Öz: Türk TV’lerinde yazın gelişini üç şekilde anlarsınız: Sıcakta pişen vatandaş manzaraları, plajdaki turistler ve ana haberlere çıkan Mehmet Öz’den. (Neredeyse her yaz tekrarlanan rutindir bu.) Eğer böyle bir filme girişecekseniz, bir şekilde Mehmet Öz’ü filme dahil etmeye çalışın. Kendisinin ne kadar tanınan bir doktor olduğunu söylememize gerek yok, ama aynı zamanda spiritüel konulara da açık. Gayet pozitif ve güvenilirliği çok yüksek bir insan. Hem ABD’nin en güçlü ismi Oprah Winfrey’in de arkadaşı. Oprah filminizi programında tanıtırsa köşe olduğunuzun resmidir ki spiritüel camiada tanınmış kim varsa, Oprah’ın programından bir kez geçmeden meşhur olması zordur. Kısacası ne yapın edin, onu filme dahil edin.


Nil Gün: Şimdilerde master sıfatıyla ortalarda salınanların kimi kumda oynar, kimi ilk aşklarını yaşarlarken; o bu ülkede spiritüel eğitim veriyordu. Batılı anlamda spiritüel bilgiler ve bireysel gelişim workshoplarıyla, ülkemizi ilk tanıştıran o’dur. Çevirdiği birbirinden önemli kitaplarla, birçok insanın hayatını değiştirmiştir. Yazdıkları ve kurduğu yayınevlerinden çıkardıklarıyla da etkilemeye devam etmektedir. TV programlarında da karşımıza çıkar sık sık. Çok güzel bilgiler aktarmakla birlikte, kamerada da gayet güzel görüntü vermektedir. Kesinlikle “olmazsa olmaz”dır.

Cem Şen: Bir zamanlar Dharma Yayınları’nı coşturmuş, sonra da oradan ayrılıp kendi yayınevini kurmuş, yaptığı çevirilerle birçok kitabı bizlere kazandırmış çok değerli bir isim. Türkiye’de her ne kadar insanın pin kodu çalışmalarıyla tanınıyor olsa da, aslında o bu ülkede Taoculuğu, belki de en iyi bilen isimdir. Çok disiplinli bir eğitim sürecinden geçmiş olduğu için kendisi de disiplinli ve biraz da serttir. Spiritüellik adına yaşananlara eleştirel yaklaşır. Filme eleştirel bir boyut katacaktır ve engin doğu bilgileriyle renklendirecektir. Ama her yapımcının rüyasındaki konuk olmadığı da kesindir.

Dr. Ender Saraç: Türkiye’nin “Deepak Chopra”sı desek yanlış olmaz herhalde onun için. “Ayurveda” kitabıyla başlayan popülaritesini gün ve gün arttırmıştır. Medyatik bir kişidir ve günlük bir gazetede de yazıyor olması, onu Türkiye’nin bu alanda en tanınan kişilerinden yapmıştır. Tıp doktoru oluşu da artısıdır. Spiritüel bir film yapımcısının kaçırmak istemeyeceği bir kişidir.

Yogi Adnan Ananda Siddviho Çabuk: Ülkemizin en tanınan yoga hocasıdır. Tarzıyla, karizmasıyla insanı etkiler. TV programlarında da zaman zaman yer alır, ama onun için aslında medyatik bir kişiliktir demek pek doğru olmaz zannımızca. İnançlarını ve bilgilerini yaşamına geçirdiği için dünyevi işlere çok aldırır görüntüsü vermez, bu da karizmasına karizma katar. Filminizde yoga ve Budizm konularına girecekseniz, düşünmeniz şart bir isimdir.

Şanal & Işık Günseli: Filminizde hem bir kuantumcu olsun, hem de Neale Donald Walsch görünsün istiyorsanız, Şanal Günseli mutlak seçiminiz olmalıdır. Neale D.W. ile ağabey-kardeş derecesinde birbirlerine benzemektedirler, hatta “Junior Walsch” olarak ABD piyasasına sunmanız bile mümkündür. Ayrıca geliştirdiği Kuantum Düşünce Tekniği ile de izleyicilerin çokça ilgisini çekeceği garantidir ki zaten SHOWMAX kanalında eşiyle yaptığı programlar bu ilginin göstergesidir. Eşi Işık Elçi ise Türkiye’nin sayılı rüya yorumcularındandır. Rüya yorumlarını, spiritüel bilgilerle birleştirip ortaya harika bir karışım çıkarır. Siz de afiyetle yersiniz. Medyanın tam içinde, gayet tanınan ve anlatacak çok şeyi olan bu çift, filminiz için biçilmiş kaftandır.

Işık Menderes: Merhum Adnan Menderes’in torunu Işık Menderes, yıllardır gazetedeki köşesinden ve kitaplarından bizlere seslenmektir. Spiritüelliği gazetelerimizde işleyebilen birkaç isimden birisidir. (Aycan Saroğlu, Zeynep Bölükbaşı, bu yazının yazarını diğer isimler olarak sayabiliriz.) Çok canlı, kıpır kıpır bir insandır. Spiritüel bir filme katacağı çok şeyler olacağı kesindir.


Anjelika Akbar: Filminizde, spiritüel bilgileri hayatında yaşayan ve pırıl pırıl ışığıyla izleyicileri etkileyecek, hem de tanınmış bir isim arıyorsanız, Anjelika’ya kesin yer vermeniz gereklidir. Dünyada yaşayan kanatsız bir melek varsa kesinlikle o’dur. Filminizin müziği için de, besteci ve piyanist olan Anjelika biçilmiş kaftandır. Sizi alıp başka diyarlara uçurabilir.