Türkiye’de rock müziğin merkezi Ankara’dır., Siyah Beyaz, A-Bar, Graffiti, Manhattan, Gölge, Limon Bar, If gibi irili ufaklı pek çok mekan, bugünkü Türk Rock Müziği’ni şekillendiren grupları ve prodüktörleri yetiştirmiş, bu gruplar özellikle 90’lı yıllardan itibaren Ankara’dan İstanbul’a transfer olarak, efsanevi albümlerin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Bu tarihçeden başka bir zaman bahsederiz ancak bu yazımızda, Ankaralı Rock Grupları deyince ilk akla gelenlerden biri olan Metropolis’i konu edeceğiz. Grubun 2. stüdyo albümü Zamandan Ağır, Seyhan Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. Biz de Metropolis elemanları Egemen Ünal Ve Ferhat Şahin’le geçmişten bugüne Metropolis ve yeni albüm üzerine konuştuk. Önce isterseniz bu önemli grubun biyografisine bir gözatalım, ardından röportaja başlayalım…

“1992 yılının Haziran ayında Ankara’ da kurulan Metropolis, yazlık mekanlar, Ankara, İstanbul derken 95 yılının sonlarında Avrupa’ ya açılmış ve Avusturya’ da 4.5 yıl yaşamıştı. Bu süre içinde, başta bu ülke olmak üzere Almanya ve İtalya‘ da 150 ye yakın bar, festival ve snowboard organizasyonlarında 900 den fazla beste ve icra konserleri veren grup, ilk albümleri “Makine” yi de Viyana yakınlarındaki Wr. Neustadt ‘ ta 98 Kasım-99 Nisan arasında kaydetmişti. 11 beste ve Orhan Gencebay’ ın “Hatasız Kul Olmaz” şarkısının çok değişik bir yorumu ile Türkiye’ ye dönen grup, 17 Ağustos depremi sonrası oluşan müzik piyasasının durağan zamanına denk gelmesi nedeniyle, büyük firmalarla anlaşma sağlayamadığı gibi, “Hatasız Kul Olmaz” ı da albüme koyamadı. “Makine“ albümünü ancak 2002 yılında Ada Müzik etiketiyle hemen hiç promosyonsuz piyasaya çıkaran grup, bir süre konserler verdiyse de, gerek yurtdışında yaşamanın getirdiği yorgunluk, gerekse tüm maliyetleri karşılamanın bıraktığı ekonomik zorluk nedeniyle albümden hemen sonra dağıldı.

2006 yılından itibaren tekrar toparlanmaya çalışan grup, alt yapısını koruyarak yoluna devam etmeye karar verdi. Kurucu elemanlardan Egemen Ünal (davul) ve Orkun Aldemir (bas gitar) öncelikli olarak yeni vokal Volkan Akgün’ ü gruba dahil ederek çalışmalara başladı. Birkaç üniversite konseri ve bar programı yapan grup, bestelelerini de toparlamaya başladı. 2008 yılının yaz aylarında da gitarda Özgür Arıkan’ ı ve klavyede Ferhat Şahin’ i alarak şu anki formatını oluşturmuş oldu. “Metropolis Cover Project” adı altında düzenli bar programları yapan grup, 2009 yılının Mart ayından itibaren yeni albüm için kapılarını dış dünyaya kapattı ve kendi stüdyoları Davul&Bas Odası’ nda çalışmalara başladı. Davul ve vokal kayıtlarını Midasın Kulaklığı’ nda yapan Metropolis, gitar, bas ve klavye kayıtlarını da kendi ev stüdyosunda kaydetti. Albümün mix ve mastering i yine Midas’ın Kulaklığı‘ nda Erkan Tatoğlu tarafından yapıldı.”

Fulya Akbuga: “Makine” için Türk Rock Tarihinin en iyi albümlerinden biri denir. Biz Ankaralı müzikseverler öyle konuşuruz kendi aramızda ama şimdi daha iyisi geldi galiba..

Egemen Ünal: Evet, tabii ona dinleyiciler karar verecek ama “Zamandan Ağır” da en az onun kadar emek sarfedilmiş bir albüm oldu,

FA: Egemen’den grubun tarihçesini bir kez daha dinlemek istiyoruz ama Ferhat, önce sana sormak istiyorum, gruba sonradan dahil oldun, bir önceki albümde klavye yoktu, nasıl oldu gruba katılma sürecin?

Ferhat Şahin: Grup aslında ilk kurulduğunda klavye vardı ama albümde yoktu. Ben daha önce Egemen’le farklı gruplarda çalmıştım, Metropolis’e dahil olmam da 2 sene önce , grubun tekrar toparlanması aşamasında oldu, değişik bir şeyler denedik, umarım insanlar da beğenir. Ben önceden de Metropolis hayranıydım, şimdi onlarla çalıyorum, çok mutluyum.

FA: Egemen, sen grubun kurucu elemanlarından birisin, yeni album uzun bir aradan sonar raflardaki yerini aldı, neler hissediyorsun? Bildiğim kadarıyla 1 yıl boyunca albümle yatıp albümle kalktınız…

EÜ: Çok heyecanlıyız çünkü ilk albümden bu yana zor bir süreç geçirdik denebilir ama bu günlere gelmiş olmak ve  albümü çıkarmış olmanın sevinci içindeyiz, çok mutluyum ben.

FA: Metropolis’in özellikle Ankaralılar arasında efsanevi bir yeri vardır. Daha çok 30’lu 40’lı yaş grubu tanıyor sizi belki ama henüz 20’li yaşlarda olanların da müziğinizi yakından takip ettiğini tahmin ediyorum. Egemen, istersen daha genç yaşta olanlar ya da sizi tanımayanlar için grubun tarihçesinden biraz bahsedelim. Tarihçe diyorum çünkü dile kolay 18 yıl olmuş bile!

EÜ: 92 yazında kuruldu Metropolis grubu, Ankara’da, önce turistik mekanlarla başladı, daha sonra Ankara’nın en gözde mekanlarında çalarak devam etti. Grubun ilk halinde klavye vardı ve U2, The Police gibi popüler gruplardan parçalar çalıyorduk. Daha sonra İstanbul macerası başladı ve daha alternatif  bir tarz belirledik.

FA: Bu arada 90’lar Türk Rock Müziği yeni yeni oluşuyor değil mi?

EÜ: Evet, biz mesela Kemancı’da çalarken 94 yılında -3 katlı orası-  Şebnem Ferah, Teoman gibi isimlerle aynı anda çaldığımız da oluyordu ama Şebnem mesela daha tek başına değildi,  Özlem Tekin’le Volvox grupları vardı, Teoman Indians’la çalıyordu, yani daha tam olarak ünlü değillerdi.  O aşamada biz alternative rock’a yönelerek, hatta bir anlamda öncü olarak, bazı kesimler tarafından tepki de çekerek bir Avusturya teklifi aldık. Aslında 4 aylık bir teklifti, o dört ay oldu 4 buçuk yıl. Orada değişik şehirlerde farklı konserlerde çaldık, beste konserleri verdik, partilerde, unplugged konserlerde çaldık. Onlarca konserden sonra albümü tamamladık.

FA: Yine bir imza attınız aynı zamanda değil mi? Avusturya’da kendi imkanlarınızla teknik alt yapısı çok güçlü bir album ortaya çıkardınız.

EÜ: Evet, kendi imkanlarımızla, kendi paramızla çok iyi bir albüm kaydettik, soundu çok başarılı oldu. Sonra Türkiye’ye geldik ama işte şans, tam o sırada 99 depremi oldu, endüstri durdu, biz zaten 5 yıl aynı evde yaşamışız filan, dolayısıyla albüm çıktı piyasaya, biz büyük firmalarla anlaşamadık, bu arada grup dağıldı çünkü İstanbul’da yaşamak isteyenler oldu, herkes bir yere dağıldı diyebilirim. Sonuçta bir 3-3 buçuk yıl pause’a bastık biz. Aslında herkes bir şeyler yaptı ayrı ayrı ama Metropolis adı altında tekrar biraraya gelmemiz, solist değişikliğiyle Volkan’ı gruba alarak oldu, Ankirocklarda çaldık, ODTÜ’de, Hacettepe’de festivallerde çaldık.

FA: Bu arada tekrar bir album yapma fikri hep vardı değil mi?

EÜ: O büyük bir hayaldi. Şimdi şöyle bir durum var; Metropolis öncü ve önemli bir grup aslında ve ilk album de ‘kült’ bir album olduğu için biz hep onu, o aşamayı yakalamak için bekledik. Sonuç olarak iyi bir album olması için çok titiz çalıştık, 26 şarkı içinden bu 11 şarkıyı seçtik ve 1 yıldır çalışıyoruz.

FA: ‘Zamandan Ağır’, Metropolis’in 2. stüdyo albümü olarak piyasaya çıktı, çok da başarılı bir album olmuş elinize sağlık.. Şimdi şarkılara biraz bakalım isterseniz, ilk parça ‘Sakin Ol’..

FŞ: ‘Sakin Ol’ aslında bu işe başladığımızda da ilk şarkıydı, söz ve beste olarak ilk çıkan şarkı oldu.

FA: Kime ait söz-müzik?

FŞ : Albümde herkes emeği ve notası var, o yüzden hiç bir şarkı için tek kişiye ait diyemiyoruz.

FA: Bu arada albümün mix’inin oldukça uzun sürdüğünü biliyorum, nasıl geçti kayıt aşamaları ve sonrası ?

EÜ: Aslında birkaç aşama var, davul kayıtları ilk aşamada stüdyoda yapıldı, daha sonra -biz zaten kendi stüdyomuzda prova yapıyoruz o anlamda şanslıyız, saatlerce çalışabiliyoruz kendi stüdyomuzda- kayıt aşamasında davul ve vokaller Midas’ın Kulaklığı’nda kaydedildi, Ankara’da, diğer enstrüman kayıtları da kendi stüdyomuzda yapıldı. Daha sonra uzun bir miks ve mastering süreciyle buralara geldik.

FŞ: Bu arada albümün çıkışı için fitili ateşleyen Orkun’du aslında. Orkun Marmaris’den bir sürü besteyle geldi, illa albüm yapacağız diye ve bayağı bizi itekledi, elindeki her şeyi dinletti. Sonra kendi stüdyomuzda, Davul&Bas Odası’nda biz onları işlemeye başladık. Herkes söz defterine sözler yazmaya başladı, Volkan, Özgür… O sözlere her gelen bir şeyler ekliyordu, akşamına o sözleri o şarkıya oturtmaya çalışıyorduk veya o sözlerin üzerine şarkı yapmaya çalışıyorduk.

FA: Orkun sizi ilk motive eden kişi olmuş anladığım kadarıyla…

FŞ: Evet Orkun’un bizi gaza getirmesinden sonra herkes döküldü tabii ‘Bende de var, bende de var’ diye. 26 beste çıktı ortaya, içinden 8 tanesini çıkardık, üzerine 3 tane daha yeni beste yaptık, son 3 ayda -ki onlar da grubun en oturmuş haline denk geldikleri için çok iyi besteler oldu.

FA: Peki şarkıları elerken kıstasınız neydi ? Albümde neyin daha ön plana çıkmasını istediniz ?

FŞ: Sözler tabii eleştireldi, insanın kendini keşfetmesi, biraz düzene karşı çıkması üzerine. Herkes kendi sözlerini yazmıştı ama herkesin yazdığı sözler ortak bir yerde buluşuyordu, hepimizin sıkıntısı aynıydı aslında. Volkan’ın yazdığı sözle benim yazdığım söz aynı şeyi anlatıyordu ama aradaki bazı sivri şarkıları attık. Aşk şarkısı fazla uymuyordu bize, başka albüme olabilir ama bu albüme yakışmayacaktı.

EÜ: Albümdeki şarkı sıralaması da tamamen bir hikayeyi anlatıyor. Yani genelde insanın kendi içinde olan durumları ve dünyaya ve çevreye bakış açısını hem isyankar, hem de zaman zaman kendi dünyasından sevecen bir şekilde anlatıyor ama ilk albüm gibi kült ve konsept bir albüm olduğunu söyleyebilirim. Kayıt aşamasına da bir şey ekleyeyim; biz Avusturya’dayken aynı evde oturduğumuz için, mesela gece çaldıktan sonra gelip aletleri taşıyıp stüdyomuza beste çalışırdık. Ben Davul& Bas odasını kurarken bu günleri hayal ettim, şu anda aynı ortamı yakalamış durumdayız çünkü orası artık bizim evimiz.

FA: Gelelim albümün ilk klibine. Geçen sefer bir klibiniz olamamıştı ama bu sefer bir klip çektiniz, ondan biraz bahsedelim mi…

EÜ: İlk klibi Karabasan şarkısına çekmeyi tercih ettik çünkü biraz daha ortalama, daha akılda kalan bir şarkı diye düşündük.

FA: Ankara’da çekildi değil mi?

EÜ: Evet, bizim Davul&Bas Odası’nın içinde ve o binanın dışında oldu çekimler, Tunus Caddesi civarında, Panzehir Yapım tarafından çekildi.

FŞ: Diğer albümde klip yoktu, bu sefer hemen hemen her şarkıya klip çekmeyi düşünüyoruz.

FA: Turne programı belli mi peki?

EÜ: Şu anda tam belli değil ama biz aslında şöyle bir durum yaratmak istiyoruz; haftalık program değil de, önemli yerlerde, mesela Ankara’da ayda bir kere, İstanbul’da ayda bir kere veya bazı önemli şehirlerde belirli zamanlarda çalmak istiyoruz.

FA: Çok teşekkürler, konserleri ve yeni klipleri sabırsızlıkla bekliyor, size başarılar ve iyi şanslar diliyoruz.

Fulya Akbuğa