New Age müziğinin en büyük özelliği dinlediğiniz zaman sizi alıp bir yerlere götürmesi ve gözünüzde bir hayali canlandırabilmesi, içinizde başka müziklerde hissetmediğiniz tarifi zor bazı hisleri uyandırmasıdır. Bir başka deyişle müzik dünyasının elektronik şiir hali diyebiliriz.

Beni de bu müzik tarzına aşık eden, tutkulu bir hale getiren sanırım her parçada duyduğum duygu seli, kurduğum hayaller ve sonunda bende bıraktığı inanılmaz sevgi ve olumluluk dolu hisleri oldu. Hemen hemen tüm New Age parçalarında bu hisleri duymama rağmen bazılarında çok yoğunluklu olarak yaşıyorum bu duyguları. Bu ay sizleri, beste ve müzikleri ile bu özel hali yoğun bir şekilde yaşatan, New Age müziğinin duayenlerinden büyük müzisyen ve besteci komşumuz VANGELIS ile tanıştırmak istiyorum

İsim olarak size tanıdık gelmeyebilir ancak Vangelis’i çoğumuz değişik filmlerden, TV ve radyo programlarının çok tanıdık olduğumuz bazı müziklerinden aslında çok iyi tanıyoruz. Mesela size 1492 Amerikanın Keşfi film müziği desem ya da Chariots of Fire film müziği desem…. haaaa şu ünlü melodi mi dediğinizi duyar gibi oluyorum J

Ben de bu ünlü besteciyi 1492 film müziği ile keşfetmiştim. Günlerce ama günlerce hiç ara vermeden sabah-öğle-akşam yemeklerden önce ve sonra tüm soundtrack’i dinleyip durdum. Tabii bu aşk 1492 ile kalmayıp, Vangelis’in diğer albümleri ile devam etti ve halen de devam etmekte. Enstrumantal ağırlıklı müziği insanın içinde inanılmaz çoşkular yaratıyor. Bu nedenle Radyo derKi’de en beğendiğim, beni en derinden etkileyen müziklerden oluşan Nesli ile New Age müzik programımda da sıkça yer veriyorum Vangelis’in bestelerine.  

Şimdi gelin o güzel melodilerin sahibi muhteşem besteci, müziyen Vangelis’i tanıyalım:

 

VANGELIS 1492: Conquest of Paradise

1943’de Yunanistan’ın küçük bir kasabası olan Volos’ta dünyaya gelen Vangelis (asıl adı Evanghelos Odyssey Papathanassiou) 4 yaşında piyano çalmaya başlar. İlk resitalini 6 yaşında verir. Öğrencilik dönemi boyunca Yunanistan’ın ünlü müzik gruplarından biri olan Forminx’de müzik hayatını devam ettirir.  1960’ların sonuna doğru Paris’e taşınan Vangelis burada Demis Roussos ve baterist Lucas Sideras ile Aphrodite’s Child adlı grubu kurup müthiş müzikler yapmaya ve bir anda tüm Avrupa’da  hit olmaya başlarlar. Ancak grup anlaşmazlıklar nedeni ile 1972’lerde dağılır ve bundan sonra Vangelis tek başına solo çalışmalarına ağırlık verir. 1975 yılında Londra’ya taşınarak orada efsanevi, çok ünlü ve ödüllü bestelerini besteleyip kayıt ettiği stüdyosunu kurar. Chariots of Fire burada bestelenmiş ünlü bestelerindendir ve Oscara layık görülmüştür. 1987 yılında Londra’dan ayrılan Vangelis daha sonraları Roma ve Paris’te yine  dünyaca tanınmış bestelerini yapmıştır: Roma’da “The City” ve Paris’te “1492-Amerika’nın Keşfi film müzikleri”. Bu uzun taşınmalardan sonra medya tarafından da göçebe diye isim takılan sanatçı, yerleşmek için son kararını tekrar doğduğu ülkesi Yunanistan’da kullanmış ve oraya yerleşmiştir. Halen çalışmalarına buradan devam etmektedir.

İnsan duygularındaki büyük etkisi nedeni ile Vangelis’in müzikleri pek çok televizyon film ve reklamlarında, pek çok şirketin ürün tanıtımlarında hatta özel organizasyonlarda (mesela ben kendi düğünümde) kullanılmaktadır.

New Age müziğinin duayenlerinden sayılan Vangelis’in sanatçı ruhu ve yaratıcılığı sadece bu muhteşem müzikleri ile kalmamış, resime de dökülmüştür. Hayatının her döneminde yer verdiği resim çalışmaları sadece bazı özel galerilerde ve özel tarihlerde sergilenmektedir.

Abartısız olarak tüm müzik otoritelerince müzikte bir deha olarak anılır Vangelis ve  pekçok müzisyene verilen bu paye hiçbirinde Vangelis gibi o dalda uzun süre kalıcı olamaz. Şimdi anlatacağım olay Vangelis’in neden duayen sayıldığını ve ne kadar büyük bir besteci olduğunu çok güzel ispatlamaktadır:

Chariots of Fire filmi çekimleri tamamlanmış bir tek müzikleri eksiktir ve Vangelis’ten bu filmin en can alıcı sahnesi için beste yapmasını isterler. Vangelis filmin sahnelerini izlemek üzere filmin  kopyasını stüdyosuna getirtir. 3 dakikalık bu en can alıcı bölümü izler ve bittikten sonra filmi başa sardırır, enstrumanının başına geçer ve filmi tekrar başlattırdığı andan itibaren hem filmi seyretmeye hem de aynı anda gördüklerini enstrumanının çıkardığı seslere yansıtır. 3 dakikanın sonunda film bittiğinde müzik de bitmiş ve hazırdır. Filmin yönetmeni dahil herkes şaşkındır çünkü dünyanın en kısa sürede bestelenmiş ilk film müziğine sahip olmuşlardır. Ve bu müzik tüm dünyada tanınan muhteşem bir bestedir.

İşte söze gerek bırakmayan çok güzel bir örnek, ne diyelim Allah vergisi J

Şimdi sizleri Vangelis’in en ünlü albümlerinden 1492 Amerikan’ın Keşfi film müzikleri ile başbaşa bırakıyor, daha çok Vangelis için sizleri Radyo derKi’ye Nesli ile New Age müzik programıma bekliyorum:

Albümü dinlemek için tıklayın 

Linkten giriş yapıp sayfanın ortasındaki “Listen to all” tıklayarak dünyanın duayen olarak kabul ettiği Vangelis’in en güzel bestelerini dinleyebilirsiniz.

DAHA FAZLA NEW AGE MÜZİĞİ İÇİN
Radyo derKi’de “NESLİ İLE NEW AGE”

Neslihan Yavuzer Behmuaras