
Varoluş, ana kaynaktan (Tanrı, Allah, evren, programcı…) evrene akarak enerji boyutunda tezahür eder. Bu akış atomun en küçük parçası quant’larda farklı yoğunlaşmalarla varoluştaki her şeyi yaratır; insan, ağaç, kuş, böcek… Yani varolan herşeyin yapısı aslında enerjidir ve gücünü ana kaynaktan alarak muhteşem bir ritm ve denge içersinde titreşimleri ile varoluşuna devam eder, adeta bir orkestra misali. Yaradılıştaki amaç ise varolan ve ana kaynağın (Tanrı, Allah, evren, programcı…) bir parçası olarak titreşimlerimizi üst seviyelere taşıyarak (farkındalığımızı arttırarak) gerçek özümüzü, muhteşem varlığımızı tekrar hatırlayabilmek.
Bu titreşimler her bir varlık türünde farklı olduğu gibi, aynı tür içinde de farklılık gösterebilir. Farklı titreşimler, kendisinden daha zayıf titreşimde olan bir diğerini kendi etkisine çekebildiği gibi; kendisinden zayif titreşimlerin de etkisine girebilir. Ama titreşimler yükseldikçe (farkındalık arttıkça) zayıf olan titreşimlere kapılmak zorlaşır, tam tersi zayıf titreşimlere etki yaparak onları yükseltmek söz konusu olabilir.
Ana kaynaktan (Tanrı, Allah, evren, programcı…) gelen bu akış ve titreşimi yükseltip, düşürmek ise bazen bilinçli, bazen ise bilinçsiz aslında arada herkesin yaptığı birşeydir. Amaç ise bunu her an fark edip, bilinçli olarak yükseltmeyi yaşamaktır. Nasıl mı? Pozitif düşünceyle, kendinin ne kadar muhteşem bir varlık olduğunu bilerek hayatı anlamak, yaşamak, farkına varmak ve bu farkındalığı hayatımıza sokacak şeylere (kişiler, aktivite, felsefe, inançlar) yer vermekle. Titreşimlerimizi yükselttiğimizde (farkındalığımızı arttırdığımızda) hayatımızdaki süregelen pek çok aksilik, olumsuzluk hatta hastalıkların kaybolduğunu görürüz ki bu bilimsel yapılan pek araştırmada da tespit edilmiş bir gerçektir (olumlu düşüncenin etkileri, kanser hastalarının hastalığı yenmesi…). Hayat artık “mecburen yaşanılan, kader kurbanı insanların yeri” olmaktan çıkar, “eğlenceli, öğrenmeli bir okul serüveni” haline gelir. Yükselen titreşimle insanlara, olaylara karşı bakışınız, tölaransınız da yükselmiştir. Eskiden “gereksiz, sıkıcı, lanet” diye nitelendirdiğiniz pek çok şeyi artık direk hayatınızdan itmeyip, başınıza gelen tatsız olaylara üzüntü ile tepki vermeyip, farklı bakış açınız ve farkındalığınız ile onlardan akan titreşimle hem kendinizi geliştirir, hem de onların titreşimlerinin yükselmesini sağlayabilirsiniz.
Farkındalığınızı, titreşiminizi arttırabilecek en değerli ve büyük kaynak “bilgi”dir. Doğru, tarafsız, saf olan bilgi ile kendinizi, hayatınızı belli bir temel üzerine oturtur ve bunu yaşam serüveninize yansıtırsınız. Temeli sağlam olmayan bir bina nasıl çökmeye mahkumse, temeli sağlam, saf ve ana kaynaktan beslenmeyen her bilgi de sizin titreşimlerinizi yükseltmeyeceği gibi, düşürecektir maalesef. Bu bilgiyi nasıl bulacağım derseniz; sorgulayarak, gönlünüze, doğru kişi ve kaynaklara başvurarak diyebilirim. Ben bu konuda şanslıyım sanırım, hayatımda hep karşıma doğru, saf, sağlam bilgilere ulaşma şansı çıktı. Hazır konusu açılmışken bu vesile ile sağlam temellerimi oluşturmam da (ki halen oluşturmaya devam ediyorum) katkısı olan öncelikle canım aileme, 5 senedir kişisel gelişim seminerlerine katıldığım Sn.Sönmez Soran Bey’e, can dost tüm arkadaş, derKidaşlara, okuduğum tüm kitap ve yazarlarına sonsuz teşekkür etmek istiyorum.
Doğru, saf ve sağlam bilgilerle temellerimi oluşturup, gözümü açmaya başladığımda aslında titreşimimi arttıracak, hayatımı daha kaliteli, mutlu kılmak için çevremde dolanıp duran ne kadar çok hazine olduğunu fark ettim. Ben onlarla, ama onların etkilerinden bi haber yaşarken arada yaşadığım güzelliklerin ise sadece rastlantısal, o günün kaderi olduğuna inanıyordum. İlk farkına vardığım hazine ise evrensel bir dil olan, insanın farkındalığını yükselten, dünyada pek çok şifa ve terapide kullanılan “Müzik” oldu. Özellikle “New Age Müzikleri” ile geçirdiğim günlerde daha sakin, ılımlı oluyor, hayata tepki yerine anlamaya yöneliyordum. Biraz kendimi rahatsız hissetiğimde nedenini bilmeden “evde kalmak ve ayaklarımı uzatıp, müzik dinlemek istiyorum” der ve bunu uygular, inanılmaz rahatlardım.
Tarihe baktığınızda, kadim uygarlıkların çoğunda müzik şifa ve terapi amaçlı kullanılmıştır. Ve halen günümüzde müziğin insan üzerinde, hayatındaki olumlu etkisi değerlendirilmekte, müzik ile terapi, tedaviler yapılmakta ve Amerika başta olmak üzere pek çok ülkede müzikle terapi bilim dalı olarak kabul edilmektedir.
Müziğin insana taşıdığı bu etkisindeki sebep titreşimleridir. Direk ana kaynaktan çıkan, özünde tamamen saf ama belki insan eli ile farklı türler ve titreşim boyutlarına dönen ses, aslında yaradılışla birlikte ilk varolanlardandir, yaradılışın ana temel taşlarından biridir. Bugün Big Bang’in sesini araştıran bilim dünyası da ses ve müziğin insan üzerindeki olumlu etkisini tespit ve kabul etmiştir.
Peki bu etki nasıl oluşmaktadır? Müziğin de kendi titreşimleri var, hemde ne kadar insan eli değse de saf ve ana kaynakta gelen titreşimler. Hani tabiri caizse; has mı has, mulis mi mulis J. Müzik dinlemeye başladığımızda bu saf titreşimler bize ulaşmaya başlar ve ilk anda bizim titreşimlerimizle aynı frekansta olmasa da zamanla girecegi uyum sonucunda sihirli titreşimleri ile öfkeden arındırır, müthiş bir rahatlama, huzur hali beraberinde, hayata bakış açınıza kadar uzanan olumluluklar getirebilir.

Nasıl vücudumuzu besleyip, enerjisini veren 3 ana öğün, aralarda düşen enerjiyi toparlamaya ara öğünler sağlarsa aynı şey titreşimler içinde geçerlidir. Ruhu asıl besleyip, tekamül ettiren ana titreşimlerdir. Günlük olaylardan etkilenerek yaşadığımız iniş, çıkışlar ise ana tireşimlere ara enerjiler sağlayan ama uzun dönem kalıcı olmayan ara öğünlerdir. Bu örnekten yola çıkarak titreşimlerimizi yükseltmek, farkındalığımız arttırmak babında bazı müzik türlerinin ana öğün, bazılarının ise ara öğün olacağını söyleyebiliriz.
Her müzik türünün ayrı bir frekansı, taşıdığı titreşim ve bizde yarattığı etki vardır. Doğru zaman, aktivite ve sıklıklarla kullanacağımız müzik türleri hem ana, hem de ara öğün ihtiyacımızı karşılayarak doğru bir beslenme ile ruhumuzun, titreşimlerimizin yükselmesini sağlayabiliriz. Bazı türler daha yoğun, enerjik titreşimler taşıyarak insana enerji yansıtırken, bazıları ise daha rahatlatıcı, akıcı ve dingin melodi ve titreşimleri ile sakinliği, huzuru, şifayı getirerek ana titreşimlere destek yapar. Bu bilgiyi daha anlaşır kılabilmek için tersten örneklemek istiyorum; rock veya heavy metal ile yapılan şifa veya terapi yoktur, masaj yaptırdığınız merkezlerde (Spalarda) pop veya tekno dinletilmez, meditasyon arabeskle yapılmaz. Tüm bunların yanında ise disco da new age çalmaz, yüksek ritm sporlara (aerobic, basketbol…) klasik müzikle eşlik edilmez! İşte bu sebeple her müzik türü insanın titreşimini yükseltebilecek, farkındalığını arttırabilecek, ana öğün olabilecek güce sahip değildir. Belki günlük titreşimlerde kısa rahatlıklar sağlayabilir ama ana kaynaktan beslenen titreşimlere (hayat felsefenize, farkındalığınıza) direk fazla bir etkisi olmayacaktır. Diskoda, sporda hareketli yüksek volume müzik dinleminiz rahatlamanızı sağlayacaktır ama bu uzun süreli olmayabilir ve belki eve dönerken trafikte öfkenize yenik düşüp, kavga edebilirsiniz!.
Tabii ki ruh halinize yada yaptığınız aktiviteye göre müzikleri seçmek ve dinlemeniz doğru olanıdır, discoda hareketli, hızlı müziklerin dinlenmesi gibi. Ama bunların yanında da bilgisayarda stresli, yüksek konsantrasyon isteyen iş yaparken, günbatımını seyretmeye gittiğinizde, yürüyüş yaparken veya kitap okurken, bahçede çiçeklerinizi sularken, meditasyon yaparken yada dinlenirken dinleyeceğiniz dingin müziklerle de ruhunuza özel bir ikram yaparak daha derinlerden titreşimlerinize uzun dönemli ve kalıcı etki ve beslemeler yapabilirsiniz.
Yapılan araştırmalarda daha dingin ve sakin olan, doğasından fazla kopmamış, insan eliyle çok fazla değişikliğe uğramamış müzik türlerinin ki başta en saf hali ile doğa sesleri (kuş, yağmur, deniz sesi…) ve bunları içeren müzik türleri, klasik müzik ve bunlara en yakın tür olarak new age müzikleri insanın gündelik titreşim iniş ve çıkışlarıyla beraber, bunların ötesinde daha derinlerde hayat felsefesine olumlu yansıdığı gözlemlenmiş. Bu nedenledir ki bugün özellikle psikoloji, sinir bilimlerinde bu tarz müziklerle terapiler uygulanmakta ve müzikle terapi bir bilim olarak kabul edilmektedir.

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi biraz kitap bilgisi, biraz tecrübe, biraz gözlem ve müzik… kendimde yaşadığım gelişim ve güzellikleri sizlerle paylaşmak istedim. Bunu sağlayacak, Türkiye’de çok az tanınan ve bulunan müzikleri ise Radyo derKi’de Nesli ile New Age programlarımda sunumlu olarak ve ayrıca hergün 24 saat kesintisiz müzik olarak da kendi radyo kanalım NEW AGE RHYTHMS’de (http://www.live365.com/stations/nesyy)sizlerle paylaşıyorum. Umuyorum sizler de bu müziklerden akan sihiri hayatınıza sokar, ruhlarınıza güzel bir ziyafet çekersiniz. Henüz denemediyseniz, hemen şimdi denemeye ne dersiniz.
Yazıma, büyük müzisyen ve düşünürlerin müzik için söyledikleri sözleri ve gününüze olumlu kısa bir mola verdirecek, ruhunuzu besleyecek muhteşem bir websayfası ile son veriyor, bir sonraki sayıya kadar sevgi, sağlık, huzur ve New Age Müzikleri ile dolu farkındalık dolu güzel günler geçirmenizi diliyorum.

Sufi Inayat khan
Gerçek müziğin farkına varan ve onun ardındaki sırrı çözebilenler bütün evren ile aynı frekansı titreştirir ve herşeyle anlaşıp konuşabilirler.
Sufi Inayat khan
Müzik bize hoş ve eğlenceli bir zaman geçirme aracı gibi gözüksede asıl önemi, insanı canlı tutan ve vücudunda kesintisizce akan bir özellik taşımasıdır.
Sufi Inayat khan
Müziğin verdiği heyecanın temelinde görüntü imgeleme ve duyguları harekete geçirme gücü vardır ve bu müziğin insan üzerindeki büyüleme gücünün gerekli öğelerinden biridir.
Nıetzche
Müzik gökle toprak arasında bir ahenktir.
Konfüçyüs
Müzik mukaddes insanlara neşe verir. Ve insanın kalplerini iyileştiren bir şeydir. İnsanlardaki derin etkiyi değiştirmesi dolayısıyla eski krallar onları ders olarak gösterirler.
Konfüçyüs
Konfüçyüs
http://positivepause.com
DAHA FAZLA NEW AGE MÜZİĞİ İÇİN
Radyo derKi’de “NESLİ İLE NEW AGE”